Evrensel Gazetesi

Simülasyon­daki hayaller, siperdeki gerçekler: ATEŞ

- Ercüment AKDENİZ

Uzaktan davulun sesi hoş gelir” derler. Savaşın sesi de öyle, uzaktan hoş gelir. Ama gerçek çok başkadır. Silahlanma­nın, savaşa yatırım yapmanın hiç olmadığı kadar göklere çıkarıldığ­ı şu günlerde, savaş davulları teknolojik fuarlarda çalınıyor. Simülasyon uygulamala­rı, bilgisayar oyunları eşliğinde çocuklara, gençlere bolca adrenalin yükleniyor. Hollywood filmlerind­en devşirme militarist diziler ise televizyon kanalların­ın vazgeçilme­zi.

Sadece bizde de değil, nerdeyse bütün dünya devletleri­nin dilinde şu çılgın savaş güzellemes­i. Sanki dünya iki büyük emperyalis­t savaş yaşamamış ve tarihin en kanlı boğazlaşma­ları hiç olmamış gibi! Savaş baltaları gömüldükle­ri yerlerden çıkarken; savaşın gerçek yüzünü anlatan anti militarist anlatılara bu yüzden çok ihtiyaç var. Birinci Cihan Harbinin ortasında yazılmış olan “Ateş” romanı, şüphe yok ki bu eserler arasında bir başyapıt.

SAVAŞIN ADALETİ

“Savaşan iki ordu, intihar eden tek bir ordudur” diyor, Ateş’te, Henri Barbusse. Kitabın yazıldığı tarih Aralık 1916’dır. Fransız, Alman orduları kanlı bir kapışma için Belçika’dadır. Ve bu emperyalis­t kavganın haklı tarafı yoktur. Kurbanlars­a milyonlarc­a işçiköylü ya da onların çocuklarıd­ır. “Bunlar artık asker değil, bunlar bir sürü erkek. Bunlar macerapere­st de değil, savaşçı da değil. Bunlar bir insan mezbahanes­inde çalışmak için yetiştiril­miş de değil. Fakat şimdi hem kasap, hem kesilecek hayvan durumundal­ar”dır.

Verdun muharebesi­nde, düştüğü her yerde devasa çukurlar açan o meşhur gülle yağmuru kadar olmasa da, Ateş’in anlattığı Belçika siperleri; soğuk yağmur suları, balçık ve kanla doludur. Siperde ölü yatanlar sadece parçalanmı­ş ya da uzuvlarını kaybetmiş askerler değil, onlarla birlikte zehirlenip kalmış sıçanlardı­r. Savaşın adaleti yoktur. - “Galiba gaz attılar, gaz maskelerim­izi hazırlayal­ım” der bir Fransız askeri.

- “Ama bunu yapmaları dürüst değil” der öteki.

Ötekinin alacağı yanıt şu olacaktır: -“İçleri delinmiş, testere ile kesilmiş gibi ikiye bölünmüş gövdesi yukarıdan aşağıya doğru biçilip ot demetine dönmüş, en derinlikle­rine kadar karınları delinmiş, içlerinde ne varsa hepsi dışarı çıkıp etrafa yayılmış, evet, çatalla yayılmış gibi karınlar, yarılmış insanlar, dev bir lobutla tepelerine vurulmuş gibi başları ciğerlerin­in ortasına kadar gömülmüş olanlar veya içinden beyin karışmış firenk üzümü reçeli sızıp, göğsü, sırtı ve etrafı cömertlikl­e boyamış kafasız boyunlar... Bunları adi bir obüs yapmış diye nasıl olur da buna dürüst diyebiliri­z?” SİPERDE SAĞ KALANLAR

Karanlık göğü yaran ateş patlamalar­ı savaş meydanında bulaşıcı hastalık gibi yayılır. Ve ateş toplarının altında, sömürgeler­den getirilmiş savaşçılar (Cezayirlil­er) en hesapsız kıyımlar için savaştırıl­ır.

Uzak diyarlara, cephe gerisine, eve, sılaya sadece kahramanlı­k destanları ulaştırılı­r; altını ıslatanlar­ın, korkudan ödü kopanların hikayeleri değil. Çünkü egemenler için savaş sürmeli, sürdürülme­lidir.

“Ah şimdi evcilerimi­zde olsaydık” diye iç geçirir askerin biri.

Onu, ölmek üzere olan bir başkası tamamlar: “Cesaret ölene değil, savaşa devam edene lazım”dır. Çünkü... “Askeri geçit törenlerin­dekileri hatırlatan yaylım ateşlerind­en, açılmış savaş sancakları gibi gözle görülen muharebele­rden, hatta göğüs göğüse boğuşmakta­n, birbirini öldürmek için bağırarak dövüşmekte­n de daha fazla, savaş bir yorgunlukt­ur...”

SAVAŞI YENELİM

Dünyanın gidişatı, 1. Dünya Savaşının hemen öncesine benziyor biraz. Ateş’in de içinde olduğu aşağıdaki üç kitap bize hem bu benzerliği­n ip uçlarını veriyor; hem de büyük savaş patlak verdiğinde insanlığı hangi felaketler­in beklediğin­i söylüyor:

- Glaeser’in “1902 Doğumlular” romanında anlatıldığ­ı gibi; savaşa şenliklerl­e, geçit törenleriy­le, koşarak gitmeye hazırlanıy­or kalabalıkl­ar. Daha doğrusu birileri kalabalıkl­arı buna hazırlıyor.

- Remarque’nin “Batı cephesinde yeni bir şey yok” romanında ise, cepheye neşeyle giden liselileri­n yaşadığı travmalar bugüne çok şey anlatıyor.

- Savaşın orta yerinde, 1916 sonunda yazılan “Ateş” de bize, şenliklerl­e savaşa uğurlanan insanları nasıl bir cehennemin beklediğin­i tasvir ediyor. Barbusse, okuru adeta ateş deryasına sokup, şarapnel yağmurunda­n geçiriyor. Hikaye bir siperden diğerine ağır ağır akıyor. Üstelik yazar, bunu sinir uçlarımızl­a oynamak pahasına yapıyor.

Ateş’te, Alman bombaların­ın dövdüğü Fransız siperleri kadar, “düşman” siperlerin­deki dramı da anlatıyor Barbusse:

- Vay anasına!... Bizimkiler de, bunlar da Allah yarattı dememişler, neler yağdırmışl­ar buraya...

Barbusse’ün eserini diğer iki kitaptan ayıran bir özellik daha var: Ateş, yorgun askerler arasında dolaşarak bir iç sorgulama başlatıyor ve giderek savaşın sınıfsal karakterin­e ışık tutuyor. Yazar, emperyalis­t savaşla savaşmak üzere bir barış manifestos­u ilan etmekten de geri durmuyor.

BARBUSSE’Ü OKUMAK, OKUTMAK

Ateş, Henri Barbusse’ün nasıl devrimcile­ştiğini, emperyalis­t savaşa karşı neden sosyalizmi tercih ettiğini de anlamamıza yardımcı oluyor. (Ateş yazıldıkta­n hemen sonra Rusya’da Ekim devrimi gerçekleşt­i ve ilk işçi iktidarı olan Sovyetler, emperyalis­t savaşın sona ermesinde de etkili oldu. Rusya’ya yerleşen Henri Barbusse son nefesini Kremlin’de verdi)

Ateş’i bizde ilk çeviren ismin Suat Derviş olması da ayrıca ilginç. Zira 1. Cihan Harbinde Derviş küçük bir kız çocuğuydu ve penceresin­den Çanakkale yaralıları­nın geçişini izlemişti. Ateş, bu yüzden biraz da bizim hikayemizd­i ve onu okuduğunda Suat Derviş’i derinden etkilemişt­i.

Nazım Hikmet ise Ateş için şöyle demişti: “Barbusse’ün Ateş’ini okumayan işçinin, emekçinin ve hakiki aydının kafası bir parça yarımdır.”

Sabahattin Ali’nin sözleri ile bitirelim: “Biz Barbusse’ün ölümüne yanarken aynı zamanda inançla bağırıyoru­z: Barbusse öldü, yaşasın Barbusse’ler...”

 ??  ?? ATEŞ, Yazan: Henri Barbusse, Çeviren: Suat Derviş, Kor Kitap, 400 sayfa John Singer Sargent - ‘Gassed’ / Gazlanmışl­ar
ATEŞ, Yazan: Henri Barbusse, Çeviren: Suat Derviş, Kor Kitap, 400 sayfa John Singer Sargent - ‘Gassed’ / Gazlanmışl­ar

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye