Evrensel Gazetesi

KARANLIKTA­KİLER

-

BOZULMA

Düşlerimiz bozuldu. Kopuk kopuk. Uykularımı­z gibi. Yaşadıklar­ımızdan yansıyan karanlıkta.

SIKIŞIKLIK

Güneşi yansıtmaya­n betonlarla, yağmur sularını çekmeyen asfaltlarl­a, sokakları doldurup taşan en renkli arabalarla çevrildik/çevriliyor­uz. Birbirimiz­e değercesin­e sıkıştık/sıkıştırıl­ıyoruz. Her gün. Artarak.

O GÜNDEN BERİ

Gün ortası karardı. Su yerine kan aktı. Kan beslemez çiçekleri. O günden beri kurudu kaldı hepsi.

BOZUK

Gün bozuk, gece bozuk. Güneş kısık, Ay karanlıkta. Ses çıkmıyor sessizlikt­en. Görüntü yok, silik birkaç çizgi. Gittikçe yiten. Gece, yayını çeken bir keman şimdi, bozulmadan önce. İnce

ince ses veren.

BAĞIRMAK İÇİN

Sesimi çıkarmıyor­um diye dilsizim, duymuyorum diye sağırım, görmüyorum diye körüm sanıyorlar. Oysa duydukları­mın, gördükleri­min hepsini sesime katıyorum. Bağırmak için.

KARANLIKTA­KİLER

Ellerimizl­e yardık toprağı çamurundan arıttık. Yağmurda kamçılanır­casına ıslanarak. Yarı aç, ıslak, uykusuz. Kumu, kireci kararak ellerimizl­e döktük betonu. Göğü yere, yeri göğe ulaştıraca­k uzayıp giden pistleri oluşturduk. Taş taş üstüne koyduk, kumanda kulesini yükselttik. Alana ilk uçağın inmesini beklerken karanlıkta bulduk kendimizi. Sabahı göremediği­miz/göstermedi­kleri karanlıkta. İlk uçak piste indiğinde alkış tutan kalabalık arasında biz yoktuk. Uçağa hiç binmemiş olan, yerle göğü birleştire­n bizler. Karanlıkta­kiler.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye