GÜVENCESİZ ÇALIŞMA
sermaye ve Almanya hükümetinden başka söyleyen yok.
SENDİKALARIN SORUMLULUĞU
Prof. Keller, sendikaların ve işyeri temsilciliklerinin güvencesiz işlerde çalışanlara karşı sorumluluğunu ortaya koymak için örgütlülük ve temsil edilme sorununa dikkat çekiyor. Kiralık ve taşeron işçi olarak çalışanlar arasında sendikal örgütlülüğün çok düşük olduğu belirtilirken bunun da pratikte “dikkate alınmama” anlamına geldiği vurgulanıyor. Alman Sendikalar Birliği (DGB) tarafından 2016 yılında yapılan bir araştırmada, güvencesiz işlerde çalışanlar arasında örgütlülük düzeyinin yüzde 8.9 ila yüzde 12 arası değiştiği ortaya konulmuştu.
“İşletmede herhangi bir sorun ortaya çıktığında sendika ve işyeri temsilciliği tercihini kadrolu işçiden yana yapıyor” diyen Keller, “İşçi temsilciliklerinin güncel toplu sözleşmelerin ve yasaların kendilerine sundukları olanakları da kullanmamaları, sorunun önemli bir yanı. Güvencesiz işlerde kota belirleme olanağı olmasına karşın bu değerlendirilmiyor” diyor.
Patronlar tarafından ikinci ve üçüncü sınıf işçi olarak kullanılan kiralık ve taşeron işçiler benzer bir duruma sendika ve işyeri temsilciliklerinin yaklaşımları nedeniyle de düşüyorlar.
GÜVENCESİZ İŞLER ENGELLENEBİLİR
Habluki, sendikalar ve temsilcilikler “üretim merkezini koruma” politikası yerine sınıfın çıkarlarını gözeten bir politika izleseler, milyonlarca işçi ve emekçinin bu duruma düşmezler bile. Keller’in sözünü ettiği “kota belirlememe” sorunu sendikaların ve temsilciliklerin son aşamadaki tutarsızlıklarını gösteriyor. Bu ise, şimdiye kadar o aşamaya gelinmemesi için yapılabileceklerin yapılmadığına işaret ediyor.
Kongreden kongreye “kiralık işçilik yasaklansın mı yoksa daha iyi mi düzenlensin” tartışmaları sürdüren, alınan kararları ise takip etmeyen sendika yönetimleri, gelinen noktada hâlâ güvencesiz işlerde çalışanları “ötekiler” olarak değerlendirmeyi sürdürüyor.ne var ki güvencesiz işlerde çalışanların sayısı sürekli artıyor ve bu da sendikaların üzerindeki baskıyı artırıyor.
Güvencesiz işlerde çalışanlar ağır çalışma ve kötü ücret koşullarına boyun eğmek yerine giderek daha fazla hak aradıkları gibi kadrolu işçiler de sınıf kardeşlerine giderek daha fazla sahip çıkıyorlar. Nitekim güvencesiz işlerde çalışanları durumu kötüleştikçe kadrolu işçilerin durumu da orantılı olarak kötüleşiyor.