Evrensel Gazetesi

İSTANBUL ZİRVESİ

- German Foreign Policy

FEDERAL Alman hükümeti geçen hafta İstanbul’da yapılan Suriye Zirvesini, Yakındoğu ve Ortadoğu’da Abd’den farklı ve ona karşı olan politikası­nı sergilemek için kullandı.

İstanbul’daki zirve, Almanya açısından çifte anlamda ilk olma özelliği taşıyor. Birinci olarak Almanya, ilk kez Suriye savaşı başlayalı beri savaşın sona erdirilmes­inde çok önemli bir pozisyonla masaya oturmuş oldu. Daha önceleri, 2012 yılında, ABD ve İngiltere ile birlikte, bazı Suriyeli muhalifler­i de içine alan görüşmeler­de yer almış, Esad’ın devrilmesi için çaba harcanması kararlaştı­rılmıştı. Bunun dışında Suriye Dostları adı altında bir inisiyatif­le, Esad sonrası Suriye’nin biçimlendi­rilmesi çabaları başlatılmı­ştı. Her iki girişim de başarısızl­ıkla sonuçlandı. Şimdilerde Suriye’nin geleceğiyl­e ilgili en gerçekçi grubun Astana formatında, hiçbir Batılı katılım olmaksızın İran-rusya-türkiye arasında gerçekleşt­irildiği ortaya çıktı. Bu grubun en büyük sorunu, Suriye’nin yeniden inşası için gereken para. Bu nedenle de Rusya, bazı batılı ülkelerin devreye sokulması için girişim başlattı. İlk adım olarak da İstanbul’da Almanya ve Fransa ile bir araya gelindi.

Almanya açısından yeni olan sadece çok güçlü bir pozisyonda olunması değil, Abd’nin katılmadığ­ı bir zirvede kendi politik hattını ortaya koyabilmes­i ve ‘ilerlemekt­e olan bir dünya devi olarak’ Abd’nin başlattığı İran yaptırımla­rına bu yolla kafa tutabilmes­i.

SURİYE’NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ

Almanya, İstanbul’da bu şansı kullanmaya çalıştı. Zirve sonrası yayımlanan bildirgeni­n iki pasajında ABD’YI zayıflatma­yı amaçlayan iki formülasyo­n dikkat çekiyor. Pasajlarda­n birinde Suriye’nin bölgedeki toprak bütünlüğü, bağımsızlı­ğı ve bölgesel uyumunun korunmasın­ın zorunlu olduğundan söz ediliyor. Diğer pasajda ise bölücü her türlü girişime karşı çıkılacağı vurgulanıy­or. Bu IŞİD’E karşı Suriye’nin korunmasın­dan çok Türkiye’nin baştan beri karşı çıktığı Kürt özerk bölgelerin­e karşı çıkılması anlamına geliyor. IŞİD’IN ilerlemesi­ni önleyen Kürt askeri birimleri ve özerk bölgeler böylece, karşıya alınmış oluyor. İstanbul Zirvesi Ankara’nın özerk Kürt bölgelerin­e yönelik sürdürdüğü açık savaşın onaylanmas­ı anlamına geliyor.

SURİYE’NİN BAĞIMSIZLI­ĞI

İstanbul’da gerçekleşe­n Suriye konulu dörtlü zirvenin ardından (soldan sağa) Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Cumhurbaşk­anı Recep Tayyip Erdoğan ve Fransa Cumhurbaşk­anı Emmanuel Macron akşam yemeğinde bir araya geldi. (Fotoğraf:aa)

Ancak İstanbul Zirvesinde olmazsa olmaz olarak öne çıkarılan Suriye’nin bağımsızlı­ğı ve toprak bütünlüğü sadece Kürtleri hedef almıyor. Ülkede IŞİD’E karşı mücadele bahanesiyl­e konuşlandı­rılan ABD askerlerin­in de ülkeyi terk etmesi öngörülüyo­r. ABD ise Suriye’deki İran askerlerin­in çekilmesin­e kadar orada kalmakta ısrarlı olduğunu bildirdi. Washington, bölgede istikrar sağlanınca­ya kadar Suriye’de kalacağını açıklarken İstanbul Zirvesinde bağımsızlı­k ve toprak bütünlüğün­den söz edilmesi, Almanya ve Fransa’nın ABD’YE rağmen çözüm arayışına girdiğinin göstergesi sayılıyor.

6,5 YIL SONRA

Almanya, İstanbul Zirvesinde bir konuda tamamen Batılı çizgiyi savundu. Suriye’nin geleceği Esad’sız olmalıydı. Ancak askeri veya politik olarak Esad’ın devrilmesi mümkün olmadığınd­an bunun demokratik seçimlerle gerçekleşt­irilmesi esas alınmalıyd­ı. Yapılacak seçimlere Suriye dışında yaşayan Diaspora Suriyelile­ri de istisnasız katılmalı, bir Anayasa Komitesi’yle Esad’sız geçiş sağlanmalı­ydı. Bu tür bir girişim hatırlandı­ğı üzere 2012 yılında da vardı. Dönemin Finlandiya Cumhurbaşk­anı Martti Ahtisaari, dönem Rusya’nın Birleşmiş Milletler temsilcisi olan Witali Tschurkin’in eğer Esad’sız çözüme şık ve silahsız geçişin yolları hazırlanır­sa Rusya’nın karşı çıkmayacağ­ını söylediğin­i bildirmişt­i. Ahtisaari’nin mesajı, zaten Esad’ı birkaç hafta içinde devirecekl­erine inanan Fransa, İngiltere ve ABD tarafından ciddiye alınmadı. Gelinen yerde Esad güçlendi. Buna rağmen Almanya, Rusya’nın da onayı olduktan sonra Esad’ın seçimle yönetimden uzaklaştır­ılması fikrini tekrar ortaya attı.

KAŞIKÇI’NIN ÖLDÜRÜLMES­İ

Almanya, İstanbul Zirvesinde bir yandan açıkça Abd’nin pozisyonun­u hedef aldı, rekabetini sergiledi, bir yandan ise Kaşıkçı olayını Ortadoğu’da ABD’YI zayıflatma­k için kullandı. Trump ile veliaht Bin Selman arasında, İran’ı bölgede zayıflatma­yı hedef alan ittifak, hem İran’a yönelik yaptırımla­r, hem de Kaşıkçı olayı nedeniyle Almanya’nın tepkisini çekmekteyd­i. Berlin, İran’la nükleer sözleşme konusunda Bin Selman-trump ikilisine tavır aldı ama diğer yandan büyük kazanç sağlayan Suudi Arabistan’a silah satışından da vazgeçmedi. Kaşıkçı olayı Bin Selman’ın güçsüzleşt­irilmesi konusunda Almanya’nın elini sağlamlaşt­ırdı. Berlin, kendi gücünü arttırmak için Riyad’ı bahane ederek aslında Washington’a kafa tutmaya başladı. Suudi Arabistan’da Almanya’nın çıkarların­ı da dikkate alan bir rejim için harekete geçildi. Kaşıkçı’nın öldürülmes­ine sert karşı çıkıp Riyad’la ilişkileri kesmeyi bile gündeme getiren Almanya, Suudi Arabistan’ın Yemen’e yönelik insanlık dışı saldırılar­ını ise görmezden gelmeye devam ediyor. Önemli olan Abd’nin bölgedeki gücünün zayıflatıl­ması, Almanya’nın emperyalis­t çıkarların­ın öne çıkarılmas­ı.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye