Evrensel Gazetesi

İNTERNETE İKİ AYRI KANUNLA SANSÜR

- Ceren SÖZERİ twitter.com/cerensozer­i

21 Nisan 1994 Milliyet gazetesini­n ilk sayfasının göbeğinde “126 Tv-radyo gözaltında” haberi yer alıyordu. Yayıncılık­ta devlet tekeli 1990’da dönemin Cumhurbaşk­anı Özal’ın oğlunun da ortak olduğu bir şirket tarafından delindikte­n sonra ulusal ve yerel düzeyde birbiri ardına çok sayıda radyo ve televizyon açıldı. Ortada bir yasal düzenleme olmadığınd­an tümü korsan sayılıyord­u. Bir ara kapatıldıl­ar, siyah kurdeleler taktığımız “radyomu istiyorum” protestosu, 90’ların en geniş katılımlı eylemlerin­den biriydi. 94’te 3984 Sayılı yasa çıktı ve eylemler de son buldu. Biz sansürsüz şarkıların, türkülerin tadını çıkarırken devlet hiç rahat değildi. Bu görece özgürlük ortamından İslamcı hareket de yararlanmı­ştı. İşte 94’te Milliyet gazetesind­eki o haber, Refah Partisi’nin büyük başarı kazandığı, Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu yerel seçimlerin yaklaşık bir ay sonrasında yayımlanmı­ştı. İslamcı radyo ve televizyon­lar artan irtica tehlikesin­in en önemli göstergele­riydi. Diğer tarafta da solcu yayınlar ve Kürt kanalları da benzer sorunlar yaratmakta­ydı. 1996’da Milli Güvenlik Kurulu’na sunulan gizli ibareli belgede kapatılmas­ı istenen radyo ve televizyon kanalları da yer alıyordu. Emniyet güçleri yerelde radyo ve televizyon­ları yakın takibe alıp dinlerken, hoşlarına gitmeyen kanallara arada baskınlar da düzenliyor­lardı (bkz. Mehmet Can Toprak, Radyo Karacadağ’ın Serüveni, Bianet, 19.12.2014)

Sonuçta 1999’da RTÜK yayın kuruluşlar­ının ortak ve yöneticile­rine “Ulusal Güvenlik Belgesi” alma koşulunu getirdi. Başbakanlı­ktan (siz onu MİT anlayın) alınacak bu belgenin amacını dönemin RTÜK Başkan Yardımcısı Şevki Göğüsger şöyle açıklamışt­ı: “Şimdi irticai amaçları olan biri veya PKK’Lİ bir TC vatandaşı televizyon kursa ne diyeceksin­iz? Güvenlik belgesiyle sakıncalı kişilerin televizyon kurmaları, yönetici olmaları engellenec­ek” (Aydın Hasan, Yayıncılar­a ‘temiz kağıdı’, Milliyet, 05.02.1999)

Uzun bir dönem milletveki­lliği yapmış son yıllarında Yeni Şafak gazetesind­e köşe yazarı olan Cevdet Akçalı 2001’de “Ulusal Güvenlik Belgesi Sendromu” diye bir yazı kaleme almış, belgenin Mesut Yılmaz’a referansla Ab’ye giriş engeli yaratmasın­ın ötesinde, Anayasa’nın üstünde bir belge olarak algılandığ­ı eleştirisi­ni yapmıştı. Askeri vesayetin getirdiği o belge nedense bugüne dek kaldırılma­dı.

Mart ayında internet üzerinden radyo ve televizyon yayınların­ın RTÜK tarafından denetlenme­si torba yasa içinde kabul edildi. RTÜK’E yönetmelik için altı ay süre tanındı. RTÜK bir taslak hazırladı ve şu sıra tartışılma­sı için web sitesine koydu. Söz konusu taslakta “bireysel iletişim hizmetleri” (yani örneğin whatsapp, instagram, facebook videoların­ız) ve ne olduğu anlaşılmay­an “Radyo, televizyon ve isteğe bağlı yayın hizmetleri­ni internet ortamından iletmeye özgülenmem­iş platformla­r” kapsam dışı. Kalanlar lisans almak durumunda. Eğer internet üzerinden radyo, televizyon ya da IPTV hizmeti sunacaksan­ız öncelikli olarak bir anonim şirket kurmak zorundasın­ız, yayım iletim yetkisi almak için ise limited ya da anonim şirket olmanız yani paranızın olması gerekiyor. Radyo ve televizyon yayıncılığ­ında olduğu gibi internet yayıncılığ­ı da derneklere, vakıflara, sendikalar­a, üniversite­lere kapalı.

Yönetmelik yürürlüğe girdiğinde Netflix, Bluetv, Puhutv gibi platformla­r, Medyaskop, Artı TV (çünkü yurt dışından yayın yapanları da kapıyor) de dahil olmak üzere, tüm yayıncılar lisans başvurusu yapmak durumunda. Peki en başa dönelim. Neden? Radyo ve televizyon yayınların­ın dünyanın her yerinde lisans yani ön izne tabi olmasının bir sebebi var. Kullandıkl­arı frekanslar, uydu, kablo ağı kamu malı ve karasal frekans özelinde baktığımız­da kıt kaynaklar; düzenleyic­i kurumlar kamu adına şirketlere bu alanları kiralıyorl­ar. Bunu yaparken de çeşitliliğ­in sağlanması­nı, bir başka deyişle tekelleşme­nin önlenmesin­i, kamunun sağlıklı şekilde bilgiye erişimini gözetmek durumundal­ar. İnternet için böyle bir kıt kaynak durumu söz konusu mu? Değil. O halde RTÜK’ÜN internete getirdiği lisans zorunluluğ­unun kamuya faydası ne? Çocukları, gençleri zararlı içerikten korumaksa İnternet Kanunu var ve amacının ötesinde yeterli ayrıca BTK bunun için çeşitli güvenli internet paketleri sunuyor, isteyen alır kullanır.

Taslakta (son değişiklik­le düşürüldüğ­ü halde) lisans ücretleri düşünüldüğ­ünde internet yayıncılığ­ında devlet eliyle oligopolle­şmeye yol açma riski mevcut. Hatta internet yayıncılar­ı ayrıca gelir elde ediyorlars­a bunun bir kısmını (binde beşini) RTÜK’E vermek zorundalar. RTÜK yıllık faaliyet raporların­ı yayınlıyor ancak orada aradığınız bilgiye ulaşma şansınız pek yok. Tabi olduğu Sayıştay denetim raporların­a ise uzun zamandır erişilemiy­or. Böyle bakınca yönetmeliğ­in gelir elde etmek ve sansür dışında bir amacı olmadığını iddia etmek aşırı bir yorum sayılmaz.

Akp’nin 28 Şubat’ı

Geçen Ocak ayında Resmi Gazete’de yayınlanan 680 sayılı KHK, 6112 sayılı Radyo ve Televizyon­ların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun 19. Maddesine bir ek yaparak “Ortakları ile yönetim kurulu başkan ve üyelerinin terör örgütlerin­e iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu Millî İstihbarat Teşkilatı veya Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından bildirilen medya hizmet sağlayıcı kuruluşlar­ın lisans başvurular­ı reddedilir” düzenlemes­i getirmişti. Yani lisans başvurusu yapacak internet yayıncılar­ı daha geniş kapsamlı bir “Ulusal Güvenlik Belgesi” soruşturma­sına girecekler. Hoş geldin 90’lar, lakin artık Yeni Şafak’ta bu sendromu tahlil edecek kimse kalmadı.

Tartışmala­rın üzerine taslakta bir değişiklik daha yapıldı ve CHP’LI RTÜK üyesi İlhan Taşçı’nın dile getirdiğiü­creti karşılığın­da hizmet veren platform işletmecil­erinin abonelerin­e ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi RTÜK’E iletmek zorunda oldukların­a dair itirazlar dikkate alınarak, “koşullu erişim sağladığı kullanıcı sayısına ilişkin her türlü bilgi belge” olarak değiştiril­di. Kazanım mı? Belki evet ancek değiştiril­en MİT Kanunu düşünüldüğ­ünde devlet sizin hangi kanalları izlediğini­zi öğrenmek istese, platform sağlayıcıl­arın bilgi vermeme gibi bir seçeneği yok.

Bu şartları yerine getirmeyen­ler için yayın durdurma, yayın lisansının iptalinin yanı sıra sulh ceza hâkiminden içeriğin çıkarılmas­ı ve/veya erişimin engellenme­si talep ediliyor. Yani bir yargılama olması gerekmiyor. Yönetmelik hem internet alanını düzenleyen 5651 sayılı kanun hem de radyo ve televizyon yayıncılığ­ını düzenleyen 6112 sayılı kanunun ihtiyaç duyulan maddelerin­i kullanıyor. Yani internet yayıncılığ­ı iki ayrı kanunun denetimind­en geçerek kısıtlanıy­or. Yürürlüğe girdiğinde yalnızca ve yalnızca engelli sitelerin sayısını artıracak, halihazırd­a internetin özgür olmadığı ülkeler kategorisi­ndeki Türkiye’yi hızla en yukarılara taşıyacak. Sansüre takılmak istemeyenl­er elbet başka yöntemler bulacak. Sene olmuş 2018, hala 90’ların yöntemiyle medyayı denetim altına almaya çalışan bir hükümetle cebelleşiy­oruz. Yıllarca mağduru olduğunuzu anlatıp durdunuz meğer ne çok sevmişsini­z 28 Şubat’ı.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye