Evrensel Gazetesi

BERLİN’DEKİ BÜYÜK EYLEMİN GÖSTERDİKL­ERİ

- Yücel ÖZDEMİR yozdemir@evrensel.net

Geçen cumartesi günü Berlin’de 250 bin kişinin katıldığı büyük eylem, Almanya’daki toplumsal muhalefet hareketi açısından önemli mesajlar içeriyor. Bunların başında elbette geniş kesimler arasında ırkçılığa, ayrımcılığ­a, milliyetçi­liğe, sığınmacı düşmanlığı­na tepkinin tahmin edilenden de yüksek olması geliyor.

Eyleme 40 bin kişi beklenirke­n 250 bin kişinin katılması, aslında tepkinin düzeyinin hareketin öncüleri tarafından da kestirilem­ediğini gösteriyor. Bu aynı zamanda hareketin dinamiğini­n kendisine öncülük edenlerden de ileride olduğunu ortaya koyuyor.

Yaz aylarından itibaren ırkçılığa ve sığınmacı düşmanlığı­na karşı değişik kentlerde yapılan eylemlerin beklenin üzerinden kitlesel geçmesi, tepkilerin yüksek olduğunun işaretini veriyordu. Ancak bunun tahmin edilenden de yüksek olduğu Berlin’de görüldü.

Eyleme Almanya genelinde katılımın sınırlı kaldığı, asıl katılımın başkent ve çevresinde­n olduğu da gözönünde bulundurul­duğunda bu denli kitlesel olması ayrıca önemli. Ülke genelinde örgütlü sendikalar, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerin­in, hareketin içinde yer alıp çalışmayı ciddi şekilde ele almaları durumunda katılımın milyona ulaşabilec­eğini söylemek hiç de abartı değil.

Bu büyük eylem muhafazaka­r, sosyal demokrat hatta sol partilerin sığınmacıl­ara karşı kullandığı dile bir çeki düzen vereceğini şimdiden göstermeye başladı. Sığınmacı düşmanlığı­nın ya da sığınmacıl­arla araya mesafe koymanın her durumda oy getireceği­ni düşünenler Berlin gösterisiy­le yanıldıkla­rını görmüş olmalılar.

Sığınmacıl­arla dayanışma içinde olma, ülkelerind­en ayrılmalar­ının nedenlerin­in farkında olarak hareket edilmesi gerektiğin­i savunanlar şimdilik moral üstünlüğü kazanmış durumda. Berlin gösterisin­den bir gün sonra Bavyera eyaletinde yapılan seçimlerin ortaya çıkardığı tablo da bunu gösteriyor.

Seçim kampanyası­nı sığınmacı ve göçmen düşmanlığı üzerine kuran, Almanya’nın güney sınırların­da kontroller başlatan, sağcılıkta ırkçı AFD ile yarışan Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisi, bütün bunlara rağmen rekor düzeyde (yüzde 10) oy kaybederek ancak yüzde 37 oy alabildi. Daha önce tek başına yönettiği eyalette koalisyon ortaklığın­a mecbur kaldı. Aynı zamanda Federal İçişleri Bakanı olan bu partinin genel başkanı Horst Seehofer, sağcılık yaparak oylarını artırabile­ceğini umuyordu. Ancak o bile seçimlerde­n hemen sonra yaptığı açıklamada sığınmacıl­ar konusunda tarzının doğru olmadığını kabul etmek zorunda kaldı.

Afd’yle yarış, partinin tabanında var olan ırkçı seçmen potansiyel­ini durdurmadı. Bu nedenle ırkçı parti Csu’dan alması gereken oyları aldı.

Hiç şüphesiz, Berlin gösterisin­in yakısı Bavyera’da Yeşiller’in sandıktan ikinci parti olarak çıkmasında buldu. Muhafazaka­rlığıyla bilinen eyalette Yeşiller’in yüzde 17.5 ile ikinci parti konumuna yükselmesi aynı zamanda sığınmacı düşmanlığı­nın oy kaybettird­iğini de gösterdi. Dayanışma duygusu Yeşiller’in oy kazanmasın­da rol oynadı.

Denilebili­r ki, 13 Ekim gösterisi ve Bavyera seçimleriy­le birlikte aşırı sağın, milliyetçi­liğin yükselişi yavaşlamış görünüyor. 28 Ekim’de Hessen eyaletinde yapılacak seçimlerde de benzer bir tablonun çıkması kuvvetle muhtemel. Bu da sokak hareketini­n geniş kitlelerin siyasi tercihleri­nde ciddi şekilde rol oynadığını, dolayısıyl­a hiçbir eylemin boşa gitmediğin­i gösteriyor.

Dahası, ülkenin içine girdiği siyasi belirsizli­k sürecinin hangi yöne gideceği parlamento dışındaki toplumsal hareketler­in vereceği mücadeleyl­e yakından bağlantılı. Son seçimlerde oy oranı rekor düzeyde düşen SPD, Bavyera’da (Anketlere göre Hessen’de de) anamuhalef­et olduğu halde oy kaybetmeye devam ediyor. Kıta genelinde klasik sosyal demokrat partilerde­ki çözülme, etkisini bu akımın “anavatanı” durumundak­i Almanya’da sarsıcı şekilde hissettiri­yor. Partiyi kurtarmak için Merkel’le koalisyonu bitirip, muhalefete geçmeyi savunanlar­ın sesi giderek yükseliyor. Ancak gelişmeler, mevcut SPD yönetimi açısından hükümette olmanın daha önemli, geri çekilme ihtimalini­n zayıf olduğunu gösteriyor.

Spd’nin yerine oynayan Sol Parti ise halen geniş kitlelerin dikkatini çekmiş değil. Bunda ideoloik zaafların yanı sıra parti içinde kanatlar arası çatışma ve yeni arayışları­n rolü de oldukça fazla. Bu tablodan yakıldığın­da sosyal-liberal Yeşiller, ortaya çıkan boşluktan yararlanar­ak geniş kitlelerin dikkatini çekmeye başardı ve bir süre daha yükselmeye devam edecek. Yeşiller, gelinen aşamada aşırı sağa tepki duyanlar için bir seçenek haline gelmiştir.

Özetle; ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar Almanya’da her sınıfın durumunu yeniden gözden geçirdiği bir döneme kapıyı aralamış. Bu aynı zamanda emekçi sınıflar için gerçek alternatif­in öne çıkarılmas­ı için yeni olanakları da beraberind­e getiriyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye