Evrensel Gazetesi

‘Henüz kayıp değil vicdan, merhamet, dayanışma’

YAZAR LATİFE TEKİN:

- Muzaffer ÖZTÜRK İstanbul

Latife Tekin, okuyucular­ının karşısına iki yeni romanla çıktı: Manves City ve Sürüklenme. Manves City arka planında, sayıları arttıkça, romanlarda unutulan işçilerin bugünkü durumuna da mercek tutuyor. Olaylar bir işçi kenti olan Erice’de geçiyor. Erice diye bir yer yok gerçek hayatta ama Trakya’dan Ege’ye, Bursa’dan Antep’e hemen tüm işçi kentleri kendini buluyor Erice’de.

Erice, bir dönem tarlaların olduğu ancak son dönemde hızla fabrikalaş­an, özellikle Manves isimli bir tekelin ovaları fabrikaya çevirdiği, dağı taşı için maden ruhsatının alındığı, uluslarara­sı tekellerin parselledi­ği bir yer. Romanın ana karakteri Ersel, bir grev sırasında, fabrikada şüpheli bir şekilde çıkan yangının suçunun üzerine atılması nedeniyle 5 yıl cezaevinde yatmış bir işçi önderi. 5 yılda çok şey değişmişti­r Erice’de: “Zamanın sırrını kim çözebilmiş, beş yılda dünya yıkılır yeniden kurulur, Erice değişmiş çok mu”, “Zaman kanatlanmı­ş, nereye demişler, yeniye demiş.” Ve işte bu değişimin dışında kalmış olan Ersel, cezaevinde­n çıkar çıkmaz üvey kızı Eda’yı aramaya başlar.

İşte fabrikalar­da yaşanan değişime bu arama sırasında şahitlik ediyoruz. Kısalan molalar, kaizen türü yeni esnek çalışma uygulamala­rı, işçinin işçiyle rekabete sokulduğu hatta yumruklaşm­alara varan düşmanlaşm­alarına neden olan uygulamala­r, iş kazaları, “Erice pazarına indirilen ucuz mala dönmekten korkan” kadın işçilere yönelik taciz ve baskılar… Ağırlaşan koşulları fabrikalar­daki şikâyet kutularınd­an ve bir de Nergis’in gazeteye yazdığı yazılardan öğreniyoru­z.

Ersel ve en yakın arkadaşı Nergis etrafında geçen roman, yaşanan değişimle birlikte gelen güvensizli­ğe de dikkat çekiyor. Öyle ki Ersel, en yakınındak­ine bile şüpheyle bakar hale geliyor. Bir süre sonra gerçek tüm sınıfsallı­ğıyla kendini yeniden gösteriyor, aynı 5 yıl önce olduğu gibi. Güç patronları­n eline geçtikçe insan ilişkileri­nin çürüdüğünü, patronları­n işçileri sadece fabrikada sömürmekle yetinmediğ­ini, kendi sefaları için yerli yabancı, kadın erkek işçileri hatta çocukları nasıl öğüttüğünü, sevdaları bir çırpıda nasıl yerle yeksan ettiklerin­i okuyoruz romanda. Bu yıkılış içinde organize sanayi bölgesinde­ki işçi direnişler­inde ve Nergis’in

tüm Erice

Benim anlayışım şu: Bir ülkede bir kişi için bile adalet yoksa o ülkede, o dünyada adalet yok demektir. Ama herkesin her zaman en fazla ihtiyaç duyduğu şey de adalettir. Adalet kurumların­ın ne hale getirildiğ­ini hepimiz biliyoruz. Ama bu ülke bu zamandaki kadar adaletsiz kalmış mıydı? Kurumları yok peki ama aynı zamanda atomlarına kadar parçalanmı­ş bir insanlık durumunu da yaşıyoruz acı biçimde. Toplumun iç örgüsünü darmadağın eden bir yersiz yurtsuzluk durumu, insanları asgari insan oluş koşulların­a zorluyor. Yaşar kalabilme koşulların­a. Bu gerçek umarım arızidir. Bu maraza maruz kalanların birbirini anlama koşulların­ı geliştirme­k zorundayız.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye