KRİZDE SOSYAL POLİTİKALAR GERİLER AMA SOSYAL YARDIMLAR ARTAR
Kriz ve sosyal politika ilişkisini değerlendirecek olursak, kadınlar neyle karşılaşabilir?
Kadın ve erkek ayırmadan bakmak lazım. Türkiye’de krizin en önemli sonucunu istihdam meselesinde görmek gerekiyor. Kriz varsa, kapanan işletmeler varsa bir sürü insan da işsiz kalacak demektir. Bu durumda resmi rakamlarla yüzde 10 11’i bulan işsizlik daha da artacak demektir. İşsizlik ise yoksullaşma demek. Sosyal yardımların bunu telafi etme gücü bugünkü haliyle bile çok yetersiz; artan işsizlik ve yoksulluk karşısında çok daha yetersiz kalacaklarına kuşku yok.
Biliyoruz ki, bir kriz durumunda işten ilk çıkarılanlar kadınlar oluyor. Kadınlar işverenlerin gözünde birtakım “arızaları” olan bir işgücü… İyi ve son derece verimli çalışmasına rağmen, geleneksel rolleri nedeniyle evin bakımı, çocuk bakımı ve buna benzer şeyler kadına ait… Bunlar da işverenin gözünde birer sorun; dolayısıyla işten çıkarmak söz konusuysa ilk önce kadınlar gelir akla.
Öte yandan, Türkiye’de işsizlik sigortasına sahip olabilmek için belirli koşullar var ve çok zaman kadınların kesintili çalışmaları nedeniyle bu haktan yararlanmaları daha da zorlaşmakta. Kaldı ki işsizlik ödenekleri yetersiz. Ücretlerin düşüklüğünü de göz önüne alırsanız, toplumda genel bir geçinme zorluğu söz konusu; eğitim, sağlık, yakacak gibi ihtiyaçlarını çok zaman sosyal yardımlarla sağlamaktalar. Örneğin 8-9 milyon insanın bir biçimde sosyal yardım aldığını görüyoruz. İşsizliğin artması sosyal yardımların da artmasını getirecektir. Bunun ilk işaretleri görülmeye başlandı. Geçtiğimiz gün gazetelerde vardı; İŞKUR meslek ve beceri kurslarına devam etmek koşuluyla kadınlara 400 TL aylık verecekmiş! Kısacası kriz döneminde, sosyal politikaların gerilemesi, buna karşın sosyal yardımların artması beklenebilir. Tabii, ekonomik durum düzelmez ve sosyal yardımlar yetmez olduğunda toplumdan daha ötesini beklemek de gerekir.