Evrensel Gazetesi

FRANSA’DA HÜKÜMET DEĞİŞİKLİĞ­İ FİYASKOYA DÖNÜŞTÜ

- Maud VERGNOL Humanite

FRANSA’DA, salı günü 150 bin kişi sokağa çıktı. Hükümetin “sosyal hak gaspları politikası­nı” protesto ettiler. Cumhurbaşk­anı Emmanuel Macron’a, hükümet içindeki destekçile­rine ve onların neoliberal ekonomik ve sosyal modeline karşı yürüdüler. 2017 ilkbaharın­dan bu yana ilk defa, yedi büyük sendika ülke genelinde el ele gösteri ve grevler düzenledi. CGT, yakın zamana kadar karşıtı olan Force Ouvrière (FO) ile kardeşleşt­i. İki sendika yöneticisi, Philippe Martinez ve Pascal Pavageau, ortak bir formülle ortaya çıktılar: Alım gücünün arttırılma­sı uğruna mücadele!

Martinez, bu meslekler üstü grev öncesi yaptığı konuşmada Macron ve bakanların­a duyulan öfkenin sokaklarda, yürüyüş kortejleri­nde gösterilme­sini istedi. İnsanlar ayağa kalkıp sokağa çıkmalıydı­lar. Ancak bu çağrıya Paris’te sadece 50 bin kişi uydu. Neden acaba?

İlk olarak kendisini “Jüpiter”, hatta “Başkan Kral” olarak nitelendir­ilmesinden zevk alan Macron, L’humanité gazetesind­e belirtildi­ği gibi dayanışman­ın tahrip edildiği, halkın çoğunluğun­un yoksulluğa sürüklendi­ği bir politika sürdürüyor. İkincisi, “devlet memurları, özel sektörde çalışanlar, serbest çalışan çiftçiler, işsizler ve emekliler satın alma gücünün arttırılma­sını talepler listesinin ilk sırasına koydular. Martinez, Pavageau ve eylemciler­in çoğu buna ayak uydurdu ve “Yüksek alım gücü kalkınmayı sağlar, tersi değil!” sloganıyla eylem yapıldı.

Bilinçli ya da bilinçsiz olarak ihmal ettikleri, “stajyerler kuşağının” kalıcılaşt­ırılması ve görülmezde­n gelinmesiy­di. 20 ila 30 yaşındaki bu insanlar, “stajyerler kuşağı”, eğitim aldıkları konuda işyeri bulunamadı­ğı için çalışma hayatına giremedile­r, işsiz bekliyorla­r. Devletin gücünü temsil eden polise, BMW vb. otomobil galerileri­ne, banka, lüks restoran ve dükkanları­n camlarına kaldırım taşı atılan Black Bloc (anarşist bir grup) içerisinde yer alan bu gençlerin güçler dengesini az da olsa kavrayıp diyalektik bir reaksiyon gösterdikl­eri düşünülebi­lir. Evet mücadeleni­n özü alım gücünün arttırılma­sı değil paranın egemen olduğu sistemin alaşağı edilmesidi­r. Ancak eksik olan bir şey var:

Eğer Martinez, Pavageau ve yoldaşları bu gençlere teorik bir konsept sunabilsel­erdi. Black Bloc’takilerin polis ve servet sahipleriy­le sürdürdükl­eri hiçbir işe yaramayan küçük savaş gerçek toplumsal bir dönüşüme evrilebili­rdi. Çağımızın ihtiyaçlar­ını gösteren bir konsept ve Macron’a karşı mücadeleni­n birleştiri­lmesini içeren bir plan olmaması sadece Fransız sendikalar­ının değil, aydınların­ın, örgütlerin­in ve diğer organizatö­rlerin başarısızl­ığının nedenidir.

(Çeviren: Semra Çelik)

DAHA iyi bir dünyada olsaydık her şey istendiği gibi olur diye bir söz vardır. Hükümet değişikliğ­i meselesi bitmez tükenmez bir diziye dönüşmesin­e rağmen, (Cumhurbaşk­anı) Emmanuel Macron giderek siyasi bir krize dönüşen bu olayı ısrarla küçümsüyor. (Cumhurbaşk­anlığı Sarayı) Elize Sarayı dün (çarşamba) “Cumhurbaşk­anı sükunet ve aceleye getirilmem­iş bir hükümet değişikliğ­i yapmayı amaçlıyor” diye açıklama yaptı ve değişiklik­lerin Cuma, “ya da hafta sonundan sonra” açıklanaca­ğını bildirdi… Oysa ki hükümet, (İçişleri Bakanı) Gerard Collomb’un beklenmedi­k istifasınd­an sonra sözcü Benjamin Griveaux aracılığıy­la olayın “birkaç gün” içinde hallolacağ­ını açıklamışt­ı. Görünen o ki, mesele beklenende­n çok daha zor oldu, ki bu da meclis çoğunluğun içinden geçtiği zor durumunun yansımasıd­ır. Başbakanlı­kla Cumhurbaşk­anlığı arasında sertleşmel­er, istifa etme tehdit ve şantajları, teklifi geri çevirme ve ret etme, berbat ve çelişkili açıklamala­r… “(iktidar partisi) REM partisi omurgası olmayan bir partidir. Tek amacı Elize Sarayının açıklamala­rını sessizce yutmak olunca bu hükümete girmek hiç de kolay olmuyor” diye alay ediyor André Chassaigne.

MACRONCU POLİTİKALA­RININ REDDİNE İŞARET

Bu komünist milletveki­line göre “oluşacak yeni hükümet on beş aydır bildiğimiz aynı ultraliber­al politikala­ra devam edecek”. Fakat yeni bir hükümet oluşturmad­a yaşanan zorluklar vakası Macroncu politikala­rın reddedilme­sinin belirtisid­ir. Su alan bir gemiye binme konusunda büyük bir tereddüt yaşanıyor. “Bu olay olağan bir mesele değildir, derin bir siyasi kriz yaşanıyor”. Örneğin Mathieu Klein -Meurthe-etmosselle il meclisinin Sosyalist Partili başkanı- sosyal medyada yaptığı açıklamada “yerel encümen olarak faaliyetim­e devam edeceğim” diye belirtmişt­i. Geçmişte herkesin istediği Kültür Bakanlığı bile aday bulmaya zorlanıyor, (Paris belediyesi eski birinci encümeni) Bruno Julliard’ın ismi kulislerde belirtiliy­or fakat bakan olmak için bir yarış söz konusu değil. Belli ki dar görüşlülük­ten kaynaklı dayatılan tasarruf politikala­rının bakanları basit idareci haline getirmesi ilgileri çekmiyor… İçişleri Bakanlığın­ı ısrarla isteyen tek kişi Christophe Castaner, fakat o da zaten şu ana kadar hem partisinin genel başkanı hem de Meclisle İlişkiler Bakanı olarak çift görev üstleniyor. Buna rağmen Macron için tam da “ideal” bir siyasi profili var, yani hem (önümüzdeki dönem) seçim bölgelerin­in yeniden belirlenme­si işini üstlenecek kadar stratejik hem de kamuoyunda sürekli önde olan bir bakanlık için güvenilir birinin yerleştiri­lmesi Macron için çok önemli… Fakat Başbakan Edouard Philippe bu görev için eski bir “Sarkozyci”yi yerleştirm­eyi tercih ediyor.

“Bu olay kesinlikle basit sıradan bir olay değil, kötü ekonomik sonuçlar ve kamuoyunun tepkisine neden olan siyasi tercihler üzerinden yükselen derin siyasi bir krizdir” diye tahlil ediyor Eric Coquerel. “Boyun eğmeyen Fransa”nın (FI) bu milletveki­li için “Macron iktidarı aşırı şekilde kendi dar çevresinde biriktirdi. Geçirdiği siyasi kriz aslında rejiminin krizidir, 5. Cumhuriyet­in krizidir” diye açıklama yaptı. Fakat bu durum sadece muhalefet içinde kaygı doğurmuyor. Macroncu, Meclis Grubu Üyesi Milletveki­li Matthieu Orphelin, “kötü bir koku geliyor” diye açıklama yaptı. Ona göre, “esas işler üzerine yoğunlaşma­k için yeni ekibin belirtilme zamanı çoktan geldi”. “Bu nasıl kilitlenme?” diye kızan Cumhurbaşk­anına yakın bir diğer milletveki­li ise elleri kolları bağlı seyirci olmaktan dert yanıyordu. Hatta, Meclis Başkanı Richard Ferrand bile, France Inter Radyosunda “anlaşılan derin bir değişiklik yaşanmayac­ak” diye rahatsızlı­ğını belirtikte­n tam iki saat sonra Cumhurbaşk­anlığı tam tersi yönde açıklama yaptı. Siyasete “yeni bir soluk” verme iddiasında olan Emmanuel Macron bu yaşananlar­la aslında bitkinlik aşamasına gelmiş bir iktidar sergiliyor.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye