SON ÇIKIŞ: İHANETE KUŞBAKIŞI BAKIŞ!
Son Çıkış. Büyük ve kalabalık şehirlerde yaşayan herkese ‘Aynı ben!’ dedirtecek bir film! Aynı zamanda da... Ülke yönetimin en tepesindekine dahi... ‘İstanbul’a ihanet ettik’ dedirten yüksek binaların sadece kentlerin mezar taşları değil, kenti yaşayanlar için hapishaneye çeviren duvarlar olduğunu anlatan bir hikaye.
Beton cumhuriyetinin tüm yaldızları dökülürken insana dair bir sunum! *** Bayburt Üniversitesi... Giresun Üniversitesi... Mardin Artuklu Üniversitesi... Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi... Munzur Üniversitesi... Diyarbakır Dicle Üniversitesi... Tek tek adlarını sıralayınca, ‘Anadolu eğitimde parlıyor’ imajı doğuyor. Oysa... Sayıştay 2017 denetim raporu diyor ki... Bu üniversitelerdeki 200’den fazla bölüm boş. Hoca var. Lakin öğrenci bulunmadığı için eğitim yok.
Mesela Munzur Üniversitesinde, kurulduğu 2008 yılından bu yana bir tek öğrenci dahi almayan bölümler var.
Öğrenci yok, eğitim yok ama takır takır maaşını alan akademik ve idari personel var.
Sayıştay diyor ki; kamu kaynakları çarçur ediliyor.
Beton cumhuriyetinin yaldızlarının döküldüğü görülüyor fakat arkada bu kadar açık görünmeyen insan hikayeleri var. Mesela... En yüksek işsizlik oranı yüksek öğretimlilerde: Yüzde 13.3!
Yüksek öğrenim görüp İŞKUR’A ‘ne iş olsa yaparım’ diye adını yazdıranlar gırla! Atanamayanlar, bunalıma girip intihar edenler. Ağır sosyolojik sorunlar oluşturan insan hikayeleri. Sadece üniversiteler mi? Elbette hayır! Adalet sarayları var, Anadolu’nun dört bir yanında.
Avrupa’nın en büyük adliyesi de Türkiye’de, İstanbul Çağlayan’da. Sanırsınız ki... Adalet her yerde hızla tecelli edecek kadar gelişmiş. Oysa... Biriken dosyalar... Yıllar süren davalar... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine savcı veremeyecek kadar evrensel hukuktan uzak kadrolar... Saraylar dökülüyor. Adaleti de ara ki bulasın. İddianamesiz aylarca tutuklu olanlar var. Hapishanelerde yaşanan acılar var. Mahkeme kapılarında yaşanan dramlar var. Acı insan hikayeleri var. Lakin hak hukuk yok! Devasa futbol stadyumları var adına ‘arena’ denen.
Çoğunda seyirci yok. Futbol altyapısı yok. 80 milyonluk ülkede yetişip ulusal takımda oynayabilecek, kaliteli 8 tane futbolcu yok.
Ülke futbolu dökülüyor tıpkı beton cumhuriyetinin yaldızları gibi!
Bu kadar mı? Hayır tabi ki... Havaalanlarımız var, uçmasak da parasını ödediğimiz. Misal, Kütahya’da yapılan Zafer Havalimanı. 2012’de açıldı. Afyonkarahisar, Uşak ve Kütahya’ya hizmet verecek şekilde planlandı. Müteahhit firmaya onuncu yılın sonuna kadar, her yıl artacak şekilde, yolcu garantisi verildi. Üç ilin toplam nüfusu 1 milyon 650 bin. Yıllık turist sayısı 650 bin. Şirkete 2017 yılı için verilen garanti yolcu sayısı ise 1 milyon 150 bin.
Yolcu tahminin ne kadarı mı tuttu, sadece yüzde 5’i.
Geriye kalan uçmayan yolcular için devlet, bizden topladığı vergilerden, milyonlarca lirayı alıp şirkete ödeme yaptı.
Geçmediğimiz köprüler için de, tüneller için de, yollar için de... Gitmediğimiz şehir hastaneleri için de ödeme yapıp duruyoruz. Tüketim mabetlerimiz Avm’lerde boşalıyor. Beton cumhuriyetinin yaldızları bir bir dökülüyor.
ÖDEDİĞİMİZ FATURA DA MUTSUZLUĞUMUZ DA ARTIYOR
Havaalanı, otoyollar, köprüler, Avm’ler...