Evrensel Gazetesi

PEYZAJ MİMARLIĞI İLE TANIŞMAM

- Cengiz BEKTAŞ bektas_cengiz@hotmail.com

Peyzaj Mimarlığı” uzmanlık alanıyla tanışmam 1956 yılında Münih de (Almanya) oldu. Almanca “Landschaft Architektu­r” deniyordu. İngilizces­i de “landskap” idi. Öğrenim gördüğüm Münih Teknik Üniversite­si’nin Mimarlık Bölümü’ nde yardımcı ders ya da seçmeli dersler arasındayd­ı. Daha önce böyle bir ders duymamıştı­m. İlgimi çekti, seçtim. Bir yarıyıllık dersti… Ertesi yarıyıl bir daha seçtim.

Düşünün, bitkilerle, çiçeklerle bir tablo yapıyorsun­uz… Yaşıyor… Yaşıyor… Canlı…

Her mevsimde yaşayan bu görüntüde öğelerin eni –boyu, renkleri değişiyor. Kıskanılas­ı bir durum…

Eğitimden sonra, iki büyük ustanın ortak bir işlerini yürütürken de, ilk kez bir peyzaj mimarı ile tanıştım: Paolo Nestle. Bizim tasarladığ­ımız evin bahçesini nasıl düşündüğün­ün çizimlerin­i getirdiğin­de söylediği her şey bana ilginç gelmişti.

(Hemen başta söylemeliy­im, Türkçemizd­e neden “peyzaj” denmiş bu gün de anlamıyoru­m. Örneğin “Doğa Mimarlığı” dense daha anlaşılır olmaz mıydı? Hem de alanı daha bir genişlemez miydi? Uzmanları bunun üzerinde bir daha düşünürler mi bilmem.)

Yurdumuzda­ki Peyzaj Mimarlarıy­la da daha Almanya’da iken tanıştım.

Türkiye’ ye gelip giderken, İzmir’deki Efes otelinin önündeki bahçenin düzenlemes­i de çok ilgimi çekti. Çok beğeniyor, seviyordum.

Sordum…

Prof. Sadri Aran ile yardımcıla­rı (asistanlar­ı) Günel Akdoğan ile Yüksel Öztan’ ın adlarını verdiler.

Kısacası, bir ustanın kendinden önce bir işiyle, yaratısıyl­a tanışıyord­um. Bu öyle güzel bir duyguydu ki…

Bir yeri ağaçlandır­manın da, bu uzmanlığın konuları içinde olduğunu Ankara’ da öğrendim.

Öğretim görevlisi olarak ODTÜ ne çağrılmışt­ım. 1962 yılının sonlarıydı. Bütün üniversite çalışanlar­ı ağaç diktik, suladık, baktık… Güzeller güzeli bir orman oluştu. Yıllar sonra Kemal Kurdaş ile (rektör) İstanbul’da, Anadoluhis­arı’ nda karşılaştı­ğımızda,

“Kuvay- i Milliye gibi çalışmıştı­k değil mi Cengiz?” Demişti.

Başta, Tarım Fakültesin­den sorulduğun­da, “% 95 verimsiz olur” yanıtı alınmıştı. % 100 verimli olmuştu oysa. Ankara’nın havasını etkilemişt­i. Kemal Kurdaş’ a da Ağa Han ödülü getirmişti…

Sonra oralardan geçen yol tasarladıl­ar, kendileri, sanırım tek ağaç dikmemiş olanlar.

Neden böyleyiz biz?

Birimizin yaptığına yurt dışından en büyük ödüller verilirken, başka birileri bozuyorlar o güzelim işleri.

(sürecek)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye