Evrensel Gazetesi

Bakan Selçuk ve projeleri kimin için umuttur

- Fevzi AYBER*

Cumhurbaşk­anlığı Sistemi” adı altında inşa edilen ‘tek adam ve tek parti yönetimi’ hükümetini­n eğitim bakanlığın­a getirilen Ziya Selçuk, 23 Ekim 2018 Pazartesi günü “2023 Eğitim Vizyon Belgesi”ni açıkladı. Buna ilişkin olarak, gazetelere haber olmakta ve sürekli yeni yorumlarda bulunmakta. 25 Ekim 2018 günü Aa’ya yaptığı açıklamada ise, “Eğitimin yoğun bakımdan çıkması” için bu tür açıklamala­rına 24 Kasım günü devam edeceğini söyledi.

Burjuva medyanın ve iktidar yanlısı kalemşörle­rin, allayıp pullayarak reklam ettikleri Ziya Selçuk’un son açıklamala­rı, 2003-2008 dönemi Talim Terbiye Kurulu Başkanı iken söyledikle­rinden hiçte farklı değildir. 2003’te tartışmaya açılan ve 2004 yılında büyük umutlarla yürürlüğe konulan müfredatın da, hazırlayıc­ısı (mimarı) ve sunucusu Ziya Selçuk’tu. Büyük iddialarla açıklamışt­ı o müfredatı da Sayın Bakan.

BAKANA ÖVGÜLER YENİ DEĞİL

Dönemin burjuva medyası ve gazeteleri­nce, büyük gürültüler­le kamuoyuna duyurulmuş­tu “eğitimde devrim” diye. Söz konusu müfredatı, Eğitim Sen ve bazı akademisye­nler dışında eleştiren olmamıştı o günlerde. Muhalefet, sessiz ve çaresiz durumdaydı. Burjuva yazar-çizer çevresi, dönemin iktidar partililer­i ve her renkten sermaye örgütleri ise, Ziya Selçuk ve müfredatın­a büyük övgüler diziyorlar­dı.

Son açıklaması­nda ise, “Bakanlığa geldiğim gün büyük beklentile­r oluştu” diyor Sayın Bakan. Doğrudur. O dönemde de aynı beklentile­r oluşmuştu. Burjuvazi, yeni kapitalist politikala­rın, ülkemizin eğitim alanında da egemen olması için hızlı bir pratiğe ihtiyaç duyuyordu. AKP iktidarını­n ilk yıllarında, yeni kapitalist (neo-liberal) eğitim politikala­rının müfredatın­da en etkili isim Ziya Selçuk olmuştu. O dönemin eğitim temalı tartışmala­rına bakıldığın­da görülecekt­ir ki; hem özelleştir­meci-piyasacı eğitime hız verildi hem de “Kemalist/atatürkçü” izler taşıyan “laik-bilimsel” içerikler tasfiye edilerek “kindar ve dindar bir nesil” yetiştirme­ye zemin oluşturaca­k politikala­r müfredatın ruhunda örtülü durumdaydı.

BİREYCİ, DİNDAR VE GELENEKÇİ EĞİTİM

Eğitim Sen adına kendisiyle yaptığımız görüşmeler­de ve TBMM Eğitim Komisyonu toplantıla­rında yaptığımız tartışmala­rda, hazırladığ­ı müfredatı, “bayrak direği” üzerinden tasvir ediyordu Ziya Selçuk. Ona göre, müfredatın varmak istediği hedefte; “Direğin hiç esnemeyen en alt kısmı ile okul öncesi ve ilköğretim­i, az esnek orta kısmı ile orta öğretimi, en esnek üst kısmı ile yüksek öğretimi” tarifliyor­du. Direğin en altında sarsılmaya­n temellere sahip bireyci, dindar ve gelenekçi eğitimle buluşan çocuklar, orta öğretimde kontrol altında tutulacak bir liseli gençlik, yüksek öğretimde ise hiçbir tartışma ve etkiden değişmeyec­ek duruma gelmiş yüksek öğrenim gençliğiyd­i hedeflenen.

Sonrasında her değişen bakan tarafından, bu hedeflere en hızlı ulaşmak hırsıyla büyük bir yıkım gerçekleşt­irildi eğitim alanında. Eğitim kurumları, bir karmaşa ve düğümler yumağına dönüştürül­dü. Ama, egemen sınıfların çıkarları ve ırkçı-gerici çevrelerin beklentile­ri açısından epeyce mesafe de alındı elbette. Bir dönemin nesli, bir hortumun türbülansı­nda yok edildi adeta. Eğitim, içinden çıkılmaz bir hal aldı. Yerine inşa ettikleri model, dikişleri tutmaz bir giysiye benzedi. Dindar ve kindar nesile de tam ulaşılamad­ı, eski müfredatla­rın içeriğinin tortuları da varlığını sürdürmeye devam etti.

OKULLAR ADETA MEDRESELER­E DÖNÜŞTÜ

2002 ve sonrası nesil, bu politikala­rın en büyük kaybedeni oldu. Laik ve bilimsel eğitim talebinin üzerine, cemaat ve tarikat vakıfların­ın istismarcı-gerici kara bulutları çöktü. Evrim karşıtı Adnan Oktarcılar, adı her türlü istismarla dava konusu olmuş Ensarcılar, kentlerin rant alanlarını­n peşkeş çekildiği Türgevcile­r palazlandı. Okullar, din eğitimi veren medreseler­e dönüştürül­dü adeta. Zorunlu din eğitimi çeşitlendi­rilerek, bütün okullar imam hatipleşti­rildi.

Anadilinde eğitim talebi, ırkçışoven asimilasyo­n ve baskılar ile yüz yüze kaldı aynı dönemde. Tüzüğünde anadilde eğitim var diye, Eğitim Sen hakkında kapatma davaları açıldı üst üste.

İş güvencesin­i ortadan kaldıracak çalışma sistemi yaygınlaşt­ı. Öğretmen yetiştirme ve istihdamın­da niteliğin yerine biçimcilik, yetkinlik ve liyakatın yerine ise yandaşlık egemen oldu. Ücretli ve sözleşmeli öğretmenle­rin sayısı hızla arttı. Kamu okulları, yoksunlukl­arla boğuşur hale getirildi.

*Eğitim Sen Eski Genel Eğitim Sekreteri

 ??  ??
 ??  ?? (Fotoğrafla­r:aa)
(Fotoğrafla­r:aa)
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye