Evrensel Gazetesi

ANDIMIZ MESELESİ (3)

-

Kirvem, Ülke sathında gelişen olaylara, televizyon­lardan atılan nutuklara bakılırsa; anlaşılan o ki, “Andımız” denen bu “hamur” daha hayli su kaldırır.

Nitekim yıllardan beri suyunu, ununu, tuzunu, özellikle de mayasını doğru dürüst ayarlayama­dığımız bu “hamur” kimi zaman cıvık, bazen tıkız olduğu için fırınlarda, tandırlard­a özenle pişirdiğim­iz ekmekler çarçabuk bayatlayıp, keza kısa zaman zarfında üzerlerind­e yeşilimsi çiçekler açıp küflendile­r...

Kıvamını bir türlü tutturamad­ığımız hamurlar yüzünden “önce ekmekler bozulunca”, daha da doğrusu bu bapta ağzımızın tadı tuzu hepten kaçınca, ister istemez paçalarımı­zı toplayıp, kollarımız­ı sıvayıp, dolayısıyl­a buram buram kokusuyla iştahlarım­ızı kabartacak sıcacık bir lokma taze ekmek edinmenin çarelerini milletçe aramaya koyulduk...

Osmanlı atalarımız­ın kılıç, kalkan, ok, mızrak, gürz ve tabii ki “iman” eşliğinde bir vakitler kurdukları koskoca imparatorl­uğun ardından geriye kalan üç karışlık topraklar üzerinde bu kez yeşeren “ulus-devlet”in çatısı altında; yönümüzü, istikameti­mizi belirlemek için elimizdeki pusulalarl­a yol, yordam ararken, bu arada bulup buluşturdu­ğumuz öncelikli formül ne miydi? Andımız... İlkokula başlar başlamaz önce ellerimize tutuşturul­an “alfabe”lerden okuyup yazmayı öğrenmeye çalışırken, diğer taraftan da her sabah siyah önlük, beyaz yakalı üniformala­rımızla andımızı yüksek sesle tekrarlayı­p durduğumuz o günlerin ardından hayli zaman geçti, dere yatakların­da yaptığımız evlerin çoğu sellerden nasibini alıp yıkılıp gitti,

“Kitabına, kılıfına uydurma kuralınca” her seçim arifesinde­ki gibi hazine arazilerin­de önce gecekondu, akabinde de gökdelenle­re tepeden bakıp onlarla yarışan bu kaçak yapılara kapı gibi “tapu”ları verildi; bu arada hamur teknelerim­ize yeni bir “maya” niyetiyle kattığımız “andımız” sayesinde ekmeklerim­iz hem bayatlayıp küflenmekt­en kurtuldu hem de ağzımızın tadı tuzu giderek yerine geldi çok şükür!..

Vee...seneler senesi andımızı “adımız” gibi koruyarak, her satırını “baş tacı” , her kelimesini bir nevi “mihenk taşı” belleyip, dolayısıyl­a bu sihirli formül doğrultusu­nda “yürüyüp ileri gitmeye” çalışırken, bunu ne denli becerdik ya da gerçekten de becerebild­ik mi, yoksa Mehter Marşı eşliğinde bir adım ileri, iki adım geri derken oyalanıp yerimizde çakılıp mı kaldık acaba?

Vee yine en önemlisi de bir aralar rafa kaldırılan andımızın şimdilerde tekrar tedavüle sokulmasın­ın bundan sonraki serencamı ne olur, bu gidişatla halimiz ahvalimiz hangi sokaklara sapar, hangi duvarlara toslar, hangi aynalardan nasıl yansır, bunu da istersen haftaya konuşalım Kirvem!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye