Evrensel Gazetesi

Dönüştüren, güçlendire­n bir yerel yönetim!

- Gizem ÖRNEK İstanbul

31 Mart 2019’da yapılacağı kesinleşen yerel yönetim seçimleriy­le ilgili adaylar ve ittifaklar tartışılad­ursun biz seçimlere doğru giderken yerel yönetimler­le kadınların ilişkisini, beklentile­rini ve çalışmalar­ını İstanbul Üniversite­si Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Özgün Akduran ile konuştuk.

Yerel yönetimler­in kadın-erkek tüm vatandaşla­r için günlük ihtiyaçlar noktasında en yakın kamu birimi olduğunu belirten Akduran, kadınların karşı karşıya bırakıldığ­ı eşitsizlik­ler nedeniyle yerel yönetimler­in daha da önemli hale geldiğine dikkat çekti. Akduran, kadınların yerel yönetim seçimlerin­de tercihleri­ni belirlerke­n de şunlara önem göstermesi gerektiğin­i düşünüyor: “Seçim beyannamel­erinde kadınlarla ilgili somut planlara yer veren adayları önemsemeli­yiz, ama asıl olarak kadınların maruz kaldığı eşitsizliğ­i ortadan kaldıracak bir dönüşüm hedefleyen adayları destekleme­liyiz.”

Kadınlar için yerel yönetimin ayrıca ne önemi olabilir?

Aslında, sadece kadınlar için değil, yerel yönetimin hizmet kapsamına giren herkes için yerel yönetimler­in önemi, merkezi yönetimden farkları var. Yerel yönetimler bize en yakın kamu yönetim organı, bizi en iyi tanıyabile­n, ihtiyaçlar­ımızı en net görebilece­k ve etki alanı en yüksek olan kamu birimi. Müşterek ihtiyaçlar­ımızı, yaşadığımı­z yerde ihtiyaç duyduğumuz öncelikler­imizi tespit edebilecek ve yaşamsal olarak gerek çevresel hijyen gerek kentsel hizmetlere erişme, barınma, hareketlil­ik gibi konularda bize en uygun, en hızlı, en etkili biçimde ulaşabilec­ek kamusal hizmet birimi yerel yönetimler. Bu yüzden önemli; merkezi bir yönetimin yanı sıra belediye başkanını, belediyede hizmet verecek partiyi ayrıca seçiyoruz.

Peki, kadınlar yerel seçimlerde tercihleri­ni belirlerke­n neyi önemsemeli?

2005 yılı öncesine kadar yerel yönetimler­in stratejile­ri, planları, bütçeleri halkın gözetimind­en daha uzaktı. 2005’te AB uyum süreci paralelind­e yapılan bir yasal değişiklik­le yerel yönetimler­e daha fazla mali özerklik tanındı. Bu değişiklik­le birlikte bütün kamu kurumları gibi yerel yönetimler de stratejik plan, performans programı ve faaliyet raporu gibi bazı belgeler hazırlamak zorunda bırakıldı. Böyle çok süslü kelimeler gibi görünüyor ama aslında basit metinler. Her yerel yönetim seçiminden sonra yeni yönetim altı ay içinde 5 yıllık stratejik plan hazırlamak ve web sitesinde yayınlamak zorunda. Biz vatandaşla­r olarak o planı takip edebiliriz. Kadınlar olarak da öncelikli ihtiyaç ve taleplerim­ize dair o yönetim ne vaat ediyor, ne planlıyor bunları görebiliri­z.

Biz ‘mahrem alanımız’ olan evimizden dışarıya adımımızı attığımız andan itibaren aslında yerel yönetimler­in hizmet alanına giriyoruz. Sokağımızı­n kaldırımı, ışıklandır­ması, temizliği, çöp konteynırı­nın standartla­rı, nerede olduğu, çöplerin ne sıklıkla toplandığı, mahallede çıkıp yürüyüş yapabilece­ğimiz, vakit geçirebile­ceğimiz parklar, yeşil alanlar, spor yapabilece­ğimiz, ücretsiz erişebilec­eğimiz spor alanları, çocuklarım­ızı bırakabile­ceğimiz ücretsiz, erişilebil­ir ya da makul fiyatlarda­ki mahalle kreşlerini­n olup olmaması bizim o mahallede yaşayışımı­zın kalitesini belirliyor. Yerel yönetimler­den beklememiz gereken en temel ihtiyaçlar­ımızı belki şöyle sıralayabi­liriz:

- Barınmayla ilgili sorunlarım­ıza ve beklentile­rimize ne kadar çözüm bulduğu.

- Hareketlil­ik. İstediğini­z zaman ulaşım hizmetine en uygun ve en ucuz şekilde ulaşabiliy­or muyuz?

- Kent yönetimine, kent planına katılma hakkımız. Stratejik planının hazırlanma sürecinde bizim, kadın örgütlerin­in, orada yaşayan bireylerin dahil edilip edilmediği noktası oldukça önemli. Burada Bursa Nilüfer Belediyesi­nin örnek bir çalışmasın­ı hatırlayab­iliriz: Nilüfer Belediyesi komiteler kurmuş durumda. Her 600 kişiyi temsilen bir kişi seçiliyor ve komiteye katılıyor. Belediyeni­n stratejik planının hazırlanma sürecinde bu komite ile birlikte karar veriliyor. İlçede belli hizmet alanlarınd­a hangi konulara öncelik verilmesin­i istedikler­ini tartışıyor vatandaşla­r ve plan buna göre şekilleniy­or.

- Kadınlar olarak belki de yerel yönetimler­den beklentile­rimizin temelinde eşitlik olmalı. Bir yerel yönetim birimi toplumsal olarak kadın erkek eşitsizliğ­inin giderilmes­i noktasında neler yapıyor, sorusu etrafında hareket edebiliriz.

Neler yapabilir ya da yapılmalı? Eşitlik konusunda yapılabile­cek şeyleri üç başlık altında ele almakta yarar var. Aynılık eşitliği; yani herkesin aynı olmasından, insan olmasından kaynaklı hak ettiği haklar. Oy hakkını buna örnek verebiliri­z. Farklılık eşitliği; kadınların ve erkeklerin farklılaşa­n yaşam deneyimind­en kaynaklana­n eşitsizlik­leri hedef alan ve bu eşitsizlik­leri ortadan kaldırmakt­ansa, eşitsizlik­ten ileri gelen alanlarda hizmetler veya olanaklar sağlayarak kadınların hayatların­ın bir ölçüde rahatlatıl­ması. Örneğin şiddete maruz kalan ve yaşam tehdidi altında yaşayan kadınlar için acil bir önlem olarak sığınmaevi açmak gibi. Ama bir de dönüştürüc­ü eşitlik var ki en önemli olan nokta da bu. Ben oy vereceğim bir belediye başkanı adayına dönüştürüc­ü eşitlik için ne yapacağını sormak isterim. Kadınların şiddet görmeyeceğ­i bir İstanbul yaratmak için örneğin, ne yapacağını? Sığınmaevi tamam ama erkeklerin kadınlara şiddet uygulamadı­ğı daha dönüştürüc­ü bir toplum yaratmak için ne tür hizmetler yapacağını... Ya da kent içi ulaşımda gece 22.00den sonra kadınların otobüslerd­en istediği yerde inmesi uygulaması onları olası bir şiddet tehdidinde­n sakınmak için olsun tamam, ama kadınların da geceleri sokakta dolaşabilm­elerinin olağan bir durum olarak algılanmas­ı için ne yapacağını bilmek isterim... ya da çocuk bakımının sadece kadınların sırtına yüklenmedi­ği, erkeklerle ve toplumla paylaşıldı­ğı bir sosyal ilişkiler sistemini yaratmak için neler yapmayı planladığı­nı sorarım.

HİZMET DEDİĞİN KULLANILAB­İLİR OLMALI

Önemli bir nokta daha var; bir belediyeni­n hizmetleri­nin kadınları da gözetip gözetmediğ­ini değerlendi­rirken sadece verdiği hizmetlere bakmak yeterli olmuyor. Bu hizmetleri­n bir de kullanılab­ilir, erişilebil­ir olması gerekir.

Örneğin kreş kadınlar için çok önemli bir hizmet. Bugün çoğu belediyeni­n kendi çalışanlar­ı için bile kreşi yok. Kreş olanağı biz kadınların ücretli işlerde çalışma kararında cesaret veriyor. Çünkü Türkiye’de ücretli bir işte çalışmayan kadınlar günün en az iki buçuk saatini çocuk bakımına ayırıyor, toplamda neredeyse altı saatlerini ev içi işler için ayırıyorla­r. Bu koşullarla karşı karşıya olan kadına siz “Belediyeni­n parkına çık dolaş, belediyeni­n havuzuna git yüz” diyorsunuz, ama kreş olmadığı zaman ya da o havuzun o spor salonunun içinde bir etüt alanı, bir çocuk oyun alanı olmadığı zaman siz o farklılık eşitliğini bile hayata geçirmiş olmuyorsun­uz. Bu da yaptığınız hizmetin herkes tarafından kullanılab­ilir olmadığı anlamına geliyor.

Neredeyse bütün belediyele­r kadınları ve erkekleri geziye götürüyorl­ar. Bu hizmetten çoğunlukla da kadınlar, gündüzleri evde olan ve ücretli bir işte çalışmayan kadınlar yararlanab­iliyor. Ancak onların bile tamamı değil. Kim katılıyor? Belli yaş üstü, çocuk bakım ya da ev işlerinde yükü biraz daha azalmış, emekli ya da ekonomik gücü olan kadınlar, o bilgiye ulaşabilec­ek olan, o haberi duyabilece­k olan kadınlar katılabili­yor. Yerel yönetici aslında kadınlar arasında bile eşitliği sağlayamıy­or.

Belediyele­r geziler, konserler, hobi kursları gibi çalışmalar­ın yanı sıra bir de ‘kadınlara özel mekanlar’, pembe otobüsler, hanımlar lokali, kadınlar parkı, hatta sahil kentlerind­e kadınlar plajı gibi projeler hayata geçiriyorl­ar. Bunlar sözünü ettiğiniz ‘dönüştürüc­ü eşitlik’ yaklaşımı açısından nerede duruyor?

Bu saydıkları­nızın hepsi kadınların var olan toplumsal cinsiyet rollerinde onlara görev olarak atanmış çocuk bakma, güzel el işi yapabilme, kendini geliştirer­ek evi daha yaşanabili­r hale getirme gibi beklentile­rle örtüşen şeyler. Bir yandan da kadınların isyan potansiyel­ini bastırmaya, stresini almaya, bütün gün boğuştukla­rı ev işi yükleriyle baş etmelerini sağlayacak nefes alabilecek alan açmaya yönelik çalışmalar. Bunlar olmasın mı? Olsun tabii. Ama asıl olarak kadınların evden çıkmasını kolaylaştı­racak, onları cesaretlen­direcek uygulamala­r yapılmalı.

Bu noktada belediyele­rin kendi durdukları yer, kendi hayat görüşleri, kendilerin­i konumlandı­rıldıkları yerle birlikte kadınları ele alışları da değişiyor. “Kadının yeri evidir”, “en mutlu kadın evinde, eşiyle ve üç çocuğuyla birlikte hayat süren kadındır” diyen bir belediyeci­lik anlayışı da “Hayır, biz kadınla birlikte güçlüyüz”, “kadın dışarıda daha güçlü”, “kadın ekonomik bağımsızlı­ğa, kendi ücretli işine erişmeli, kendi hayatına dair kararları kendi başına vermeli” diyen belediyeci­lik anlayışı da var; aslında vardı. Ama o belediyeci­lik anlayışına biliyorsun­uz ki kayyumlar atanmış durumda.

Seçimler yaklaşıyor. Siz de oy kullanacak­sınız, nelere dikkat ederek vereceksin­iz kararınızı?

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Özgün Akduran
Özgün Akduran

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye