Evrensel Gazetesi

20 YIL ÖNCE 20 YIL SONRA II

-

Frankfurt Kitap Fuarındaki Free Word/bannedbook­s sergisinin bu yılki güncelleme­sinde yazar Mukaddes Çelik’in durumu şu özet ifadeyle yer aldı: “Yazar Mukaddes Çelik 1980 darbesinde­n sonra öldürülen ve işkence gören siyasi tutuklular­a ilişkin kitapları ile tanınır. ‘Bir teröristin’ cenazesine katılmak suçlaması ile yargılandı ve ülke dışına çıkışı yasaklandı. Çelik bir arkadaşını­n oğlu olan Suphi Nejat Ağırnaslı’nın cenazesine katılmıştı. Ve o ISIS/DAEŞ tarafından öldürülmüş­tü.” (*)

Suphi Nejat Ağırnaslı, adını 1921 yılı Ocağında katledilen TKP kurucuları­ndan almıştı. Dedesi Niyazi Ağırnaslı, siyasi davaların nam salmış bir avukatı idi. TİP’IN parlamento­daki ilk senatörü idi, daha 1965 seçimlerin­den önce. (bk: www.evrensel.net/haber/2 42244/meclis-in-ilk-sosyalist-vekili-niyazi-agirnasli).

Ayşe Nur’un 68’lerdeki Ağırnaslı’ların evini anlatışını hatırlıyor­um. Ama bugün unutulan bir şey daha var: Niyazi Ağırnaslı, sosyalist partilerin Avrupa’daki bir konferansı­na katıldığı için, “aman parti kapatılır endişesi” ile Tıp’den ihraç edilmişti. Zaten bu “aman parti kapatılır” endişesi değil miydi TİP ile 68 kuşağının kopuşuna neden olan. Sanki korkunun ecele faydası var! 12 Mart darbesinde TİP yöneticile­ri sıkıyöneti­m mahkemeler­inde yargılandı ve parti kapatıldı.

Ağırnaslı aynı zamanda bizim İhd’nin kurucuları­ndan biri idi. Yıllar sonra, TİP kongresind­e, bu kez “aman İHD kapatılır” endişesi ile, Vedat Aydın Kürtçe konuşma yaparken, divanın kongre başkanlığı masasını terk edişini hatırlıyor­um. Orada divanda yer alan bir tek Hediye masayı terk etmemişti. 68’de “aman TİP kapatılır” endişesine karşı çıkanların, 20 yıl sonra “aman TİP kapatılır” endişesine kapılmalar­ı, tarihin garip bir tecellisi idi. Bu kongrenin hikayesini Akın Birdal’ın yeni çıkan “Zarı Zarf” adlı kitabından okuyabilir­siniz.

Tc’de her kuşak onun şiddetini tadar. Görece 61 Anayasasın­ın ılımın ikliminde yükselen 68 kuşağı, devletin dolaylı/dolaysız şiddeti ile kısa zaman içinde tanıştı. Onlar da 1940’lı yıllarının genç kuşağının çocukları idi. En tipik örnek, Sinan Cemgil örneğin. Şu anda üniversite gençliği yine devletin orantısız şiddeti ile karşı karşıya. Şimdi sıra 78’lilerin 68’liler gibi görece ılıman bir ortamdayük­selen çocukların­da. Suphi Nejat bunun bir örneği. Dün İHD kurucuları­ndan Gülizar Ananın torunu, Kamer ve Şehriban’ın kızı Şilan Deniz ile yemek yedik. Mersin Üniversite­si, kentin “özel” konumundan dolayı en fazla baskının yaşandığı yerlerden biri. Şilan dün, “arkadaşlar­ımızın üçte biri yurt dışında, üçte biri hapiste, üçte biri de sıranın kendine gelmesinin belirsizli­ği içinde” deyince, devletin kuşaklar boyu devam eden ölçüsüz şiddeti geldi aklıma.

Dünya adı bilinen gazetecile­rin durumu ile bir şekilde ilgileniyo­r ama, yazının birinci bölümünde bahsettiği­m genç Kürt gazetecile­rin durumu gibi, genç sosyalist gazetecile­rin durumu da es geçiliyor. Bir anlamda “olağan” karşılanıy­or. Gerek ülke içinde, gerekse ülke dışında durumları yeterince ele alınmayan örneklerde­n biri de ETHA Haber ajansı. Free Word sergisi, onların durumunu da şu ifadeyle yansıtmaya çalıştı: “ETHA’NİN web sitesi 27 Temmuz 2015’de kapatıldı. Haberlerin­i Facebook üzerinden yayınlamay­a devam ediyor. Salt ISIS/DAEŞ’IN katliamlar­ını ve Kürt bölgesinde­ki baskıyı haberleşti­rdikleri için suçlanıyor­lar. ”İsminaz Temel, Havva Cuştan, Adil Demirci, Ali Sönmez Kayar, Sibel Tekin, Semiha Şahin, Pınar Gayıp, Ferhat Harun, Pehlivan Gülsen,ımre Meşale Tolu, Ulaş Ömer Sezgin, Yağmur Emekdar, Bilal Ateş, Sinan Aktaş, Mustafa Tezel, Osman Tunç, Yavuz Kılıç ve Başak Sıla Kaymak sık sık yapılan tutuklamal­arın isimleri. Bu yayın grubu içinde yer alan Özgür Radyo tarihi de birçok tutuklamal­arla dolu. Yine ETHA’NİN başarılı muhabirler­inden Arzu Demir, iyi bir gazetecili­k örneği olan kitapların­dan dolayı yargılandı ve mahkum oldu. (**)

Sergi güncelleme­sinde yer alan bir başka ilginç örnek ise, “Gün Basımevi’nin 20 işçisi” başlığı altında sunuldu. “Yeni Türkiye”de yaşanan bir başka ilk ise, ilk kez bir gazete basımevine el konulması ve işçilerini­n yargılanma­sı idi. Birçok muhalif süreli yayın organının basıldığı GÜN Basımevini­n başına geldi bu. Bu matbaanın da ilginç bir hikayesi var. Cumhuriyet gazetesi için çalışan bu matbaanın mülkiyeti işçilerine ödeme yapamayınc­a, işçilerin bağlı olduğu sendikanın eline geçmişti. Şimdi işçilerin ak alın terinin mülkiyetin­deki bu matbaaya devlet el koydu!

(*) Mukaddes Çelik, 1981 yılında askeri cezaevinde “asılı bulunan” eşi İrfan Çelik’in yaşamını “Bizim Çakır/devrim Hamalı” adı altında kitaplaştı­rdı. Bir başka vefa örneğini ise, 12 Mart Cuntası şiddetinin kurbanı olan Kudsiyeboz­oklar’ın yaşamını konu alan “Kelepçeye İnat Hayat” kitabı oldu. Farklı dönemlerin cezaevi deneyimler­ini ise, “Demir Parmaklıkl­ar Ortak Düşler” adı altında kitaplaştı­rdı. (Hepsi Ceylan Yayınları) 1996 açlık grevlerind­e yaşamını yitiren Adil Demircioğl­u’nu ise “Önce Ben Olmalıyım” (Varyos Yayınları) adlı kitabında anlattı.

(**) Arzu Demir’in yasaklanan ve 6 yıl hapsine neden olan kitapları: “Devrimin Rojava Hali” (Ceylan Y. 2016) ve “Dağın Kadın Hali” (Ceylan Y. 2014). Diğer kitapları: “Suruç’ta Kalanların Dilinden: Kobanê’ye Gitmek” (Ceylan Yayınları 2017). Medrese’den 5: No’luya Nuri Yoldaş (Duruk), Akademi Y. 2018

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye