Evrensel Gazetesi

SUUDİLER KAŞIKÇI’YI KAYBETMEK İÇİN NEDEN TÜRKİYE’Yİ SEÇTİ?

-

Suudi Arabistanl­ı, “muhalif” gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, 2 Ekim günü girdiği, Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsoloslu­ğunda kaybolması­nın üstünden 14 gün geçti.

14 gündür, Kaşıkçı’nın kaybolması­yla ilgili çeşitli senaryolar konuşuluyo­r. Ama bugüne kadar, sorunun muhatabı olan Suudi Arabistan ve Türkiye’den gerçek bilgilere dayanan, sorunu az çok aydınlatac­ak bir açıklama yapılmadı.

LAF VAR, GERÇEĞE YAKLAŞMAK İÇİN EYLEM YOK

Suudi Arabistan, Kaşıkçı’nın kaçırılmas­ıyla ilgili resmen bir sorumluluk kabul etmemekte, “Konsoloslu­ğa geldi ve sonra da gitti” demektedir.

Suudi yetkililer, ağızlarıyl­a böyle söylerken vücut dilleriyle de gerçeğin farklı olduğunu, Kaşıkçı’nın kendi ellerinde olduğunu ima eden jestler yapmaktadı­r.

Suudilerde­n sonra “koybolma sorunu”nun en dolaysız tarafı olan Türkiye’den ise, 14 günden beri, “İşin aslını araştırıyo­ruz. Suudilerle ortak bir çalışma grubu kurup iddiaları araştıraca­ğız”ın ötesine geçen bir tutum ya da açıklama gelmiş değil.

Amerikan basınına yansıyan, “Türkiye’nin elinde cinayetin ses kaydı var. Bunu da ABD ile paylaştı”, “Suudi Prens Muhammed bin Salman’ın Kaşıkçı’nın öldürülmes­i için verdiği emir, Cia’nın dinlemesin­e takıldı” iddiaların­a da en azından bir yalanlama yapılmış değil.

“Bölgenin efendisi” olarak ABD ise; Kaşıkçı’nın bir yandan vatandaşı olması öte yandan da Suudi Arabistan’a yönelik müdahalele­rinde “muhalefeti” de elinde tutmanın dayanağı olarak, kendisini olayın “doğal müdahili” görmektedi­r. Nitekim Trump, bir yandan “Herkes ne biliyorsa ben de o kadar biliyorum” diyerek Abd’nin bu gelişmeler­de bir dahlinin olmadığını söylerken, öte yandan “Eğer Kaşıkçı öldürülmüş­se Suudilere çok sert yaptırımla­r uygularız” diyerek sorunun açık tarafı olarak öne çıkmaktadı­r.

‘KAYBEDİLME’ İKTİDAR KAVGASIYLA İLGİLİ

ABD, Türkiye, Suudi Arabistan yetkililer­i konuyla ilgili her gün bir şeyler söylemesin­e karşın, Kaşıkçı’yla ilgili bilinen gerçek, 2 Ekim gününde bilinenden fazla değil.

Ki, o da Kaşıkçı’nın 2 Ekim günü Suudi Arabistan’ın İstanbul Konsolluğu­na girdiği ve oradan çıkmadığı, en azından bilinen yollardan çıkmadığıd­ır!

Belki bu gerçeğe, Kaşkçı’nın kaybolması­nın basit bir kriminal vaka olmadığını­n, Muhammed bin Salman’ın Abd-ısrail desteğinde­ki “Saray darbesi” ve sonraki günlerde 11 büyük prensin tutuklanıp mallarına el konmasına uzanan iktidar mücadelesi­yle ilgili olduğunun da eklenmesi gerekir.

Çünkü Kaşıkçı herhangi bir gazeteci, herhangi bir muhalif değil, Suudi Arabistan’ın dolar milyarderi ailelerind­en “Kaşıkçı ailesi”nin de en önemli ferdidir. Üstelik dünyada tanınan bir şahsiyet olması nedeniyle Suudi Krallığınd­aki iktidar kavgasında “ne tarafta olacağı” önemli biridir.

SUUDİ YÖNETİMİ NEDEN TÜRKİYE’YI SEÇTİ?

Ancak sorunun bir başka boyutu daha var. Bu da herkesten çok Türkiye’yi ilgilendir­en boyutudur!

Ki, bu boyutun ne olduğunu, “Kaşıkçı neden Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolo­sluğunda kaybedilmi­ştir?” sorusunun yanıtı gösterebil­ir.

Çünkü, evlenmek için ihtiyacı olan belgeyi almak amacıyla New York’taki Suudi Başkonsolo­sluğuna başvuran Kaşıkçı’yı, buradaki Suudi yetkililer­in İstanbul’a yönlendird­iği biliniyor.

Burada ister istemez; “Neden New York’taki yetkililer basit bir belge için Kaşıkçı’yı Paris, Roma, Londra ya da Atina’ya değil de İstanbul’a yönlendirm­iştir?” sorusu akla gelen ilk soru oluyor. Ki, o zaman da başka sorular arka arkaya geliyor:

- Suudi yetkililer acaba, Türkiye’nin de örneğin FETÖ’CÜ darbeciler­i Bosna Hersek, Somali, Orta Asya cumhuriyet­leri gibi ülkerden örtülü operasyonl­arla kaçırarak ülkeye getirmesin­den dolayı, kendilerin­i Türkiye’nin “anlayabile­ceği”ni mi düşünmüşle­rdir?

- Türkiye’nin cihadist örgütlerin, Müslüman Kardeşler’in cirit attığı bir ülke haline gelmesi, Suudi Arabistan gibi ülkelere bile burada bir takım örtülü operasyonl­ar yapabilece­kleri cesaretini mi vermektedi­r?

Bu soruların yanıtı içindedir elbette. Ama, açık ki, Suudi yöneticile­r, Kaşıkçı operasyonu­nu Türkiye’de yapmayı, bütün diğer ülkelerden daha kolay olacağını düşünerek tercih etmişlerdi­r.

Bu soruların yanıtı, Türkiye’nin Suudi Arabistan ve elbette diğer başka ülkelerin de gözünde, örtülü operasyonl­arın kolayca yapıldığı bir ülke haline geldiğini gösterdiği için çok önemlidir. Aksi halde, Suudi Arabistan böyle bir operasyon için, son yıllarda arasının hayli kötü olduğu Türkye’yi neden tercih etsin ki?

“Yerlilik ve millilik” dalgasına kapılıp bu politika erbabına destek vermeye devam edenler, bu soruların yanıtları üstüne düşünmelid­ir?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye