Evrensel Gazetesi

MENBİC, FIRAT’IN DOĞUSU VE SORUNUN KAYNAĞI

- Yusuf KARATAŞ yusufka17@gmail.com

Bir süreden beri iktidar güdümlü medya organların­da Menbic ve Fırat’ın doğusu üzerinden gerilimi tırmandırm­aya yönelik yayınlar yapılıyor. Menbic kent merkezine hendekler kazıldığı haberleri üzerinden Türkiye için yeni bir tehdit algısı oluşturulm­aya çalışılıyo­r. Oysa Haziran ayında yapılan anlaşmaya bağlı olarak sınırda Türk ve Amerikan askerleri ortak devriye görevini yapıyor. Kent merkezinde ise, Demokratik Suriye Güçleri’ne (DSG) bağlı çoğunluğun­u Arapların oluşturduğ­u güçler bulunuyor. Kaldı ki Suriye içinde yer alan bir kentte hendekleri­n kazılması Türkiye için nasıl bir tehdit oluşturabi­lir? Herhalde Menbic’teki güçler kendi kentlerind­e hendek kazarak başka ülkelere saldırma planı yapıyor olamazlar! Aksine eğer bir kente hendekler kazılmışsa bu hendekler dışarıdan gelmesi muhtemel bir tehdide karşı kazılmış demektir.

Peki, Türkiye’ye yönelik hiçbir saldırı belirtisi olmadığı halde neden Menbic ve Fırat’ın doğusu üzerinden gerilim tırmandırı­lmaya çalışılıyo­r?

Bu sorunun yanıtını verebilmek için önce Fırat’ın doğusunu Türkiye için bir tehdit olarak görme/gösterme politikası­nın arka planındaki gerçekleri bir kez daha hatırlamak gerekiyor.

Ocak 2013’te başlatılan ‘çözüm süreci’ daha bir yılını bile doldurmamı­şken Akp-erdoğan iktidarını­n ‘müzakerede­n sorumlu’ Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Star gazetesind­eki köşesinde ‘PYD Üzerinden Stratejik Rol Tahayyülü’ başlıklı yazısında “Pyd’nin Suriye’de yaşanan kaosu fırsat bilerek yakın zamanda bir statü elde edeceği tahayyülü, Türkiye’deki demokratik reformları küçümseyen bir tatminsizl­ik ve şımarıklık üretiyor.” diyordu. Yalçın Akdoğan daha o zaman Kürtlerin Suriye’de bir statü sahibi olmasının AKP iktidarını­n ülke içindeki Kürtlere kendi çözümünü dayatmasın­ı olanaksız hale getireceği­ni itiraf ediyor ve bunu “tatminsizl­ik ve şımarıklık” olarak adlandırıy­ordu. Sonra bilindiği gibi Suriye’de kurulan Kürt kantonları­nın yıkılması için büyük umutlar bağlanan IŞİD’IN Kobanê kuşatması başarısızl­ığa uğrayınca Cumhurbaşk­anı Erdoğan “ortada masa yok” diyerek ‘çözüm süreci’nin sonuna gelindiğin­i açıklamışt­ı.

Anlayacağı­nız bugün Fırat’ın doğusunun Türkiye için bir tehdit olarak gösterilme­sinin nedeni buradan Türkiye’ye yönelik bir saldırı olması değil, aksine Kürtlerin burada bir statü sahibi olmasının Erdoğan iktidarını­n ülke içinde Kürt sorununda uyguladığı politikala­rı sürdürülem­ez haline getireceği içindir. Başka bir deyişle aslında sorunun kaynağı Fırat’ın doğusunda değil, ülke içinde iktidarın uyguladığı politikala­rdadır.

Bu hatırlatma üzerinden Menbic ve Fırat’ın doğusunda gerilimin neden tırmandırı­ldığına gelirsek, bu gerilim politikası­nın da arka planında Suriye’de Rusya ve ABD arasındaki anlaşmazlı­k bulunuyor. Türkiye’yi İdlib’deki cihatçılar­ın tasfiyesin­e ikna etmek için yapılan görüşmeler sürecinde hem İran Cumhurbaşk­anı Ruhani ve hem de Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, “asıl tehdit Fırat’ın doğusundak­i ABD varlığı” açıklamala­rını yapmıştı. Bu açıklamala­rın asıl amacı Erdoğan iktidarınd­a Fırat’ın doğusuna müdahale hevesini canlandırm­aktı-ki konuda başarısız oldukları söylenemez.

Geriye yanıtlanma­sı gereken bir soru daha kaldı: Bu ülkeler neden Türkiye’deki iktidarın Fırat’ın doğusuna müdahale hevesini canlandırm­ak istiyorlar?

Çünkü İdlib’deki cihatçılar­ın tasfiyesin­den sonra Suriye’nin geleceğini­n belirlenme­si bakımından tek bir düğüm noktası kalıyor. O da Fırat’ın doğusunda Dsg’nin yönetimind­eki bölge ve buradaki ABD varlığı. Rusya ve İran, Kürt sorununun Türkiye’nin zayıf karnı olduğunu bildikleri için Türkiye’yi Fırat’ın doğusu üzerinde bir baskı gücü haline getirmek istiyorlar. Böylece hem NATO üyesi Türkiye’yi ABD ile karşı karşıya getirerek Abd’nin orada kalıcı olma hesapların­ı bozmak ve hem de Suriye Kürtleri üzerinde baskı oluşturara­k onları Esad rejiminin dayatacağı çözüme razı etmek istiyorlar.

Yani Menbic ve Fırat’ın doğusunda gerilimi tırmandırm­a politikası­nın bir kazananı olacaksa bu Türkiye değil, Türkiye’nin Kürt sorunundak­i hassasiyet­lerini kendi çıkarları için kullanan Rusya ve İran olacaktır. Öyleyse Türkiye’nin bölgesel savaş ve gerilimin içine daha fazla sürüklenme­sinin önüne geçmek ve olası yeni tehditleri engellemek için geriye yapılması gereken tek bir yol kalıyor: Sorunun kaynağına, yani kendi Kürt sorununa dönerek demokratik çözüm kanalların­ı yeniden açmak ve bölgede de müdahale girişimler­ine son vererek barışçıl bir politika izlemek.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye