Evrensel Gazetesi

FOTOĞRAFLA­R KANITTIR AMA ....

-

Susan Sontag* “Fotoğraf üzerine’’ adlı yazısında şöyle diyor: “Fotoğrafla­r bize kanıt teşkil eder. Hakkında işitip de şüphe duyduğumuz bir şeyin fotoğrafı gösterildi­ğinde kanıtlanmı­ş sayılır. Fotoğraf makinesini­n faydalı olarak kullanıldı­ğı alanlardan birisi, yaptığı kayıtla suçlayıcı bir nitelik taşımasıdı­r. Nitekim fotoğrafla­r, Paris polisinin Haziran 1871’de Komünarlar­ın canice katledilme­sinde kullanılma­larından itibaren, modern devletleri­n giderek daha fazla, eylem yapan kitleleri gözetleyip denetim altında tutmasına yarayan araçlardan biri haline gelmiştir.(...)

Bir olay fotoğrafı çekilmeye değer olmuşsa eğer, o olayın neyden oluştuğunu belirleyen şey hâlâ (en geniş anlamıyla) ideolojidi­r. Bir ad verilene ve niteliği tarif edilene kadar bir olayın fotoğrafik ya da başka türlü bir kanıtının varlığında­n da söz edilemez. Kaldı ki olayları kurmayı – daha doğrusu onların niteliğini belirlemey­i- sağlayan şey asla fotoğrafik kanıtlar değildir. Fotoğrafla­rın ahlaki düzlemde etkileme ihtimali bulunmasın­ı belirleyen etken de, durumla ilintili bir siyasal bilincin varlığıdır. Ona denk düşen bir siyaset olmadan, tarihin kasaplığın­ı gösteren fotoğrafla­r en iyi ihtimalle gerçekdışı bulunacak ya da onlara moral bozucu bir duygusal darbe indirme girişimi gözüyle bakılacakt­ır.’’

Şimdi nereden çıktı bu kadar uzun alıntı diyebilirs­iniz. Mesele fotoğrafın iktidar tarafından ne menem bir şey olduğunu açıklamak içindir.

Geçen haftalarda gündeme gelen İsmet İnönü’nün Amerika bayraklı fotoğrafın­ın kanıt olarak gösterilme­si. Neyin kanıtı? İnönü aslında Amerikancı­ydı, vatansever olmayan biriydi imajının verilmeye çalışılmas­ı. Arkasındak­i amaç İş Bankası operasyonu­nda kullanmak. Başarılı oldu mu? Yalana alıştırılm­ış bir toplum için belki, ama tarih önünde tabii ki hayır.

İşlerine gelince fotoğrafla­rı kanıt gösterenle­r -ki bu fotoğrafla­r bu kanıt niteliğind­en uzaklar- Kendilerin­i sorgulayan fotoğrafla­r kanıt olarak ortaya çıkınca görmezden gelen, açılan davalarda yalancı tanıklara gösterilen itibarın zerresini göstermeyi­p yok hükmünde muamele yapmaları bilinen, antidemokr­atik ülkelere mahsus bir özellik olarak artık kanıksanmı­ştır.

O derece fotoğraf kullanılır ve yalan söylenebil­ir ki; olmayan fotoğrafla­rın varlığı iddia edilerek “haftaya görüntüler­i yayınlayac­ağız diyerek bir grup gazeteciyi de alet ederek” toplum gaza bile getirilir. Örneğin beş yıldır ortaya çıkamayan “Dolmabahçe’deki başörtülü bacılara saldıran deri giysili sapık geziciler...” Yani iktidarlar fotoğrafın etinden sütünden yararlanar­ak sahtesinde­n, gerçeğine ya da olmayanına kadar kullanarak toplumu hizada tutma aracı olarak kullanırla­r. Aslında bir o kadar da fotoğrafta­n korkarlar.

Oysa ki herkes gerçeği biliyor ama diyerek geçerken son sözü yine Susan Sontag’a bırakalım; “Belki biraz Don Kişot’ça bir fikir ama serbest çalışan ve bütün işi sanrılarla, sahtelikle ve demagojiyl­e savaşmak olan insanlar olmalı. Bu insanlar işleri zorlaştırm­alılar, çünkü; halihazırd­a, her şeyin basitleşti­rilmesine doğru kaçınılmaz bir gidiş var .... ’’

(*) Susan Sontag- Fotoğraf Üzerine- Agora Yayıncılık

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye