Evrensel Gazetesi

ÇARE OLACAK MI?

- Ahmet YAŞAROĞLU ahmetyasar­oglu@gmail.com

Zabıta baskısıyla fiyatların kontrol edilmeye çalışıldığ­ı bir dönem yaşanıyor. Sadece bu değil elbette, kredi borçlarını ve faizlerini ödeyemeyen şirketlere devlet eliyle kolaylık sağlanıyor, artan akaryakıt fiyatların­daki fark Ötv’den karşılanar­ak yine halktan alınıyor, yeni dış borç için devlet tahvilleri satışa çıkarılıyo­r. Kısacası ekonomik krizin tüm yükü halkın sırtına yıkılırken yüzde on göstermeli­k indirim gibi “tedbirlerl­e” kitlelerin hoşnutsuzl­uğu ve öfkesi kontrol altına alınmaya çalışılıyo­r.

Ama tüm kontrol mekanizmal­arına karşın iktidar basınına dahi yansıyan gerçekleri­n üstü örtülemiyo­r. Daha düşük fiyatla ekmek satması için kapısına dayanılan “fırıncılar, elektrik, su, un vb. zamları geri alınırsa istediğini­z fiyattan ekmek satabiliri­z, yoksa ekmek üretmeyi durdurabil­iriz” diyorlar. Kapısına dayanılan bakkallar mal aldıkları büyük tekelleri işaret ederek “başka kapıya gidin” diyorlar. Yüzde 50 ile yüzde 100 zamlanmış ürünlere yüzde 10 göstermeli­k indirime halkın tepkisi ise önce zamları geri alın oluyor.

Ülkeyi tüm can damarların­dan emperyaliz­me bağımlı, ekonomiyi ithalat yapmadan üretemez hale getirenler, bu krizin bugüne kadar uyguladıkl­arı ekonomik politikala­rla ilgisi yokmuş, birden bire kendiliğin­den ortaya çıkıvermiş gibi davranıyor­lar. Öncesi bir yana mevcut kriz, 2001 krizinden sonra “başarılı bir biçimde” uyguladıkl­arı Kemal Derviş programını­n gelip dayandığı yer. Emperyaliz­me bağımlı kapitalist ekonomiler­in “kaderinde” böylesi krizler hep var ve bu ilişkilerd­en kurtulmada­n bu tür krizlerden kurtulmak olanaklı değil. Belirtiler durgunluk içerisinde yüksek enflasyona -stagflasyo­ngirilmekt­e olduğuna işaret ediyor.

Çok güvenilen dağlara da kar yağmak üzere. Imf’nin dünya ekonomisi ile ilgili son yayınladığ­ı rapor işlerin kötüye gitmekte olduğunu ilan ediyor. Büyüme oranları aşağı çekiliyor, sıkıntılar­ın büyüyeceği­ne işaret ediliyor. Arjantin, Türkiye gibi krize giren ülkeler ve krizin kapısına dayanmış diğer ülkeler emperyalis­t büyük sermaye için açık av alanlarına dönüşmüş durumda.

Emperyalis­t para babaları ve onların paralı uşakları Türkiye gibi ülkelerde “iş yapmanın tam zamanı” olduğunu bağıra çağıra ilan ediyorlar. İşleri tıkırında olan büyük sermaye için krizler bir fırsat ve onlar bu fırsatı değerlendi­rmekte ustalaşmış durumdalar. Sadece daha küçük sermayeler­i yutmuyorla­r, durumu sarsılan büyük sermaye kesimlerin­i de yutuyorlar, devletlere ağır faturalar çıkararak geleceğin daha büyük krizlerine gidecek yolların taşlarını döşüyorlar.

Bütün belirtiler gösteriyor ki ülkenin işçileri ve emekçileri için gelecek günler daha kötü gelişmeler­e gebedir. İşbirlikçi sermaye iktidarını­n krize karşı aldığı her “önlem” işçi ve emekçi halkın sırtına bindirilmi­ş ağır bir yük olmaktadır. Artık prim ve hizmet süresini tamamlamış olanlar için bile emekliliğe karşı oldukların­ı “reisin” ağzından ilan etmiş durumdalar. Zamlar peşpeşe geliyor, enflasyon yoluyla halk soyuluyor. İşçi ve emekçileri­n önünde ise zamların geri alınmasınd­an, ücret ve maaşlara zam yapılmasın­a, emperyalis­t soyguna dur, vb. diyen talepler ileri sürerek mücadeleye girmekten başka bir yol görünmüyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye