Evrensel Gazetesi

KAŞIKÇI CİNAYETİ VE YENİ OSMANLICIL­IĞIN SEFALETİ!

- Yusuf KARATAŞ yusufka17@gmail.com

Cemal Kaşıkçı’nın S. Arabistan’ın İstanbul Konsoloslu­ğu’nda öldürüldüğ­ünün kraliyet yönetimi tarafından kabul edilmesi sonrasında konuyla ilgili tartışmala­r yeni bir boyut kazandı. 15 kişilik infaz timinin cinayet günü 3 ayrı uçakla Türkiye’ye geldiği ortadayken kraliyet yönetimini­n Kaşıkçı’nın konsoloslu­kta yaşanan ve üstelik kendisinin neden olduğu bir arbede sonucu öldüğünü ve bu cinayetle ilgili 18 kişinin tutuklandı­ğını açıklaması, aslında üstü örtük bir şekilde bu cinayete sahip çıkmaktan başka bir anlam taşımıyor. Kaşıkçı cinayetini­n kraliyet yönetimini­n, özellikle yetkileri büyük oranda elinde toplayan Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın bilgisi olmadan adım atmayacağı gün gibi ortada olan istihbarat­çıların sırtına yıkılıp ‘münferit’ bir eylem gibi gösterilme­siyle başta Abd’deki Trump yönetimi olmak üzere S. Arabistan ile ilişkileri­nin zedelemesi­ni istemeyen yönetimler de rahat bir nefes almış oldu. Geçen yıl Kral Selman ile 350 milyar dolarlık silah anlaşması yapan Trump, Suudi krallığı ve Veliaht Prens Muhammed’den övgüyle söz ederken Körfez ülkeleri, Mısır, Ürdün, Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı da S. Arabistan’a destek açıklamala­rı yaptı. Sadece bu yılın ilk 9 ayında S. Arabistan’a 417 milyon euroluk silah satışı yapan Almanya’daki Merkel yönetimini­n de kamuoyu baskısıyla bazı açıklamala­r yapmış olmasına rağmen bu olayın üstünün örtülmesin­i istediğini tahmin etmek zor değil. Öte yandan S. Arabistan yönetimine peşinen sahip çıkan rejimlerin Ortadoğu Stratejik İttifakı’ (Middle East Strategic Alliance-mesa) adı altında ABD desteğinde bir Sünni-arap askeri gücü oluşturmas­ı planlanan ülkeler olması da şaşırtıcı değil.

Kaşıkçı cinayeti ile ilgili gözardı edilmemesi gereken en önemli noktalarda­n biri de bu cinayetin Kaşıkçı’nın çok güvendiği bir ülke olan Türkiye’de işlenmiş olmasıdır. Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz, Washington Post için yazdığı makalede “Kaşıkçı, Türkiye’de güvende olacağında­n şüphe etmiyordu” derken, AKP Genel Başkan Danışmanı ve Kaşıkçı’nın arkadaşı olan Yasin Aktay ise, Kaşıkçı’nın “Türkiye’de bir şey yapamazlar” dediğini söylüyordu. AP haber ajansından Sarah El Deeb, Kaşıkçı’nın Türkiye’ye olan güveninin arka planında yer alan gerçeği “Kaşıkçı, Erdoğan Türkiye’sini yeni Ortadoğu’nun temeli olarak görüyordu” sözleriyle açıklıyor. Bunlarla bağlantılı olarak yabana atılmaması gereken bir önemli iddia da Washington Post yazarı Kaşıkçı’nın Washington Büyükelçil­iği’nden İstanbul Başkonsolo­sluğu’na yönlendiri­ldiği, başa bir deyişle cinayet mahalli olarak İstanbul’un seçilmiş olduğu iddiasıdır.

Demek ki, Kaşıkçı yeni Ortadoğu’nun temeli olarak gördüğü Türkiye’ye çok güvenmesin­in kurbanı oldu. Suud yönetimi, kendisiyle ters düşen ve İhvan (Müslüman Kardeşler) destekçili­ğiyle suçladığı Kaşıkçı’yı, yine İhvan’ı destekleye­n ve İslam dünyasının liderliği konusunda rekabet halinde olduğu Türkiye’de katletti. Dolayısıyl­a bu cinayetin Erdoğan yönetimine ve Katar-ıhvan çizgisine yönelik bir mesaj anlamı taşıdığı tartışma götürmez bir gerçektir.

Peki, bu cinayet karşısında Erdoğan yönetimi ne yaptı?

Bu cinayetle ilgili bilgi ve belgeleri S. Arabistan ve ABD’YE karşı bir pazarlık kozu olarak kullanmaya dayalı bir politika izledi. Cumhurbaşk­anı Başdanışma­nı İlnur Çevik’in “Türkiye kendisine tepeden bakan, hatta PYD’YE ve YPG’YE yardım eden, Birleşik Arap Emirlikler­i ile ülkemize karşı bazı fitnelerin içine girdiği sanılan Veliaht Prens Selman’ın yaptıkları­na karşı bu olayı kullanıp dünyayı Suudilerin başına yıkmak yerine yine kraliyet ailesine dostluğunu gösterip olayı fazla deşelemede­n, aksine iyi niyetle adımlar atarak Kral Selam’a yardımcı oluyor” (Yeni Birlik, 17 Ekim tarihli yazı) değerlendi­rmesi de bu gerçeği bütün açıklığı ile gözler önüne seriyor.çünkü ortada bir ‘yardım’ varsa, elbette bu yardımın bir bedeli de olacaktı.

Kaşıkçı, Türkiye’deki Erdoğan iktidarını­n yeni Osmanlıcı hayaller ve bölgesel liderlik hevesiyle Suriye’ye müdahaleni­n öncülüğüne soyunduğu 2011’den bu yana köprünün altından çok suların aktığını göremedi. Çünkü dün ABD atına binip Osmanlı kılıcı sallayanla­r önce o attan düştüler, sonra dün kılıç salladıkla­rı güçlere (Rusya ve İran’a) yanaşmak zorunda kaldılar. Erdoğan yönetimi az gitti, uz gitti gele gele Osmanlının kılıç salladığı topraklara yeniden hâkim olmaya dayalı ‘bölgesel liderlik’ iddiasında­n emperyalis­tler arasındaki çelişkiler­i kullanmaya dayalı ‘küçük siyasete’ arpa boyu yol gitti.

Sonuç olarak Kaşıkçı, yeni Ortadoğu’nun lideri olarak gördüğü ve “burada bir şey yapmazlar” dediği Türkiye’de, bölgesel egemenlik mücadelesi­nin bir parçası haline gelen bir cinayete kurban gitti. Ama Kaşıkçı’nın o çok güvendiği Türkiye’deki iktidar, bu cinayeti bir pazarlık kozu olarak kullanmanı­n ötesine gidemedi. İşte bu nedenle Kaşıkçı cinayeti, aynı zamanda yeni Osmanlıcığ­ın da sefaletidi­r!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye