PETKİM hiçbir şeyden sorumlu değil mi?
PETKİM’DE meydana gelen iş cinayetinde yaşamını yitiren Nihat Abaylı, aldığı “hafta sonu çalışılacak” haberiyle tatil planını iptal etmişti. Haberin birkaç saat sonrasında ise başına 3 tonluk pano düştü. Olayda Hünkar Gönül ve Bülent Gönül ufak sıyrıklarla kurtulurken, Nihat Abaylı, ağır yaralı olarak Aliağa Devlet Hastanesine kaldırıldı. Abaylı hastanede yapılan ilk müdahalede gözlerini açabilmişti ancak ağır işinin getirdiği yorgunluk da eklenince bedeni kendini bıraktı.
Abaylı’nın mesai arkadaşları, şirket yetkilileri, sendika temsilcileri hastane önünde bekliyordu. Taşeron İSG firması Güzel OSGB’YE bağlı İSG uzmanı genç bir kadın panik halinde yaşananları anlamaya çalışıyordu. Nihat Abaylı’nın ölüm haberi geldiğinde iş arkadaşları sinir krizi geçirdi. İşveren sessizce hastane önünden uzaklaştı, sendika temsilcileri ise takip etmeye devam etti.
İşçiler şaşkın şekilde polislere ifade verirken, önce Nihat Abaylı’nın Yenişakran’da oturan teyzesi hastaneye ulaştı. Birinci dereceden yakını olmadığı için kendisine ölüm haberi verilmedi. İşçiler de arkadaşlarının ölümünü Abaylı’nın teyzesine söyleyemedi. Endişeli kadın Nihat Abaylı’nın hiç gün yüzü görmediğinden, annesinin hasta olduğundan bahsediyor ve 10 yaşlarındaki kızının ne yapacağını soruyordu. Abaylı’nın teyzesi, bir doktorun ölüm haberini vermesi üzerine ağlamaya, ağıt yakmaya başladı.
Hastaneye adımını atar atmaz sinir krizi geçiren Abaylı’nın kardeşi Melek’e ise sakinleştirici verildi. Hastane bahçesinde abisinin cenazesini son bir kez görmek isteyen Melek bir taraftan da “Bizim için hem abi hem babaydı. Benim abim çok iyi bir insandı. Ekmek parası için burada çalışıyordu. Daha önce Irak’ta çalışıyordu. Orada çalışırken her gece yazardı bana iyi olduğunu. Korkuyordum, Irak kötü bir yer başına bir şey gelir, dön abi diyordum. Döndü burada öldü. Hak mı bu? Abimi bana geri verin” diyerek ağlıyordu. Abaylı’nın yakınları, savcılığın incelemelerini bitirmesini hastane bahçesinde bekledi bir süre.
Başhekim, hastane raporlarını kamuoyuna ısrarla açıklamadı. Gazetecilerin sorularına yanıt vermedi. Savcılık kaza tutanağı ile ilgili bir açıklama yapmadı. İşçiler ise iş cinayetinden sonra PETKİM işletmesinde çalışma planının değişmediğini söyledi.
Olay esnasında aynı şantiyenin, 25-30 metre ilerisinde boru kaynak işini yapan bir kaynakçı “Haberimiz yok, yemeğe gittik, geldiğimizde ambulanslar, güvenlikleri görevlileri, polisler, savcı herkes orada. O zaman anladık, bir fotoğraf çekeyim dedim, yaklaşmak mümkün değildi, güvenlik şeridi zaten kanun adamlarından oluşuyordu, göremedim. Düşme olayını duyduk, bacadan düşmüştür dedim” diyor.
Socar Holding ise sahibi olduğu PETKİM imzasıyla bir açıklama yayınladı. Açıklamasında özetle “3 işçinin yaralanması ile sonuçlanan bu iş kazasının sorumlusu Siemens şirketinin taşeronudur” diyordu.
Petrol-ış ise yaptığı açıklamalarla önceliklerinin işçi sağlığı ve güvenliği, çevreyi korumak olduğunu, bunun da hem işçiler hem de İzmir halkı için gerekli olduğunu ama şirketin baskılarla bu haktan caydırmaya çalıştığını söylüyor.
Şimdi iş cinayetinde bir işçinin yaşamını yitirmesinin ardından şu soruların yanıtlanması gerekiyor:
Siemens, PETKİM’IN termik santralinin güçlenmesi amacıyla PETKİM’IN asıl ünitelerinden birini yaparken ve kendi ürettiği parçayı monte etmekle sorumluyken, bunun dışında alanda her şeyden PETKİM sorumlu değil miydi? İşçiler öyle vahşice bir kazada ölürken PETKİM’IN kuralları ile çalışıyor olması gerekmiyor muydu? Orada bir işçi öldüyse SOCAR, PETKİM’DE kural ihlali yapmış olmuyor mu?
DENİZLİ Orman Bölge Müdürlüğü’nün Zeytinköy Mahallesi mevkiindeki Zeytin Yaylası suyunun kapalı sistemle taşınmasına tepki gösteren Mahalle Muhtarı Serkan Kar kendilerine 4 litrelik suyun yalnızca 1 litresinin alınacağının söylendiği belirterek su miktarının en az yarı yarıya düştüğünü ifade etti.
Denizli’de Orman Bölge Müdürlüğü’nün (OBM) projesi kapsamında Zeytinköy Mahallesi mevkiinde bulunan Zeytin Yaylası suyu kapalı sistemle taşınıyor. Yayla suyunun kurutulmasını istemeyen mahalle muhtarları, yayla sakinleri ve yaşam alanı savunucuları projeyi protesto etmek için yürüyüşler yapmıştı. Gerçekleşen protestolar ve proje detayları gazetemiz Evrensel’de geniş yer bulmuştu. Tepkilerin ardından Denizli Orman Bölge Müdürlüğü yaptığı açıklamada projenin doğal hayatı olumsuz etkilemeyeceğini iddia etmişti. Zeytinköy Mahalle Muhtarı Serkan Kar ise gazetemize yaptığı açıklamada, su miktarının en az yarı yarıya düştüğünü ifade ederek tepki gösterdi. Orman Bölge Müdürlüğü’nün yapmış olduğu açıklamada 4 litrelik suyun yalnızca 1 litresini alacaklarını söylediklerini belirten Muhtar Serkan Kar kaynak suyunun son halini işaret ederek, “1/4 Mayıs ayındaki ölçümlere göreydi. Suyun ölçümünü şu an bilme imkânımız yok. Ama resimlere bakarsanız seviye en az yarı yarıya düşmüş durumda” şeklinde konuştu. Çevredeki vatandaşların halen tepkili olduğunu dile getiren Kar; Bölge Müdürlüğünün yaptığı kaynak suyunu taşıma çalışmalarının devam ettiğini belirterek “Doğal göl yaklaşık 1,5 metre geri çekilmiş durumda, 4 gün önce 2000 metrelik hatta deneme suyu verildi ve göl daha da geri çekildi” dedi. Yayla suyunu kurutan yetkililere seslenen Kar, “Tarih sizi affetmeyecek!” diyerek tepki gösterdi.