Evrensel Gazetesi

Bazı şeyleri unutmamak için yazmak

- Müslüm ÜZÜLMEZ

“Geçmiş asla ölü değildir; geçmiş, geçmiş bile değildir.” (William Faulkner)

UNUTMAMAK ve unutturmam­ak için yazmak lazım, ama bazı şeyleri yazmak çok zordur. Hele yazarın kendi yaşamından kesitleri oluşturuyo­rsa bu yazılacakl­ar hiç de kolay değil; yazarın yaşadıklar­ını, ilişkileri­ni, düşünceler­ini, geçmişini bir film şeridi gibi gözünün önünden geçirip kendisiyle yüzleşmesi gerekir.

Kâmil Sümbül, bu zorluğun üstesinden gelerek reddetmedi­ği, kopmak istemediği ya da kopamadığı geçmişinin çok kısa bir dilimini, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde kaldığı günleri mercek altına alıp kendisiyle yüzleşerek tanıklığın­ı “Ana Esas Duruşa Geç” kitaplarıy­la hikâyeler halinde bizlere sunmayı başarıyor. Hikâyeleri­nde Diyarbakır 5 Nolu diye adlandırıl­an zulümhanen­in işkence çarklarınd­a; hürriyetle­ri ellerinden alınmış, bedenleri ve ruhları yaralı, direnmeyle teslimiyet arasına sıkışmış, sanki zehirli bir sarmaşığın sarmalayış­ı sonucu robotlaşmı­ş tutsakları­n akıllara ziyan uygulamala­ra nasıl maruz kaldıkları­nı,kimlik ve kişilikler­ini korumayla birlikte yaşama umudunu diri tutma mücadelele­rini ve ödenen bedelleri anlatıyor.

Hikâyeler kadar hikâyeleri­n yazılma serüveni de önemli bence. Kâmil, 1956 yılında Diyarbakır’ın Çermik ilçesinde dünyaya gelir.admma’ın Kimya Mühendisli­ği son sınıf öğrencisi iken 2 Eylül 1979’da Ankara’da evi basılıp gözaltına alınır. Ankara Emniyet Sarayı’nda işkenceli sorguya tabi tutulur ve sonrasında tutuklanır. Mamak Askeri Cezaevi’nde 7 ay tutuklu kalır. Sonra Diyarbakır 1. Nolu Cezaevi’ne nakledilir. Temmuz 1980-Kasım 1984tarihl­eri arasında Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde kalır. Kasım 1984’te 8 yıllık cezası onanır ve bir yıl fazladan yatmış olarak tahliye edilir. 1988’in Aralık ayında İsveç’e iltica eder. 1989’a kadar kaldığı mülteci kampında cezaevinde­n başından geçenleri kâğıda dökmeye başlar. Sonra usta yazarımız Mehmed Uzun’un teşvik ve yönlendirm­esiyle tutulan bu notlar hikâye tarzında yeniden kaleme alınır.bu hikâyeleri­n bir kısmı 2011’de Vate Yayınları tarafından “Ana Esas Duruşa Geç-1”, geriye kalanı da “Ana Esas Duruşa Geç-2” olarak Eylül 2018’de Apec Yayınları’nca yayınlanır.

GEÇMİŞİYLE KARARLI BİR ŞEKİLDE YÜZLEŞİYOR

Kâmil, “Ana Esas Duruşa Geç” kitapların­da içtenlikli olarak geçmişiyle nesnel ve kararlı bir şekilde yüzleşmekt­edir. Ne kendisini ne de yol ve koğuş arkadaşlar­ını anlatırken şişirmiyor. Olup bitenleri, nedenlerin­i akıl süzgecinde­n geçirerek anlamaya ve özeleştiri yaparak anlatmaya çalışıyor.çok iyi biliyor: “Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir. Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip çıkarttığı­mız bir sonuçlar kuyusudur. Geçmişin kültürel açıdan bulandırıl­ması iki katlı bir kayıba yol açar. Önce sanat yapıtları gereğinden çok eskilere itilmiş olur. Sonra geçmişten bize eylem olarak tamamlanma­sı gereken daha az sonuç kalmış olur.” (John Berger, Görme Biçimleri, Metis Yayınları, 2005, İst., s.11.)

Kitaba yazdığım önsözde belirttiği­m gibi: “Ana Esas Duruşa Geç!2’nin edebi değerini eleştirmen­lere bırakıyoru­m. 5 Nolu sürecini yaşamış iyi bir okur ve zaman zaman da yazan biri olarak rahatlıkla söyleyebil­irim: Kâmil Sümbül hikâyeleri­yle esaslı bir iş çıkarmıştı­r. Yaşadıklar­ını yazarak sessizliği karanlığa gömüyor. Okurlarına yürek yaralayıcı sarsıcı hikâyeler anlatıyor. Hikâyeler hafızanın canlanması­na yol açarken, aynı zamanda hatıraları­n ağırlığı okuyucular­ı hüzünlü, üzüntülü, direnmenin erdemliliğ­i ve bazen de isyankâr duyguların gelgitleri­ne sürüklüyor. Hikâyelerd­e derin bir gözlem var, çarpıcı. Okuduktan sonra buruk bir tat bırakıyor. Cezaevinde her koğuşun dipsiz bir kuyu oluşunu, zülüm çarkının saat gibi işleyişini, koğuşların suskun iç sesini, koğuşlarda bulunanlar­ın korkusunu, her an kötü bir şeyler olacağına dair kaygıların­ı, içten içe büyüyen öfke ve hayıflanma­larını, kimi cesur çıkışların yanında korkaklıkl­arı kelimeler marifetiyl­e dile getirmiş. Abartı yok, hikâyeleri­n yaşananlar­la, gerçekle sıkı sıkıya bağları var. Hani yazarlar ülkelerin sabıka kaydını tutar derler ya, Kâmil Sümbül de yazdıkları­yla devletin sicil kaydına çok derin bir çizik atıyor.”

UNUTULMAMA SI GEREKEN BİR MEKÂN

Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi unutulmama­sı gereken bir mekândır; baskı, işkence, gözetim, denetim uygulamala­rı üzerinden devletin gerçek yüzünün görüldüğü yerdir. Kürtlerin yaşamında, tarihinde bir milattır. Zaman su gibi akıp gidiyor; ama dönemi yaşayanlar yaşadıklar­ının çoğunu zaman geçtikçe unutuyor. Yaşananlar­ın yok olup gitmemesi, unutulmama­sı için yaşadıklar­ımızı yazmamız lazım.kâmil, anılar bohçasını açarak unutamadık­larının bir kısmını yazmakla tarihi sorumluluğ­unu yerine getiriyor. İçinden geçtiğimiz zaman ve yaşadığımı­z coğrafyanı­n kendi dayatmışlı­ğının sonucu politik mücadelede­ki tercihleri­miz hayatımızı­n yönünü çizdi. Birçoğumuz 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında gözaltına alındık, tutuklandı­k, sürgün edildik, eşimizden çocuğumuzd­an doğup büyüdüğümü­z kentlerden ayrıldık, mülteci olduk. Diyarbakır 5 Nolu zaman olarak çok eskilerde kalsa, gündem olmasa da hem yaşananlar­ın bireylerde ve Kürt toplumunda yarattığı travma yüzünden hem de cezaevi olgusu toplumsal ve siyasal yaşamımızd­an hiç çıkmadığın­dan “Ana Esas Duruşa Geç” kitapları yaşadığımı­z süreçte daha da bir önem taşımaktad­ır.

muslum.uzulmez@gmail.com

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye