AV. CEVRİYE AYDIN: BU AFTA ADALET YOK, BASKI DÖNEMLERİNİN ‘YER AÇMA’ KAYGISI VAR
Mhp’nin af teklifinin ne anlama geldiğini sorduğumuz Avukat Cevriye Aydın, bu teklifin arkasındaki “politik” niyetlere ve bu teklifin gündeme getirildiği dönemin özgün koşullarına dikkat çekiyor. Avukat Aydın’a göre bu teklif insanların adalet arayışlarına kesinlikle cevap oluşturmayacağı gibi, her baskı döneminde olduğu gibi bu dönemde de yeni tutuklulara yer açmaya dönük cezaevi politikasının bir parçası. Aydın’a göre asıl ihtiyaç ise “hukukun neredeyse bütün evrensel ilkelerinin, iç hukukumuzdaki temel ilkelerin bile göz ardı edildiği yargılamalar sonucunda insanların cezaevlerine doldurulması karşısında, bu haksızlıkların incelenerek cezaevlerinin boşaltılması, bir çözüm bulunması.”
HAKSIZ YARGILAMALARIN AĞIR SONUÇLARI BÖYLE GİDERİLEMEZ
“15 Temmuz sonrası FETÖ ya da başka terör örgütü suçlamalarıyla tutuklananlarla birlikte gerçekten cezaevlerinde çok büyük bir doluluk oranı var, bu bir gerçek. Ama sadece cezaevlerini boşaltmak ya da Mhp’nin teklifinde olduğu gibi kendilerinin önemli gördüğü kişilerin tahliyesini sağlamak amacıyla çıkarılan yasa teklifi, şimdiye kadar yapılan haksız yargılamaların ortaya çıkardığı ağır sonuçları giderecek, insanlarda umut yaratacak kadar bile olsa adalet ihtiyacına cevap verecek bir çözüm değil.
BU AF, HUKUK, ADALET VE İNSAN HAKLARI LEHİNE DEĞİL
Türkiye’de 1974’ten beri bir genel af söz konusu olmadı. Böylesi infaz düzenlemeleri ile sürecek olan baskı döneminde yeni tutuklulara yer açmaya dönük bir cezaevi politikası uygulandı. 12 Eylül döneminde de böyle oldu, 1986’da, 1991’de çıkan infaz değişiklikleri de böyle oldu. Ne yazık ki hükümetler değişse de devletin temel kodlarında bir değişiklik olmuyor, hukuk, adalet lehine bir değişiklik olmuyor. Bu geleneksel çizginin yine devam ettiğini görüyoruz.
12 Eylül yargılamalarının kendi tarihsel şartları içinde çok büyük haksızlıklar ve dramlar yarattığını gördük. Bugün de bunun çok daha boyutlu sürdüğünü ve ekonomik krizle de birleşerek çok büyük bir kitleyi etkileyen boyutlara geldiğini görüyoruz. Bu affın hiçbir şekilde çözüm olmayacağı çok açık.
Aksine büyük ihtimalle cezaevleri kısmen boşaltılıp rahatlatılsa bile bu şartlar ekonomik krizle de birleştiğinde ve hukuk lehine, insan hakları ve temel ilkeler lehine bir düzenleme yapılmadan, genel olarak toplumsal iyileştirme gerçekleşmeden bu işleyiş insanları yine, daha hızlı biçimde cezaevine götüreceğini şimdiden kesin biçimde söyleyebiliriz.
KADINLARIN YAŞAMI DAHA DA ZORLAŞIR
Kadınların işleri şimdiye kadar olduğundan daha zor olacak. Bir yandan kurumsal olarak kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için bir çaba gösterilmiyor. Evet, 6284 gibi iyi bir yasa var, İstanbul Sözleşmesi var ama bunların pratikte uygulanması yolunda idari ve kurumsal hiçbir ileri adım olmadığı gibi bunların uygulanması konusunda bir niyet de yok. Bunlar yokmuş gibi davranılıyor. Bu af teklifi sonucunda, cinsel saldırı ve kasten öldürme dışındaki suçluların dışarı çıkmasıyla birlikte, hem de bu cesaretlendirici ortamdan dolayı bundan sonra kadınların yaşamlarının çok daha zorlaşacağını düşünüyorum. Şiddet uygulayanla karşı karşıya gelmek durumunda kalacak kadınlar. Ayrıca şiddet uygulamanın karşısında caydırıcı bir durum söz konusu değil. Ne ceza yasası ne de mevcut toplumsal, siyasal, sosyal ortam bakımından kadına yönelik şiddet uygulayanları caydırıcı bir durum söz konusu değil.”