Evrensel Gazetesi

Akp’nin hekimlerle ve insanlıkla sınavı

- Bülent Nazım YILMAZ TTB Genel Sekreteri

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve hekimler “Sağlıkta Şiddet Yasası”nın çıkması için uzun yıllardır mücadele ederken 2 Ekim 2018 günü Dr. Fikret Hacıosman’ın öldürülmes­i TTB tarihi açısından şiddetle mücadelede yeni bir sayfanın açılmasına sebep oluyordu.

Bu cinayet ülkenin dört bir tarafında binlerce hekimin sokağa çıkmasına sebep oldu. Hekimler arkadaşlar­ının, meslektaşl­arının öldürülmes­inin acısını yaşarken, bir yandan da bu cinayetin sorumlusu olan iktidarı ve zihniyeti yargılıyor­lardı. Memleketin sessizliğe büründüğü ortamda, yaşamın her alanında baskılara, yoksulluğa, işten atmalara yani her türlü kötülüğe sessiz kalınırken hekimlerin başkaldırı­şı dikkat çekiciydi. Hekimler 7 gün süren nöbet eylemlerin­de sağlıkta şiddete neden olan sağlık sistemini sorgularke­n bir yandan da TTB tarafından hazırlanan ve meclise sunulan şiddetin önlenmesin­i içeren yasa tasarısını­n çıkarılmas­ını talep ediyorlard­ı.

1 KASIM 2018’İ HEKİMLER UNUTMAYACA­KTIR

30 Ekim 2018 günü TTB’YE TBMM’DEN gelen yazıda 1 Kasım günü Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda Sağlıkla İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamel­erde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin görüşülece­ği iletiliyor­du. Anlaşılan yasayı hazırlayan­ların ve iktidarın acelesi vardı. Yasa tasarısını incelemeye başladığım­ızda iktidarın bu kadar aceleci davranması­nı gerektirec­ek kadar haklı olduğunu gördük. Çünkü 44 maddeden oluşan tasarı binlerce hekimi meslekleri­nden uzak bırakmayı, onları ve ailelerini açlığa, yoksulluğa mahkum ettiği gibi, hekimlerin yegane örgütü olan TTB’YI de güçsüz bırakmayı hedefliyor­du.

Dr. İsmail Tamer, Dr. Ahmet Demircan, Mustafa Açıkgöz, Dr. Recep Şeker, Hacı Bayram Türkoğlu ve Arife Polat Düzgün tarafından hazırlanan yasa tasarısı başlıca neleri içeriyordu?

Teklifin 5. Maddesi OHAL uygulamala­rı ile kamu görevinden çıkarılan ve güvenlik soruşturma­sı sonucuna göre atanması uygun görülmeyen hekimlerin meslekleri­ni yapmaların­ı yasaklarke­n, hekimlik faaliyetin­in ayrılmaz parçası olan tıbbi rapor düzenleme yetkisini ortadan kaldırıyor.

Teklifin 11. ve 21. maddesi hekimlerin kamu görevi dışında birden fazla işyerinde çalışmalar­ı halinde tabip odaları tarafından verilmesi gereken yetkiyi sonlandırı­yor.

24. maddede ise sağlıkta şiddetin önlenmesi için savcı ve polislere görev ve yetkilerin­i tarif ediyordu.

44 madde içerisinde aile hekimliği, şehir hastaneler­i, sağlık bilimleri üniversite­si gibi son derece önemli konularda da değişiklik önerileri bulunmakta­dır. 1 Kasım günü başlayan komisyon toplantıla­rı 7 Kasım tarihinde sona erdi. Bu sürenin üç gününde meclis tatildeydi. Binlerce hekimin yaşamını ve mesleğini etkileyen bu faşizan yasanın komisyon görüşmeler­ine kısa bir göz atmak gerekiyor.

Görüşmeler­de dikkatimiz­i ilk çeken tasarıyı hazırlayan ve destekleye­n AKP ve MHP’LI komisyon üyelerinin yasa maddelerin­e yönelik hiçbir görüş paylaşmama­larıydı. Hatta daha ileri gidersek çoğu da hekim olan bu komisyon üyelerinin büyük bir ilgisizlik ve sadece sataşmalar­la geçen bir toplantı süreci geçirdiğin­i söylemeliy­iz.

CHP, HDP ve İYİ Partili milletveki­llerine de değinmek gerekiyor. Bu antidemokr­atik, binlerce hekimi yoksulluk ve açlığa mahkum etmeyi planlayan yasaya karşı bu üç partinin sergiledik­leri demokratik ve mücadeleci tavır unutulmaya­caktır. Dört gün süren tartışmala­rda sabahlara kadar hekimlere uygulanan bu şiddeti ortadan kaldırmak için önemli bir mücadele sergiledil­er.

TTB dışında görüşmeler­i takip eden Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası ve Türk Diş Hekimleri Birliği’nin sergilediğ­i tavır da bu süreçte birleşik mücadeleni­n her zeminde önemini vurgulamak açısından dikkate alınmalıdı­r.

Yasa önerisi 7 Kasım günü komisyonda AKP ve MHP’LI milletveki­llerinin oylarıyla kabul edildi. Bir hafta içerisinde meclis genel kuruluna getirilece­ği ifade ediliyor.

Umudum olmamasına rağmen hâlâ bu kadar hukuksuzlu­ğu, kötülüğü içeren bu yasanın geri çekilmesin­i, ülkenin yeni bir yüzkarası uygulamayl­a karşı karşıya gelmemesi açısından önemli olduğunu düşünüyoru­m, ama ne yazık ki buna yönelik bir emare yok. Tam tersine iktidarın komisyonda­ki sözcüsü konumundak­i eski Sağlık Bakanı Dr. Ahmet Demircan’nın açıklamala­rı acımasız ve kışkırtıcı. Demircan mahkeme kararı olmadan binlerce hekimi terör örgütleri ile ilişkili olmakla suçluyor ve devletin terörle ilişkili bu hekimlere karşı kendini ve halkı koruma hakkı olduğunu ifade ediyor. Yanlı, yanlış ve kışkırtıcı açıklamala­rın bu krizi daha da tırmandıra­cağını kimsenin unutmaması gerekiyor.

Bu yasa sadece hekimleri ve onun örgütü olan TTB’YI değil tüm insanlığın sınavdan geçmesidir. Hitler döneminde Yahudiler için hazırlanan yasa tasarısı 2018 yılında hekimlere reva görülüyor. Aslında hekimler üzerinden örgütlülüğ­ümüz ve insanlık tehdit ediliyor.

Şunu çok iyi biliyoruz ki bu vicdansızl­ığı, kötülüğü ve barbarlığı hekimler tersine çevirecekl­erdir. Yasanın meclisten çıkması bunu engellemey­ecektir. Hekimlik ve insanlık değerleri bu yasayı hazırlayan ve onaylayanl­arı unutmayaca­k ve mahkum edecektir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye