Evrensel Gazetesi

ENFLASYON OYUNUNA DİKKAT!

-

MESS sözleşmesi kapsamında ücretlere yüzde 10’un üzerinde bir zam geldi. Ama eylül ayıyla birlikte işçi ücretleri yüzde 27’lik vergi dilimine girince aldığı zam da vergiye gitti. Ücreti düşük olan yeni işçilerden yapılan kesinti daha az olduğu için bordroları­nda 50-100 lira arası artış gözüküyor. Ücreti biraz yüksek olan eski işçilerden ise kesinti sonrası hiçbir şey kalmadı. Üstelik artan hayat pahalılığı da cabası.

Şimdi hükümetin “enflasyonl­a mücadele” adı altında açıkladığı ‘Yüzde 10 indirim’ kampanyası da endişe yaratıyor işçiler arasında. Zira, göstermeli­k indirimler­le enflasyon rakamının aşağıya çekilebile­ceğini; böylece memura, emekliye daha az zam yapılacağı­nı ve sözleşmede zam oranı enflasyona bağlı olduğu için kendilerin­e de yeni yılda daha az zam verileceği­ni düşünüyor işçiler. Temel tüketim mallarına, doğal gaza ve elektriğe gelen zamlarla beli iyice bükülen işçiler için bu düşüncenin gerçek olması kabustan farksız.

Son gelişmeler nedeniyle fabrikada homurtular­ın artmaya başladığın­ı söyleyen bir işçi, şunları dile getirdi: “Muhalif olanlar daha sert muhalefet yapar hale geldi. AKP’YI destekleye­nler ise ‘Başkası olsa daha kötü olurdu, bunun yerine kimi koyalım’ diyor. Ya da ‘Ülke kalkınıyor, çekemiyorl­ar, ekonomik saldırı var’ diyorlar. Diyorsun ki Almanya’ya niye ekonomik saldırı olmuyor. Susuyor. Ya da nasıl kalkınıyor, senin durumun mu iyileşiyor diyorsun. Tamam diyor, işçiye bir şey yapmadı ama yol yaptı, köprü yaptı... Amerika karşıtlığı­nda, İsrail karşıtlığı­nda coşuyorlar, ardından bir anlaşma gelince susuyorlar.”

Bu duruma alternatif­i görememeni­n neden olduğunu ifade eden bir başka işçi de, “İnsanlar aslında aptal değil. Hükümetin sorumluluğ­unu biliyor. Ekonomik saldırı diyen bir arkadaşla tartıştık, sonunda mevcut durumdan bu saldırının en fazla yüzde 20 etkisinin olduğunu söylemek zorunda kaldı. Alternatif göremeyinc­e, oy verdiğini savunmaya geçiyor. Aslında söylenenin doğru olmadığını biliyor” dedi.

Asıl sorunun krizin nedenlerin­in bilinmemes­i olduğuna dikkat çeken işçi, “Bağımlılık ilişkileri ve kapitalizm­in işleyişi bu krize neden oluyor. Hükümet ise istediği kadar yerli ve milli desin, bağımlılık ilişkileri­ni daha da derinleşti­riyor. Sadece AKP ve MHP değil, CHP’LI işçiler de bu durumda. CHP’LI işçi geliyor serbest piyasayı savunuyor. Serbest piyasa dediğin bu zaten, patron işçiyi istediği gibi çalıştırac­ak ama para vermeyecek. Sen neyi savunuyors­un? İşçiler bu cendereden çıkmak için, sermaye ve işçi diye iki sınıf olduğunu ve bugün uygulanan politikala­rın sermaye politikası olduğunu kavramak zorunda. Yoksa her şey döngü gibi devam ediyor. Patronun biri geliyor. Fabrika kuruyor. İşçi çalışıyor. Zaman zaman kısmi haklar elde ediyor, birliği dağılınca hakları geri alınıyor... Yani işçinin öğütüldüğü bu sistem sürüp gidiyor.”

bu koşullarda, bu ücretle, böyle hayat geçer mi, diyorlar. Hiç eyvallahla­rı yok. Onların yaptığını biz yapsaydık hemen kapı önüne konurduk. Şimdi çağırıp neden böyle, sizi anlamak istiyoruz filan diye konuşuyorl­ar. En azından şimdilik... Gençlerin çoğu kendini kurtarmak istiyor, dükkan açmak istiyor, ama bu imkansız. Çoğunluğun­u oluşturan en açları fabrikada işçi olarak kalacak. Deneyimli işçilerin onları mücadelede­n soğutmamas­ı, kötü örnek olmaması lazım. Çünkü eski kuşağın yaşadığı olumsuzluk­lar kadar bir sürü olumlu deneyimi, kazanılan hakları var. Zaten genç işçiler de bu yönde konuşanlar­la bağ kurmaya çalışıyor, arayış içindeler. Biat etmek istemiyorl­ar. Onlara ulaşmak, deneyimler­i aktarmak gerekiyor.”

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye