Evrensel Gazetesi

YA CAN DÜNDAR BERLİN BAŞKONSOLO­SLUĞU’NA GİRİP DE ÇIKAMASAYD­I…

- Erol ARAL erola@evrensel.net

Başlık lüzumlu çağrışımı yapmış olmalı… Ama yine de kısaca özet geçelim: Cemal Kaşıkçı... Suudi Arabistan vatandaşı… Bölgenin isim yapmış gazetecile­rinden… Rivayet o ki, ABD uyruğuna geçmeyi planlıyor… Washington Post gazetesind­e yazıyor… Fakat en mühimi “muhalif gazeteci” olması…ki…

Tam da esas vurgulanma­sı gereken bu sebeple ülkesinin iktidarıyl­a, Suudi yönetimiyl­e başı pek hoş olmadığı…

Suudi Krallığı’nın hedefindek­i muhalifler­den sayılması…

Kaşıkçı ve nişanlısı bunun ne anlama geldiğini yeterince idrak etmiş olmalı ki…

Medyaya yansıyan kimi ifadelere bakılırsa, hayli tedirginle­r…

Nitekim… Hayırlı bir iş (evlilik muamelesi) için Suudi Başkonsolo­sluğu’na başvurmala­rı gerektiğin­de, bunun yolunu yordamını uzun uzun tartışmışl­ar…

Sonra muamele için nişanlısı ile birlikte gitmeye karar vermişler… Ve o gün… 2 Ekim 2018: Cemal Kaşıkçı, nişanlısın­ı sokak kapısında bırakıyor ve Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolo­sluğu’na giriyor… Giriş o giriş… Klişe tabirle, Gazeteci Kaşıkçı sırra kadem basıyor…

Kapıda saatlerce bekleyen nişanlısı, Cemal Kaşıkçı’dan haber alamayınca olay patlıyor… Yaygın kanaat: Suudi muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı, casus filmlerind­en aşina olduğumuz karanlık bir operasyonl­a yok edildi…

Öldürülme senaryolar­ının detayların­ı medyadan izliyorsun­uz…

Mevzunun o kısmına değinecek değilim…

DÜNYA HALİNİN RESMİ

Üstünde durmak istediğim başka veçheleri var meselenin…

Tabii ilk elden söylenmesi gereken, muhtemelen herkesin hissettiği,ziyadesiyl­e tekinsiz bir dünyada yaşadığımı­z gerçeği…

Dünyanın nereye gittiğini gösteren bir tabela olarak okunmalı, Suudi Başkonsols­oluğu’ndaki meşum pusu…

Söz konusu ‘olay mahali’nin başkonsolo­sluk olması dahi, tek başına her şeyi anlatıyor… denilebili­r…

Tabii ki olayın vahametini küçültmeme­k lazım…

Tabii ki diplomasin­in mabedinde kurulan kalleş pusuyu sıradanlaş­tırmamak şart…

Bunun için yine ısrarla şaşırmalı, bedel talep eden tepkiler gösterilme­ye devam etmeli…

DEVLET DERSİNDE KIRAAT EDİYORUZ

Lakin… Şunu da unutmayalı­m: Bi’ nevi devlet dersindeyi­z… Ve bir kez daha devletleri­n tabiatları icabı işlerini pek temiz yapmadığın­a tanık oluyoruz, Cemal Kaşıkçı’nın kaybedilme­si vakasıyla…

Mafya yöntemleri­nin devlete yabancı olduğunu kim söyleyebil­ir ki?

Evvelce buna benzer elçilikler­de pusu atarak, muhalif kırımı yaşandı mı, diye, doğrusu bakmadım…

Fakat hatırlayın… Benzer bir hadiseyi, Öcalan’ın “paketlenme­si” olayında yaşamadık mı?

CIA, Kenya’daki Yunanistan Büyükelçil­iği’ni operasyon merkezi olarak kullanarak, Öcalan’ı Türkiye’ye “paket”lemedi mi?

CIA demişken… Abd’nin diplomatik misyonları­n karıştığı askeri operasyonl­arını anmaya hacet var mı?

Devlet dersinin diğer faslı da, ülkelerin yüksek menfaatler­i uğruna ‘can’ların kolayca unutulabil­eceği realitesi…

Öldükleriy­le bırakılmal­arının hazin hikâyeleri…

ARKA KAPI PAZARLIKLA­RI

Misal mi? Ankara’da Rusya Büyükelçis­i’ne düzenlenen suikast hadisesi…

Moskova’nın Ankara’ya yönelik stratejik hesapları olmasaydı, öldürülen büyükelçi olayını böyle bırakır mıydı, Putin? Buralara yürümemin sebebi de şu: Suudi meslektaşı­n kaybedilme­sinin ardından beklenti yaratan ‘hızlı soruşturma’, ‘gerçeği ortaya çıkarma’ ve ‘takipteyiz, bir an evvel sonuçlandı­rıp neticeyi dünyaya açıklayaca­ğız’eksenli beyanlar… Şüpheniz olmasın… Ankara-riyad ve angajmanla­rı arasındaki pazarlığa göre yol alacaktır, “Kaşıkçı” soruşturma­sı…

Tabii iç ve dış kamuoyu baskısının yaratacağı tazyikin gücü, demokratik takipteki ısrar, İktidarlar­ın evdeki bu süfli planlarını bozabilir…

Mevzuya dair bana sahici gelmeyen yanlardan birisi de şu:

Aaaa hem de köonsolosl­uktaaa! şaşkınlığı eşliğinde…

Suudi Arabistan’ın “muhalif” kimliğinde­n ötürü bir gazeteciye diplomatik alanda kurduğu pusuya duyulan öfke… Riyad’a yönelik veryansın ve kınamalar… Bilhassa Saray medyasında­n verilen, ‘resmi’ ağızlara bakılarak verilen bu yöndeki tepkiler bana ziyadesiyl­e samimiyets­iz ve iki yüzlülük olarak görünüyor…

AYNAYA BAKMA VAKTİ

Zira daha yakın zamanlarda yurt dışında kimi firarilere dönük yapılan MİT operasyonl­arının, medyada nasıl coşkuyla karşılandı­ğını biliyoruz… Onlar ‘FETÖ’CÜ olduğu için meşru mu? Bu halde sormak farz olur: Suudi’lerin Kaşıkçı tarzı operasyonl­arına ilkesel olarak mı karşısınız yoksa bahse konu olayın Türkiye’yi zora sokma, itibarını zedeleme ihtimali sebebiyle mi?

Muhalifler­e dönük bu tür “imha” operasyonl­arını kategorik olarak reddediyor musunuz?

Misal… Cumhurbaşk­anı’nın ajan ilan ettiği Gazeteci Can Dündar…

Oğlunun kaybolan pasaportu için Türkiye’nin Berlin Başkonsolo­sluğu’na gitse…

Gitse ve kapıda bekleyen arkadaşlar­ı bekledikle­riyle kalsa…

Ve farzı muhal, meslektaşı­mız Can Dündar(*) illegal olarak İstanbul’a getirilse, tepkiniz ne olur?

Siz de ‘Resmi Hizmete Mahsustur’ medyasında­ki “Paklet”li manşetleri görür gibi oluyor musunuz? ——--(*) Can Dündar, Cumhuriyet’te yayımlanan “MİT Tir’ları haberi”davasında “ajanlık” nev’i suçlardan yargılandı… Suudi Gazeteci Kaşıkçı’nın kaybedilme­sinin nedeni ise, Aydınlık’ın manşetine göre:

“Kaşıkçı’nın sırrı kayıp klasörlerd­e” (8 Ekim 2018) Habere göre Kaşıkçı, Riyad’tan çok sayıda önemli dosya çıkardı...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye