Barıştan söz edip savaşa çağırıyorlar
Paris bugün Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinin 100. yılı nedeniyle dünya liderlerine ev sahipliği yapacak. Başta Fransa Cumhurbaşkanı Macron olmak üzere emperyalist devletlerin liderleri, insanlığın bir daha benzer felaketler yaşamamasından söz ederken, savaş ve silahlanmaya devam ediyorlar.
Bugün Birinci Dünya Savaşı’nın bitti gün. Bundan tam 100 yıl önce, 11 Kasım 1918’de saat 11’de Almanya’nın yenilgiyi kabul etmesiyle Fransa, İngiltere, Rusya ve Abd’nin içinde yer aldığı müttefik güçleri savaştan galip çıktılar. 20. yüzyılın bu ilk büyük savaşında değişik kaynaklara göre 20 milyona yakın insan hayatını kaybetti. İlk modern silahlar bu savaşta kullanıldı. Sonuçları ağır olan savaştan bir ders çıkarmayan emperyalist devletler, 11 yıl sonra, 1 Eylül 1939’de bu kez Almanya’nın Polonya’ya saldırmasıyla başlayan İkinci Dünya Savaşı’nda karşı karşıya geldiler. Zira emperyalist devletler arasındaki paylaşım mücadelesi devam ediyordu. Özellikle de yükselen yeni emperyalist güç olarak Almanya iki büyük savaşın da tetikçisi oldu.
İki büyük savaştan ders çıkarmayan emperyalist devletlerin dünyayı yeniden büyük bir savaşa doğru götürdüğü artık görülebiliyor. Artan silahlanma ve pazar paylaşım mücadelesi, büyük savaş koşullarını her geçen biraz daha olgunlaştırıyor. Bütün bunların ortasında Bininci Dünya Savaşı’nın bitişinin 100. yılı dolayısıyla devlet ve hükümet başkanları tarafında yapılan açıklamalarda, “insanlığın bir daha aynı açıları yaşamaması” dileği eksik olmuyor. Bu nedenle bir taraftan savaşın getirdiği felaketlere dikkat çekerken diğer taraftan savaşa hazırlık yapıyorlar. Tam bir iki yüzlülük örneği.
Bunun başını ise Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 100. yılı dolayısıyla bir haftadır ülkenin değişik kentlerinde etkinlikler düzenleyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron çekiyor. Alman basının yazdığına göre Macron, 100. yıl kutlamaları çerçevesinde önceki yıllardan farklı olarak bu yıl büyük etkinlikler düzenledi. 4 Kasım’dan itibaren savaş cephelerine sembolik ziyaretlerde bulundu. Bunların Strasborg ayağına savaşın tetikçisi olarak Almanya’yı temsilen Cumhurbaşkanı Frank-walter Steinmeier katıldı. 10 Aralık Cumartesi günü ateşkes anlaşmasının imzalandığı Kuzey Fransa cephesindeki Compiègne’de düzenlenen etkinliğe ise Almanya Başbakanı Angela Merkel katıldı. 2009’da ateşkesi günü olan 10 Kasım’da yapılan törene katılan Merkel, ilk kez mağlup olan ülkenin temsilcisi olarak seremoniye katıldı. Bütün bu etkinliklerin zirvesi ise bugün düzenlenecek törenler olacak.
MACRON’DAN AVRUPA ORDUSU ÇAĞRISI
Yüzyıllar boyunca kıta Avrupa’sında egemenlik mücadelesi veren Almanya ve Fransa şimdi dünya üzerindeki çıkarlarını ancak birlikte koruyabileceklerine inandıkları için eski defterleri açmayı tercih ediyorlar. Savaşın nedenlerini sorgulama yerine yeni savaşlarda nasıl birlikte hazırlanacaklarının mesajını veriyorlar. Bunun en somut ifadesi ise Macron’un hafta içerisinde bir kez daha yüksek sesle kurulma çağrısı yaptığı “Avrupa Ordusu” oldu. Bugün ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vilademir Putin ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da aralarında olduğu 120 devlet ve hükümet başkanını ağırlayacak olan Macron, hafta içinde yaptığı
açıklamada ise bunların bir kısmını açıkça hedef olarak gösterdi. Macron yaptığı açıklamada, “Avrupa Birliği’nin ABD’YE ihtiyaç duymadan kendisini Rusya’ya karşı koruması için acil olarak Avrupa Ordusunu kurmalı” dedi. Daha sonra Europe 1 radyosuna verdiği demeçte, söylediklerinin kapsamını daha da genişleterek, otoriter güçlerin Avrupa’nın sınırında beklediğini ifade ettikten sonra, “Avrupalılar, Çin, Rusya ve hatta ABD’YE karşı kendisini korumalı” dedi. Buna gerekçe olarak da ABD ile Rusya arasında imzalanan orta ve uzun menzilli füzelerin kullanılmasını yasaklayan anlaşmasının iptal edilmesini gösterdi.
İÇERİDE VE DIŞARIDA İMAJ TAZELEME
Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 100. yılını büyük bir kutlamaya ve gövde gösterisine dönüştüren Macron’un amacının gerçekten bir daha benzer bir savaşın olmasının önüne geçmek olmadığı ortada. Zira, göreve geldiğinden bu yana Fransa’nın Avrupa ve dünya üzerindeki askeri ve siyasi gücünü artırmak için yoğun bir çaba
harcıyor. Yaptığı açıklamalar ve attığı adımlar bir taraftan Fransa’nın dışarıdaki çıkarlarını daha fazla koruma, diğer taraftan ise milliyeti seçmenlere bir mesaj verme. Zira yapılan son kamuoyu yoklamalarında halk arasında desteği oldukça düşmüş görünüyor. Bu nedenle Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinin 100. yılını yıpranan imajını “dünya siyasetçisi” olduğunu kanıtlayarak düzeltmeye çalışıyor. Ancak, içeride işçi ve emekçilere dayattığı açı reçeteler bunun hiç de kolay olmadığını gösteriyor.
Sadece Macron değiş, bütün liderler eğer gerçekten benzer büyük felaketlerin yaşanmamasında samimi iseler, yapacakları ilk iş askeri harcamaları son verip, buralara ayrılan bütçeleri yoksulluk, işsizlik, eğitim, konut başta olmak üzere halkın acil ihtiyaçlarına harcarlar. Bu durumda Avrupa genelinde yükseliş içinde olan sağ popülizmin de önüne geçilebilir. Ancak bunu yapmayacakları ortada. Bu nedenle başta Fransa ve Almanya olmak üzere bütün ülkelerde halkın savaşa ve silahlanmaya karşı, barış için zaman kaybetmeden harekete geçmesi gerekiyor.