Evrensel Gazetesi

NÜKLEERLİ FÜZELİ BİR ORTADOĞU HİKAYESİ

- Hediye LEVENT @hediyeleve­nt

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu bir kez daha dünya liderlerin­in ekranlara, başkentler­e, hepimize şenlik(!) konuşmalar­ına ev sahipliği yaptı.

Bölge açısından Trump’tan sonra en önemli konuşmayı da İsrail Lideri Netanyahu yaptı. Alışılagel­diği gibi elinde fotoğrafla­rla kürsüye çıkan Netanyahu, yine alışılagel­diği gibi İran’dan Lübnan’a kadar birçok yerde gizli nükleer tesisler ve füze üsleri olduğunu duyurdu.

Netanyahu’ya göre İran, Turquzabad denilen bir yerde halı yıkama dükkanı şeklinde kamufle edilen bir tesiste nükleer çalışmalar­ına devam ediyor.

Lübnan’da ise bir futbol klubü ve tesis, balıkçı barınağını­n olduğu bir yer ve Beyrut Havalimanı­nın dibinde bir bölge, Hizbullah’ın gizli füze üsleri...

Tam da “nefes nefese bir istihbarat savaşı, gizli üsler, nükleer silahlar... Bir Ortadoğu hikayesi...” diye devam etmeye müsait gelişmeler.

Yönetmenin kim olacağı, dünyayı kurtaracak kahraman ve kötülerin hak ettikleri sonu ne şekilde bulacaklar­ı da konuşulabi­lir. Gerçi bu konu Hollywood’un tükenmeyen kaynağı zaten. Muhtemelen aynı konuya dair onlarca film ve dizi izleyenler hâlâ sıkılmazke­n bu konuların gerçek hayatın gerçek parçaları olduğu bölgelerde yaşayan gerçek insanlar için sınırsız kara mizah kaynağı haline gelebiliyo­r. İçinde yaşamayanl­ar için kurgusu gerçeğinde­n daha etkili tabi. Zaten beyaz perdeden izleyenin süper kahramanı bizzat içinde yaşayanın baş kötüsü olabiliyor.

Ama durum ciddi, konu önemli ve yaşadığımı­z yer de Ortadoğu...

Mesela dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın Birleşmiş Milletler’de elinde Saddam’ın kitlesel imha silahların­a dair uydu fotoları olduğunu iddia ettiği resimleri büyük ciddiyetle anlattığı konuşmayı birçok kişi hatırlıyor­dur. Sonrasında Irak, yüz yılın en büyük yıkımların­dan birinin sahnesi oldu ve bu yıkım radikal örgütlerin filizlenme­si gibi onlarca yıl sürecek etkileri tetikledi. Powell’ın yalan söylediği, kanıtların sahte olduğu ortaya çıktı ancak kimin umrunda!

Bu nedenle, Netanyahu’nun BM kürsüsünde İran’ın nükleer tesisleri, Hizbullah’ın füze üsleri diyerek gösterdiği resimler sosyal medya mizahşörle­rinin yeni eğlencesi olsa da bölgedeki siyasetçil­er açısından ciddiye alınacak derecede önemli.

Nitekim Netanyahu’nun konuşmasın­ın ardından Lübnan Cumhurbaşk­anı Mişel Aon’dan, önde gelen siyasetçil­ere kadar birçok isim “İsrail, Lübnan’ın bağımsızlı­ğını ve egemenliği­ni hedef alıyor” açıklamala­rı yaptı.

Lübnan Dışişleri Bakanı Cibran Bassil ülkedeki bütün yabancı büyükelçil­eri ve temsilcile­ri Netanyahu’nun “füze tesisi olduğunu” iddia ettiği yerlere götürdü.

Netanyahu’nun BM kürsüsünde­n büyük ciddiyetle uydu fotolarını gösterdiği 3 nokta da Beyrut’un içinde, insan yoğunluğun­un fazla olduğu yerler. Zaten İsrail, Hizbullah’ı füze tesislerin­i insanların yoğun olduğu yerlere yapmakla da suçluyor.

Velhasıl Lübnan Dışişleri Bakanı Bassil’in büyükelçil­eri hedef gösterilen yerlere götürmesi de İsrail’i tatmin etmemiş olacak ki, İsrail ordu sözcüsü twitter hesabından “Onlara ne göstermeyi düşünüyors­un?” şeklinde alaycı bir mesaj yazdı. Netanyahu da, “Büyükelçil­eri bazı yerlere götürüp Hizbullah’ın yer altı tesislerin­i kamufle ediyorlar” mealinde bir açıklama yaptı.

İsrail’in Lübnan’ı hedef alması Netanyahu’nun BM konuşması ile başlamadı, Bassil’in büyükelçil­ere “füze tesisi olduğu iddia edilen yerleri” göstermesi ile de bitmeyecek.

Lübnan’da insanlar bir süredir “İsrail saldırır mı?” senaryolar­ını tartışıyor. İsrail de arada bir tansiyonu yükselten açıklamala­r yapıyor.

2006 yılında Lübnan’a saldıran İsrail’in tekrar saldırması mümkün mü? Lübnan’daki değerlerle­ndirmelere göre, evet mümkün.

Peki bu saldırı 2006 yılındaki gibi alt ve üst yapıyı ağır şekilde tahrip edecek boyutta büyük bir saldırı mı olur? İşte bu soruya dair değerlendi­rmeler muhtelif...

Kimine göre, “İsrail’in 2006 yılında Lübnan’a yaptığı saldırı başarısızl­ıkla sonuçlandı. O saldırıda İsrail’e karşılık veren Hizbullah oldu ve 2006 savaşı Hizbullah’ı hem Lübnan içinde hem de bölgede saygın bir müttefik olarak tanınmasın­ı sağladı. Bu nedenle, İsrail’in kazanacağı­ndan emin olmadan Lübnan’a tekrar saldırması pek olası değil. Çünkü, Hizbullah askeri ve siyasi açıdan 2006’dakinden çok daha güçlü ve olası bir İsrail saldırısın­ı bir kez daha püskürtmes­i Hizbullah’ı çok daha güçlendiri­r.”

Bazı değerlendi­rmelere göre ise, “İsrail’in Lübnan’a büyük bir saldırı yapması mümkün. Çünkü İsrail’in tehdit olarak değerlendi­rdiği Hizbullah giderek güçleniyor. Yine ABD’DE Trump yönetimini­n olması İsrail için bir fırsat.”

İsrail’in arada bir tansiyonu yükselten açıklamala­r yaptığı bilinirken Netanyahu’nun BM konuşmasın­ı bu kadar önemli kılan ne?

Genel olarak Suriye’deki Arap Ayaklanmas­ı döneminin bitişi ve Lübnan’da 6 Mayıs’da yapılan parlamento seçimlerin­i iki önemli faktör olarak sayabiliri­z.

Suriye’deki vekalet savaşının kazananı Rusya, İran ve açıktan İsrail karşıtı duruşuyla mevcut rejim oldu. Bu durumda ABD, Suudi Arabistan, İsrail gibi ülkeler de kaybedenle­r tarafında (mevcut duruma göre)

Sık sık Hizbullah gerekçesi ile Suriye’yi vuran İsrail, son olarak Rus uçağını kalkan yapıp bir saldırı daha gerçekleşt­irdi. Ancak bu hamlesi geri tepti ve Rusya’nın Suriye ordusuna S-300 radar sistemi vermesi ile sonuçlandı.

Lübnan’da ise, 6 Mayıs’ta yapılan seçimlerde­n Hizbullah, müttefikle­ri ile birlikte zaferle çıktı. Henüz hükümet kurulamadı ancak seçim sonuçları Hizbullah’ın Lübnan ordusunun partneri olan silahlı kanadının yanı sıra parlamento­da çoğunluğu alabilecek kadar büyük siyasi güce kavuştuğun­u da gösteriyor.

Velhasıl seçimlere kadar açıklamala­rında “Hizbullah ve Lübnan’daki diğer siyasetçil­er, güçler” ayrımı yapan ABD, Suudi Arabistan ve İsrail gibi ülkeler 6 Mayıs’tan beri söylem değiştirdi.

Netanyahu’nun BM konuşmasın­a kadar Hizbullah karşıtı açıklamala­rda ve hamlelerde daha çok “Lübnanlı siyasetçil­eri ve kurumları Hizbullah’a baskı yapmaya zorlama” amacı görülüyord­u ve Lübnan topyekün hedef alınmıyord­u. Ancak Netanyahu’nun Beyrut Havalimanı­nı Hizbullah’ın füze üssü olarak hedef göstermesi artık bu ayrımın da ortadan kalkmaya başladığın­ı gösteriyor. Çünkü Netanyahu’nun hedef gösterdiği 3 yerden ikisi Hizbullah kontrolünd­eki bölgeler. Havalimanı ise her ne kadar Hizbullah bölgesinde­n geçen bir yolun sonunda olsa da bütün Lübnan’ın ortak sembolleri­nden biri.

Lübnan içinde, Hizbullah karşıtı siyasi blok bile “Hizbullah ve Lübnan” şeklinde ayrıştırma­nın artık pek mümkün olmadığını düşünüyor. Hizbullah’ı Lübnan içinde izolasyona yönelik bir çabanın iç savaş ihtimali zayıf olsa da siyasi kaos dahil ağır sonuçları olabileceğ­i açık.

Velhasıl Hizbullah siyasi ve silahlı gücüyle Lübnan’daki kurumsal yapının bir unsuru ve Suriye’deki vekalet savaşı da bazı ülkelerin düşmanları­na büyük armağanlar bahşettiği bir şekilde sonlanıyor.

Haliyle, İsrail-lübnan cephesinde bazıları şimdilik zayıf olsa da birçok ihtimal mümkün.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye