ONLARA BİZ AYRILAMAYIZ ŞARKISI ÖNERİYORUM
Yerel seçim ve ittifaklar başlığında önce Cumhur İttifakı cephesinde yaşananları değerlendirmenizi isteyelim. AKP-MHP arasındaki gerilimin perde arkasında ne var? ‘Yerel seçimlerde liste ittifakı değil, gönül ittifakı kurulacak’ veya ‘Her yerde seçime girmemeyi tabana anlatamayız’ sözlerinin gerisinde nasıl bir pazarlık yürütülüyor?
Şöyle; geriye doğru hatırlayalım, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ilan edilen olağanüstü hal ile oluşturulan Türkiye tablosunda AKP-MHP ittifakını gördük. 2016’da Bahçeli grup toplantısında çıkıp “Başkanlık sistemine evet diyorum” dedi. Bunun pratiğini 2017 referandumunda yaptılar, sonrasında da 24 Haziran seçimlerine ittifak yaparak girdiler, bunu da sürdürüyorlar. Bir iktidar paylaşımı var. Bu, Devlet Şu İşlerini MHP, şu bakanlığı AKP kullanıyor şeklinde değil ama Türkiye’yi yönetme bakımından iktidarı ideolojik olarak net biçimde kullanıyorlar. Bugün bunun seçimler boyutunu konuşuyoruz. Yerel seçimler de onun bir parçası. Ara sıra şöyle tartışmalar var; örneğin af konusu MHP için önemli. İlerdeki aşamalarda şimdi anlaşamadıkları gibi görünen af konusunda bir formül bulma ihtimalinin güçlü olduğunu düşünüyorum. “AKP bunu istemezse ittifak çatlar” gibi yorumlar var, ama ben buna kesin kez karşı çıkıyorum.
Neden? Şu bakımdan, ikisi birbirine mecburlar. Ben bunu bir mecburiyet ittifakı olarak görüyorum. Çünkü 24 Haziran’da netleşti ki Akp’nin oyu 7 Haziran düzeyine çekildi. Mhp’nin oyunun evet, İYİ Parti etkisi nedeniyle yüzde 10 barajının altında olması beklentileri vardı tersi çıktı; ama ben Mhp’nin 24 Haziran’ın karakteristiğinden dolayı yüzde 10 aldığını düşünüyorum. Yani ikisinin toplamı bence erimektedir. Bu yüzden de bir mecburiyetler ittifakı olarak görüyorum. Hatta, eski bir şarkı var -Özal döneminde çok söylenirdi- ‘Biz Ayrılamayız’, bu şarkının iki partinin ittifak şarkısı olmasını öneriyorum! Dolayısıyla oylarının aşağıya çekildiği olgusu karşısında, aralarında çok sıkıntı varmış gibi görünse de, en azından yerel seçimlere kadar bu ittifakın bozulması için bir neden olacağını düşünmüyorum. Tersine, bir formülünü bulacaklar ve ittifakı sıkı sıkıya koruyacaklar.
Bahçeli’nin siyasi kombin önerisi gibi mi? Siyasi kombin olacak mı, ne kadar olacak bunu göreceğiz. Bütün ilçelerde, bütün büyük şehirlerde olmasa bile, hatta kimilerinde rekabet etseler bile, mesela MHP İstanbul Büyükşehir için aday çıkarmayacak, AKP’YI destekleyecek, ama örneğin Bahçelievler’de AKP de MHP de aday çıkarabilecek vs. Ama bu üst düzeydeki bir ittifak ve Türkiye’nin belli bir noktaya doğru götürülüşü, CHP dahil muhalefetin kriminalize edilerek AKP ve MHP tarafından Türkiye’nin yönetilmesi sürecinin bitmeyeceği kanısındayım.
Bu bir mecburiyet ittifakı olduğuna göre, Bahçeli neden ‘Yerel seçimlerdeki başarısızlık başkanlık sistemini tartışmaya açar’ veya ‘Hiç kimsenin hikmetine muhtaç değiliz’ gibi sözler söyleme ihtiyacı duydu? Bu, ‘desteğin maliyeti büyüyor, iktidar nimetlerinden daha fazla nemalanmalıyız’
mesajı mı?
Şöyle; 20-30 yıllık bir parti olarak MHP, 99’daki ANAP ve DSP ile koalisyon ortaklığı dışında iktidarda yer alamamış bir parti. Devlette MHP’LI unsurlar vardır, poliste, eğitimde vs. vardır, ama kendisi iktidara gelerek iktidar nimetlerinden yeterince yararlanamamış bir parti. Bu sadece devlete gelmek, kadrolarını işe yerleşmekten ibaret değildir, müteahhitleri vardır, iş insanları vardır vs. Şimdi bütün bunlardan bir ölçüde yararlanıyorlar, devletteki MHP’LI kadroların önü açılmıştır ya da MHP’LI iş insanlarının önünde engel çok yoktur, böyle düşünebiliriz. Ama bir de şu var ve bu çok kritik; demin bahsettiğimiz Türkiye’nin demokratikleşmesini frenlemek, Kürt sorununu tartıştırmamak, gazetecilerin ve akademisyenlerin ya da düşüncelerini ifade etmek isteyenlerin rahatlıkla tutuklandığı, eleştiri özgürlüğünün yok edildiği bir ortamı tam tesis edip sürdürmek. Bu zaten Türkiye’yi yönetiyor olmak aynı zamanda. Ama öte yandan Bahçeli’nin söylediğinde bir gerçeklik noktası var ki, o da yerel seçimin kritik noktasını oluşturuyor. Yerel seçimde AKP için en korkunç sonuç ne olur? İstanbul’u kaybetmek. Korkunç bir şey AKP açısından. Psikolojik etkileri çok büyük. Ki, Erdoğan da sık sık bunu söyler. Bahçeli demek istiyor ki, evet İstanbul’u kaybettiğin zaman hükümet düşmeyecek, hükümetin düşmesiyle ilgisi yok bu seçimin; ama evet psikolojik bir etkisi vardır, İstanbul’u kaybeden bir iktidar, iktidarını sürdürmekte çok kolay ve rahat bir pozisyon içinde olmaz artık. İstanbul’u kaybettiğiniz zaman ayaklarınız altındaki zemini de kaybetmeye başlıyorsunuz demektir. İşte Bahçeli’nin “cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi temellerinden sarsılır” dediği bence odur biraz.