‘Islahçı’ kabul edilen köylü değil şirket!
ÜRETİCİNİN TOHUMUNA EL KOYMA HAREKATI
Tarım Bakanlığı tarafından Resmi Gazete’de yayımlanan, “Yerel çeşitlerin kayıt altına alınması, üretilmesi ve pazarlanmasına dair yönetmelik” her ne kadar ‘yerel çeşitliliğin korunmasına ilişkin tohum üretim, dağıtım ve pazarlama için denetim oluşturulması’ dese de yönetmelik tarımsal üretimde tohumun kimin kontrolünde olacağını belirlemektedir.
Yönetmeliğe dayanak yapılan “Yeni bitki çeşitlerine ait ıslahçı haklarının korunmasına ilişkin 5042 sayılı kanun” zaten adrese teslim bir kanundur. Çünkü kanun düzenlemesinde “ıslahçı” diye bahsedilen “yeni bitki çeşidini ıslah eden, bulan ve geliştiren kişi” diye tespit edilmektedir. Yani kanun tohumu patentleyen şirket ve şirket sahibini ıslahçı olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla çıkan kanun ıslahçı diye bahsedilen tohum şirketinin haklarını korumak amaçlıdır.
Kanunun 13. maddesinde “Sözleşmede aksine bir hüküm yoksa hizmet sözleşmesi dışında kalan iş sözleşmeleri çerçevesinde ıslah edilen veya bulunan ve geliştirilen çeşidin sahibi işverendir” denilmektedir. Yani tohum şirketleri namına çalışan mühendis başta olmak üzere tüm şirket personelinin ıslah ettiği, bulduğu ya da geliştirdiği tohum ve bitki çeşidinin de sahibi işveren olacaktır.
Kanunun 17. maddesinde ise çiftçi istisnası başlığı altında öncelikle 14. madenin birinci fıkrasındaki üretmek ve çoğaltmak hakkının ıslahçıda olduğunu ve çiftçilerin buna aykırı davranamayacağını şart koşuyor. Ayrıca çiftçileri kendi arazilerinde ürettiklerini yine kendi arazilerinde kullanma zorunluluğu getirilmektedir. Yani tohum şirketlerinin tohumunu kendi arazisinde kullanan çiftçiler sadece kendine tohumluk ayırabilir, bunun dışında çoğaltamaz, başkasına veremez hele ticaretini hiç yapamaz demektedir.
56. maddesinde Islahçı hakkına tecavüz sayılan haller başlığı altında yine çiftçilerin üretme, çoğaltma, verme ve ticaretini yapma ilişkilerini ıslahçının hakkına tecavüz sayarken üretme, çoğaltma, ticaretini yapma işlerine iştirak edenleri de suç ortağı saymaktadır. Yani hem tohumu çoğaltan, çoğalttığını paylaşan ve paylaşılan tohumu alan çiftçiyi/köylüyü de suçlu kabul etmektedir.
ADI BİLE NİYETİ ELE VERİYOR
57. maddesinde ise, ıslahçı hakkına tecavüzün giderilmesi için maddi-manevi tazminat davası açabileceğini de belirtmektedir.
Böylece ıslahçı denilen tohum şirketlerinin bütün hakları kanun nazarında korunup maddi-manevi tüm zararları için dava açma hakkı verilirken Anadolu’nun yerel tohumları da üretici köylüsü gibi tohum tekellerin insafına bırakılmaktadır. O nedenle adı bile kanunun kimin çıkarını korumak için yapıldığını göstermektedir.
Yine yönetmeliğe dayanak yapılan 5553 sayılı Tohumculuk Kanununda da, öncelikle “Tohumlukların Üretimi, Kayıt Altına Alınması, Sertifikasyonu, Ticareti Ve Piyasa Denetimi İlgili Düzenlemeleri Kapsar” denmektedir.
6. maddesi tohumluğa sertifika şartı getirirken, 7. maddede ise, “Tohumluk ticaretini ise kayıt altına alınarak sertifikalı paketlenmiş ve etiketlenmiş tohumlukların ticaretine izin verilir” denmektedir.
Bu vurgular baştan köylünün, ayırdığı tohumu başka bir köylüye bedeli karşılığı