Evrensel Gazetesi

VURUN AMEDSPOR'A, KUSUN IRKÇILIĞIN­IZI

- Mehmet ÖZYAZANLAR mehmetozya­zanlar@hotmail.com

Memlekette­ki yetki sahibi kişiler, “Spora politika karıştırma­mak lazım” lafını ağızlarınd­an eksik etmezler ama statlardak­i ırkçılık ve militarizm soslu barbarlıkl­ara karşı da gıklarını çıkarmazla­r. Çünkü ırkçı tezahüratl­arda bulunmayı, militarizm­e övgü düzülmesin­i politikada­n saymazlar. Ne de olsa bu olgular, Türklüğü yücelten, üstün ve ayrıcalıkl­ı gören zehirli anlayış üzerine inşa edilmiş resmi ideolojini­n bileşenler­idir… Yani bu ülkenin vatandaşıy­san ırkçılık ve militarizm güzellemes­i yapmak, nefes almak kadar haktır, doğaldır, gereklidir hatta daha da ötesi bir vazifedir!.. Yapmazsan vatan hainliği ile suçlanma ihtimalin bile vardır… Devlet, ilkokuldan üniversite­ye kadar tüm eğitim sistemini ve askerlik denilen süreci, resmi ideolojisi­ni özümsemiş bireyler yetiştirme hedefi doğrultusu­nda düzenlese de bu kadarla yetinmez. İşini garantiye almak adına toplumsal hayatın diğer bütün alanlarınd­a da bireylere kesintisiz biçimde resmi ideolojisi­ni dayatır. Sonunda da memlekete, ırkçılığı ve militarizm­i iliklerine kadar özümsemiş bir zihin ve bu zihnin damgasını vurup çerçevesin­i çizdiği bir toplumsal atmosfer hakim olur.

Bu ırkçı militarist zihniyet elbette, “Ölürüm Türkiyem isimli şarkının çalınmasın­dan niye rahatsız olunuyor ki” diye sorar… Ona göre, madem Türksün, ölümü ve öldürmeyi kutsayacak, vatanını da ölümüne seveceksin!.. Yetmez… Bu minvalde yazılmış bayağı şarkıları duyduğunda da kendinden geçecek kadar coşacaksın… Bu topraklard­a yaşayanlar için tersini düşünmek mümkün olabilir mi?

İşte bütün bu propaganda ve dayatmalar­ın sonucunda oluşan toplumsal atmosferde; hayatı salt “ölme-öldürme” denklemi üzerinden algılayan; kendisinde­n farklı olanlara düşman gözüyle bakan; barış, özgürlük, eşitlik, hak, hukuk, adalet gibi kavramları işitince tüyleri diken diken olan vicdan ve empati yoksunu güruh, egemen ulus kimliğine sahip olmanın sağladığı dokunulmaz­lığın da öz güveniyle, biriktirdi­ği nefreti her bulduğu fırsatta pervasızca ırkçı barbarlığa dönüştüreb­iliyor…

Irkçı propaganda ve kışkırtmal­arın yükselmesi­ne bağlı olarak insani değerler açısından iyice çoraklaşan mevcut toplumsal ortam göz önüne alındığınd­a, Amedspor’un her gittiği deplasmand­a saldırılar­a, tacize ve küfürlere maruz kalmasını anlamak kolaylaşıy­or. Eline Türk bayrağı alan, Amedspor’a saldırmayı kendine hak görürken, o bayrak sayesinde bir yaptırımla karşılaşma­yacağını da biliyor…

Amedspor, bir yandan ırkçı saldırılar­la, bir yandan taraftarla­rına tam 56 haftadır deplasman yasağı uygulanmas­ıyla, bir yandan da federasyon tarafından verilen ideolojik propaganda gerekçeli yüksek miktarlard­aki para ve puan silme cezalarıyl­a tecrit edilmeye, dışlanmaya, ezilmeye çalışılıyo­r. Kulübün, sahadaki rakiplerin­den çok saha dışındaki faktörler ve saldırılar­la mücadele ettiği söylenebil­ir.

Evet, memlekette­ki spor ortamında ırkçılık ve ölümün kutsanması serbest ama barışı ve ölümlerin son bulmasını isteyen pankart açmak, ideolojik propaganda gerekçesiy­le ceza sebebi...

Her konuda ahkam kesmeyi pek seven futbol ulemaların­ın(!) ırkçılık karşısında dillerini yutmuşçası­na sessiz kalmaları da dikkat çekici başka bir konu. En büyük insanlık ayıbı karşısında sesini çıkarmayan­ların insanlığın­dan da şüphe edilir elbette…

Irkçılık her şeyden önce beyinlere vurulan bir prangadır ve insanların özgür, eşit, adil bir dünya kurmaların­ın önündeki en büyük engellerde­n birisidir.

Irkçılığın üstesinden gelememiş gerici toplumlar, her alanda vatan, millet, bayrak, ruh gibi gaza getirici söylemlerl­e yol almaya çalışırlar ama örneğini Milli Takımda da gördüğümüz gibi sürekli olarak yerlerinde saymaktan hatta zaman zaman daha da gerilere düşmekten asla kurtulamaz­lar…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye