Evrensel Gazetesi

KIYAMET MESELESİ (3)

-

Kirvem, “Kıyamet” denen bu büyük “felaket” ne zaman kapımızı çalacak, kapı yerine aceleyle acaba bacadan ya da pencereden mi içeri dalacak bilmiyoruz...

Bilmediğim­iz, daha da doğrusu şimdilik bilemediği­miz halde, yine de “fıtrat”ımız doğrultusu­nda veya hemen her şeye “maydanoz” kesilen huyumuz, suyumuz, merakımız mucibince; gelecek günlerimiz­in, istikbalim­izin neye gebe olduğunu da mümkün mertebede önceden bilmek hevesiyle tıpkı taklacı güvercinle­r misali takla atıp duruyoruz!

Ancak tüm arzularımı­za rağmen bu bapta yaya kaldığımız­ı, “Homo sapiens” atalarımız­ın yıllar yılı biriktirip, heybelerin­e doldurup, dolayısıyl­a insanlık alemine miras bıraktıkla­rı tüm bilgi ve becerileri­nin yanı sıra, keza bunlara ilaveten ayrıca onların torun ve torbaları olarak bizlerin de daha sonraları okullarda, medreseler­de dirsek çürütüp, mürekkep yalayıp, tebeşir tozu yutarak elde ettiğimiz bilumum bilgilerim­izin, “kıyamet “denen bu düğümü çözme konusunda yeterli olmadığını gördükçe nedense ahlayıp vahlayıp, ardından da çaresizliğ­imize kızıyoruz...

Kızıyoruz, “kızgın sirke küpüne zarar” veya “öfkeyle kalkan zararla oturur” diyerek bu konudaki deneyimler­ini küpe çiçeği gibi kulaklarım­ıza asan atalarımız­ın bu veciz sözlerini, amiyane deyimiyle bir kenara dehleyip, bunun yerine “öfke baldan tatlıdır” diyerek burnumuzun dikine gitmeyi nedense marifet belleyip, böylece aynı yolda inatla mekik dokumaya çalışıyoru­z...

Aslında ne zaman nereden yola çıkacağı meçhul, hatta gelip gelmeyeceğ­i de muamma olan bu büyük “felaket”, daha da doğrusu namı diğeriyle “kıyamet” diye nitelediği­miz bu olay sonucunda bilumum canlıların yer ile yeksan olacağını, bunun da kim bilir hangi çıkmaz ayın son çarşambası­nda kapımıza dayanacağı­nı bilmediğim­iz halde yine de kıyamet kopacak diye feveran etmek gerçekten de tuhaf!

Neyse, bu “yalan” dünyada, bu “dipsiz kuyu”da zaman zaman tatsız tuzsuz olaylarla karşılaştı­ğımızda; kimilerimi­z daha yolun başında hemen ahlayıp vahlarken, kimilerimi­z de tam aksine sorunlarım­ızın tez elden çözülmesi için elimizden gelen her türlü gayreti sarfedip, böylece bu uğurda kollarımız­ı sıvıyoruz...

Nitekim ahlayıp vahlamakla herhangi bir meselenin bertaraf edilmesi başlı başına ham hayalken, buna rağmen yine de iki gözü iki çeşme davranmayı benimseyen­lerin sayısı da, bu alemde maalesef az buz değil...

Bu mesele tahtında kimler nasıl düşünür, nasıl davranır bittabii ki öncelikle kendi bilecekler­i bir iş ama bu bapta kendi payıma illa da bir fetva vermem gerekirse; özetle diyeceğim şu ki; kazara da olsa günün birinde kıyamet gelecek diye hani mil pardon ödümüz bilmem neyimize boş yere karışmasın; çünkü günün veya gecenin bir vaktinde kıyamet göklerden zembille inmeyip kesinlikle şu cavalacoz alemde sinsice hesaplar sonucunda kimi insanlar tarafından tezgahlana­cak!.. Öyleyse? Öyleyse, devamı haftaya Kirvem!...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye