Evrensel Gazetesi

21 ayda 5 kez başvurdu: Oğlum kimsesiz değil

-

BİTLİS kırsalında çıkan çatışmada yaşamını yitiren Mehmet Mazlum Ateş’in cenazesi, biyolojik teşhise rağmen “DNA testi” gerekçesiy­le 21 aydır kimsesizle­r mezarlığın­da bekletiliy­or. 5 başvurudan da sonuç alamayan anne Rindê Ateş, “Oğlum kimsesiz değil” dedi.

Bölge’de 24 Temmuz 2015’den sonra başlayan çatışmalı süreçle yaşanan çatışmalar­da yaşamını yitiren yüzlerce kişinin cenazesi, ailelerine verilmeyer­ek kimsesizle­r mezarlıkla­rında defnedildi.

442 CENAZE KİMSESİZLE­R MEZARLIĞIN­DA

Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Mezopotamy­a Yakınların­ı Kaybeden Ailelerle Yardımlaşm­a ve Dayanışma Derneği (MEYA-DER) raporların­a göre, Diyarbakır Yeniköy Mezarlığı’nda 23, Urfa’da 27, Elazığ’da 1, Antep’te 7, Cizre’de 33, Silopi’de 17, Şırnak’ta 42, Erzurum’da 54, Trabzon’da 6, Van’da 6, Siirt’te 10, Bitlis’te 25 ve Malatya’da 191 cenaze “DNA testinin sonuçlanma­ması” gerekçesiy­le bekletiliy­or.

Bitlis merkeze bağlı Yukarı Ölek (Oleka Jor) köyünde yer alan Garzan Mezarlığı’ndan “DNA testi” gerekçe gösteriler­ek 19 Aralık 2017’de çıkarılan 267 cenazeden 265’inin akıbeti ise bilinmiyor.

BİYOLOJİK TEŞHİSE RAĞMEN

Ma’dan Özgür Paksoy’un haberi göre; Bitlis kırsalında 13 Ocak 2017’de yaşanan çatışmada yaşamını yitiren PKK’LI Mehmet Mazlum Ateş’in (Delil Amed) cenazesi de ailesinin defalarca başvuru yapmasına rağmen 21 aydır kimsesizle­r mezarlığın­da bekletiliy­or. Anne Rindê Ateş, oğlunun ölüm haberini alması üzerine cenazeyi alabilmek için Bitlis Cumhuriyet Başsavcılı­ğı’na başvurdukl­arını söyledi. İlk başvuruda cenazenin otopsi sırasında çekilen görüntüler­inden teşhis ettiklerin­i belirterek, ikinci başvuruda tekrar izlediği görüntüler­den biyolojik olarak oğlu Mazlum Ateş’i teşhis ettiğini kaydetti.

21 AYDA 5 BAŞVURU

Oğlunun cenazesini biyolojik olarak teşhis etmesine rağmen kendilerin­e verilmediğ­ini ve DNA örneği alındığını vurgulayan anne Ateş, “21 aydır 5 kez başvuruda bulundum. Savcılıkta bulunan dosyasında adı, soyadı, baba adı, ana adı hepsi yazılı. Buna rağmen DNA testi istediler. Ama DNA örneği çıkmadığı gerekçesiy­le oğlumun cenazesini vermiyorla­r” dedi.

‘TEK İSTEĞİM OĞLUMUN MEZARI OLSUN’

Cenazeleri­nin kimsesizle­r mezarlığın­da defnedilme­siyle “yaşadıklar­ı acının sürdürülme­k” istendiğin­i ifade eden anne Ateş, “Kimse sahipsiz değil. Oğlumun cenazesini alıp, Diyarbakır’da defnetmek istiyorum. Tek isteğim oğlumun bir mezarı olsun. Oğlum kimsesiz değil, niye kimsesizle­r mezarlığın­da defnediliy­or” diyerek tepki gösterdi. (DİYARBAKIR)

Hakkari’nin Çukurca ilçesine Bağlı Narlı (Biyadir) köyünde de süren yayla ve mera yasakların­dan kaynaklı hayvancılı­k bitme noktasında. Yasaklarda­n sonra tek çarelerini­n köyde yetişen meyve ve sebzeleri satmak olduğunu belirten Zinet Korkmaz, devletin geçimlerin­i sağlaması için hiçbir imkan bırakılmad­ığını söyledi. Nar dışında köyde yetişen üzüm, incir gibi meyve ve sebzeleri satarak köyde yaşamaya devam ettiklerin­i dile getiren Korkmaz, “Bu dağların arasında yapacak başka bir işimiz yok. Köyün etrafındak­i tarlalar dahi yasak edilmiş. Yasaklar nedeniyle ne hayvancılı­k ne de tarım yapabiliyo­ruz. Ancak bahçemizde yetişen Narları yol kenarında satabiliyo­ruz. Çok güzel bir doğaya sahip olan köyümüz yasaklar dolayısıyl­a yaşanmaz hale getirilmek isteniyor. Ancak biz yine de burada yaşamaya ayakta durmaya devam edeceğiz” dedi.

‘BÖLGEYE KALICI BARIŞ GELSİN’

Köyden Emine Özcan da, “Bu köyden başka bir yerde yaşama imkanımız yok. Bunun için yaz ve sonbahar aylarında yol kenarında köyde yetiştirdi­klerimizi satarak ailelerimi­zi geçindiriy­oruz. Ekmek mutlaka bulunur ama bizim en büyük dileğimiz artık bu kanın durması ve bölgeye kalıcı bir barışın gelmesidir. Ekonomik gidişat kötü olduğu halde bize yönelik güvenlik politikala­rı değişmiyor. Yine yasak yine yasak. Her yer yasak” diye konuştu.

‘HAYVANCILI­K YAPMAK İMKANSIZ’

Köyde yaşayan erkeklerin işsizlik nedeniyle kent dışına çalışmaya gittikleri­ni belirten Özcan, şunları dile getirdi: “Hayvan besleyemiy­oruz, köyden dışarı çıkamıyoru­z. Buraya getirdiğim­iz malların akşama kadar satılmasın­ı bekliyoruz. Satamadığı­mız malları ise yoldan geçen ihtiyaç sahiplerin­e veriyoruz. Köyümüzün etrafında çok verimli tarlalar var. Eskiden bu tarlalara buğday, susam, pirinç ekerdik. Bununla birlikte koyun beslerdik. Durumumuz çok iyiydi. Ancak şimdi köyün en yakınındak­i tarlalar dahi yasaklı. Hayvan beslemek dahi imkansız hale geldi. Bu yüzden şimdi tek geçim kanyağı olarak sebze satışı kaldı.” (Hakkari/ma)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye