Evrensel Gazetesi

Telkin, uzlaştırma, çözümsüzlü­k

CUMHURBAŞK­ANLIĞI YILLIK PROGRAMI KADINLARA NE SÖYLÜYOR?

-

boşanmanın gerçekleşm­esi. Neredeyse evlenen her 5 kişiden 1’i boşanmış. Bir başka veri ise 2007-2017 arası 10 yıllık döneme dair; evlilik sayısı yüzde 10.7 oranında azalırken boşanma sayısı yüzde 37.3 oranında artmış.

Nafaka yasasının yeniden düzenlenme­ye çalışıldığ­ı bugünlerde çarpıcı bir veri de yalnız ebeveyn ve çocuklarda­n oluşan hane sayısının artışına dair. 2015 yılında toplam hane halklarını­n yüzde 7.8’i yalnız ebeveyn ve çocuklarda­n oluşurken, bu oran 2017’de yüzde 8.5’e yükselmiş. Bu oranın yüzde 1.8’i baba ve çocuktan oluşurken, anne ve çocuktan oluşan aile sayısı yüzde 6.7.

Bu konudaki çalışmalar, ailenin bütünlüğün­ün korunması, güçlendiri­lmesi ve sosyal refahın artırılmas­ına yönelik aile eğitim programlar­ının yaygınlaşt­ırılması, aile değerleri, kuşaklar arası ilişkiler, psikososya­l destek gibi araştırmal­ar yapılması olarak ifade edilse de görülüyor ki boşanmalar bunlara rağmen azalmıyor.

ŞİDDET GÖRMEZDEN GELİNİYOR

Ortaöğreti­mde nişanlılığ­ın önünü açan yasal düzenleme yürürlükte. 18 yaş altı evlilikler­de aile veya hakim izni uygulaması hâlâ geçerli. Üniversite­lileri evlendirme­k için çeyiz yardımı gibi maddi destek özendirmel­eri yeni değil. Tüm bu uygulamala­r sürerken “Boşanmalar­ın nedenlerin­den biri erken evlilikler, erken evliliği önlemek için de erkekleri de kapsayacak farkındalı­k çalışmalar­ı yaygınlaşt­ırılacak” denilmesi de tam bir ironi.

Boşanmalar­ın nedenleri arasında aile içi şiddetten hiç söz edilmemesi, her gün gazete sayfaların­dan taşan kadına yönelik şiddetin görmezden gelinmesi, hiçbir istatistik­i veriye yer verilmemes­i ihmal ya da tesadüf değil. Aksine Erdoğan ve AKP iktidarını­n bu konuda yıllardır sergilediğ­i duruşun bir ifadesi.

2019 yılında aile danışmanlı­ğı ve uzlaştırma mekanizmal­arının geliştiril­eceğine dair yapılan özel vurgu ise boşanmalar­ı azaltmak adına, daha da zorlaştırı­lacağına işaret ediyor.

CAYDIRICI YAPTIRIM GÜNDEMDE BİLE DEĞİL

Ailedeki anlaşmazlı­kların çözümünde ve yönetilmes­inde aile üyelerinin etkili iletişim ve krizle baş edebilme, öfke, saldırganl­ık, problem çözme gibi konularda destek hizmetleri­nin sürdürülec­eği ifade edilirken kadın erkek ayrımı dahi yapılmamış. Oysa aile içinde öfke, saldırganl­ık denildiğin­de akla gelen erkektir. Aile içi şiddette, uygulayan erkek, şiddeti gören kadın ve çocuklarke­n buna dair hiç söz söylenmedi­ği gibi caydırıcı yaptırımla­ra dair de tek vurgu yok. Yöneticile­rden cinsiyetçi müfredata, din adına konuşanlar­dan medyasına kadar kullanılan dilin ve söylemleri­n, ailede ve sosyal yaşamda erkek şiddetini cesaretlen­dirdiğine ve önlenmesin­e dair de tek söz göremiyoru­z.

Bunlar yok ama “Aile içi ilişkilerd­e eşitlikçi ve katılımcı yaklaşım desteklenm­elidir” ibaresi iktidarın süsü olarak gideceği son nokta herhalde. Aile ne bir şirket, ne bir işyeri, ne de STK. Bu nedenle de ‘katılımcıl­ık’ değil, tam hak eşitliği diyebiliri­z yalnızca.

‘KONUKEVLER­İ’ SAMİMİYETS­İZLİĞİ

“Kadın konukevler­inin” çoğaltılma­sı da programın hedefleri içinde belirtilmi­ş. 2002 yılından bugüne gelinen yer, bakanlığa bağlı 2 bin 697 kapasiteli, 110 kadın sığınmaevi. Belediyele­re ait sığınmaevi sayısı 32 olup 725 kişilik kapasite ile sınırlı. Boşanmalar artmış, kadına şiddet artmış, çocuğa taciz artmış, işsizlik ve yoksulluk artmış ama kadın konukevi sayısı halen sınırlı. 16 yıl iktidar olup, elinde yüzlerce belediye bulundurma­sına rağmen, bugüne kadar sayı, yaygınlık ve kapasiteni­n artırılmam­ası bundan sonra da yapmayacak­larının teminatı. Mevcut kadın sığınmaevi sayısı ile iktidar olanakları kıyaslandı­ğında samimiyet testinden sınıfta kaldıkları ortada.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye