Kaşıkçı’da gerçeği henüz göremiyoruz
bir ülke Türkiye ve haber hakkının yasaklandığı zamanlarda onun yerini resmi bültenler, propagandalar, komplo teorileri ya da çeşitli kesimlerin manipülasyonları alır. O nedenle biz Kaşıkçı olayında halen gerçeği göremiyoruz. Öyle görünüyor ki biraz daha bekleyeceğiz ama gerçeğin er ya da geç ortaya çıkma gibi bir huyu vardır.
ABD, Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla neden bu kadar ilgili peki?
Önce şunu belirtmek gerekiyor; dünyada halktan gizlenmek istenen bütün kirli faaliyetler -şeffaflığın ya da “demokrasinin” şekli olarak bile yürümediği ülkeler başta olmak üzere- kapalı kapılar ardında sürdürülüyor. Bizim ülkemizi de aynı bağlamda ele aldığımız zaman ortada, çok bilmediğimiz, bir takım şeffaf olmayan yerlerde pazarlığı yapılan işlerin orta yerinde bir gazeteci cinayeti duruyor. Bunun Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinden tutalım, Ortadoğu’daki konumlanışına, Abd’nin Ortadoğu’daki konumlanışına, petrol krallığı olan Suudi Arabistan’la ilişkilerine kadar pek çok boyutu olduğu görülüyor.
Nitekim, “Erdoğan, ‘olayı araştırıyoruz’un ötesinde neden bir şey söylemiyor” sorusuna şu yanıtlar veriliyor: Suudi Arabistan’la diplomatik bir krizi ertelemek ve ABD, Suudi Arabistan ve İsrail’le sürdürülen pazarlıkların neticelenmesini beklemek…
Bu doğru olabilir çünkü mesela Brunson davası kritik. Biz belki tek tek çok ilgili değiliz ama dünya medyası Brunson’ın adli kontrolünün kaldırılıp kaldırılmayacağı ile çok ilgili. Daha birkaç ay önce rahibin bırakılmaması Abd’nin ambargo uygulamasıyla geri dönmüştü hatırlarsak. Dolayısıyla bütün bunları da içine alan dış politika sürecinin içindeyiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan ve ABD ile ilişkilerinde belki bir süre sonra başka bir faza geçecek. Bütün bunları göreceğiz ama tüm o Kaşıkçı 15 parçaya mı ayrılmış “tartışmalarında” meselenin bu boyutunu henüz göremiyoruz. söyleşinin tamamını evrensel
net’ten okuyabilirsiniz.