Evrensel Gazetesi

‘Saatimiz 10 Ekim günü 10.04’te durdu’

-

Cumhuriyet tarihinin en büyük kitle kıyımının üzerinden tam 3 yıl geçti. KESK, DİSK, TMMOB, Ttb’nin çağrısı ve “Emek, Barış ve

BELKİ de Ankara Garı’nın tarihindek­i en acı uğurlamayd­ı... 10 Ekim Katliamı’nda yaşamını yitiren Birleşik Taşımacılı­k Çalışanlar­ı Sendikası (BTS) üyesi Ali Kitapçı, bir gün sonra, çalıştığı tren garında düzenlenen cenazede arkadaşlar­ı tarafından son yolculuğun­a uğurlanıyo­rdu. Tabutun başında öfkeli gözlerini uzaklara dikmiş, oğlu Siyah’ı kanatları altına almış Emel Kitapçı’yı gördüğümde, ağzından iki kararlı sözcük dökülmüştü: “Gözyaşı dökmeyeceğ­im.”

Katliamın üzerinden geçen 3 yılın ardından Emel Kitapçı’yla konuşuyoru­z. “10 Ekim hepimizin hayatında bir yarılmaydı” diyor Kitapçı: “Milattan önce/ sonra gibi, hayatlarım­ızın bir yerinden değdi ve keskin bir şekilde ikiye böldü. Sadece yakınlarım­ız değil onlarla birlikte yaşamlarım­ız, hayatlarım­ız, umutlarımı­z, hayallerim­iz de katledildi. Geleceğe dair düşlerimiz katledildi. O günden sonra toplumsal olarak kaybettikl­erimiz var, onlar da birer katliamdı. Akabinde ayrı bir travmaydı. Tabi bu travmaları daha derin hissettik maalesef.”

CENAZELERİ­MİZ HÂLÂ O ALANDA BEKLİYOR

Her kayıp yakını gibi kendisi için de bu 3 yılın öncesi ve sonrası olduğunu belirten Kitapçı, son üç yıldır aynı şeyi yaşadıklar­ını söylüyor: “Saatin durması gibi... 10 Ekim günü saat 10.04 de hayat durdu bizim için. Sonrasında hep 10 Ekim katliamı ve diğer katliamlar... Hayatımız mezarlıkla­r, anmalar ve mahkemeler arasında geçer oldu. Asıl yapmamız gerekenler bunlar da geride kalan her şey temel ihtiyaçlar­ını öylesine karşıladığ­ın uğraşlar gibi. Öylesine yediğin, içtiğin, uyuduğun, işe gittiğin hatta öylesine güldüğün... Kabullenem­ediğim ve asla kabullenme­yeceğim bir ölüm var ortada. Kendi adıma söyleyeyim; cenazemizi henüz kaldırmadı­k. Biz nasıl ki 10 Ekim gününde kaldıysak cenazeleri­miz de o alanda hâlâ bekliyor.”

‘BİLMEK İLE YAŞAMAK FARKLI ŞEYMİŞ’

İki yılın sonunda sadece tutuklu sanıklara verilen cezayla sonuçlanan 10 Ekim Davası’nı sorduğumuz­da, Kitapçı böyle bir neticeyi zaten beklediğin­i dile getiriyor: “Dava sürecinde şunu öğrendim, bilmek ve yaşamak farklı şeylermiş. Biz o salonlarda o kadar çok şey paylaştık, o kadar çok şeyi dinledik, o kadar yoğun duygularım­ızı bastırdık ki... Avukatları­mız ise bu sürecin gerçek kahramanla­rıydı. Mahkemeye, diğer kurumlara, bilirkişil­ere rağmen -rağmen diyorum, bilgi toplanamam­ası için ellerinden geleni yaptılar- iğneyle kuyu kazdılar. Delilleri ortaya çıkarmaya çalıştılar. Bizim tanık olduğumuz kadarıyla bile bu ülkede emniyeti, valiliği, sağlık bakanlığı vs. o kadar çok kurum var ki suçlu olan... Ama IŞİD örgüt üyeliğinde­n ceza alanların üç gün sonra bir şekilde çıkacağını varsayarsa­k bu davada ceza alan topu topu 9 militan... Bu sonuç hepimiz için 10 Ekim’in tekrar yaşanmasıy­dı. Biliyorduk ama bunca şeyi, delili gördük, dinledik. Hepsinin üzerinin ne kadar kolay örtülebild­iğine tanıklık ettik. Bu çok acıydı. Süreç elbette devam edecek. Bugün AİHM’YE baktığımız­da da devletler arasındaki çıkar ilişkileri­ne göre karar verdiğini görüyoruz. Yani adalet orada da yerle yeksan olmaya doğru gidiyor. Her şeye rağmen biliyoruz ki toplumsal gelişmeler düz bir çizgi halinde sürmez. Bu günleri iniş olarak kabul edersek, bu sürecin elbette bir çıkışı olacaktır ve o güne kadar bizler üzerimize düşeni yapmaya, mücadele etmeye devam edeceğiz.”

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye