İçe kapanıklığı dağıtmak ve direnişi büyütmek gerek
HALUK TOLGA İLHAN:
Müzisyen ve yorumcu Haluk Tolga İlhan, Rumelihisarüstü’nde iki katlı bir evi müzik merkezine dönüştürdü. Burada şan, bağlama, piyano ve gitar dersleri veriyor. Aynı zamanda albüm çalışmalarını ve provalarını yapıyor.
Haluk Tolga İlhan’la yeni açtığı müzik merkezine dair bir sohbet gerçekleştirdik. Müzik merkezi projesini, halkın tepkilerini ve hedeflerini konuştuk. Son dönemde kültür sanat alanına yaşanan gelişmeleri de sohbetimize sıkıştırdık. İlhan, bir de bizim aracılığımızla yeni bir albüm müjdesi verdi. Söz Haluk Tolga İlhan’da…
Rumelihisarüstü’nde bir müzik merkezi açtınız. Bu proje nasıl oluştu, bu fikir nasıl hayata geçti?
Bir opera sanatçısı olarak Ankara Operası’nda görevli olduğum dönemlerde şan ve müzik eğitimiyle ilgili çeşitli çalışmalar yürütmüştüm. İstanbul’a geldikten sonra Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği’nde 4 sene boyunca şan atölyesi yürüttüm. Talep artınca bu çalışmaları yürütebileceğim daha kapsamlı bir yer ihtiyacı doğdu. Geçtiğimiz yaz Rumelihisarüstü’nde iki katlı bir binayı alarak, burayı müzik çalışmalarının gerçekleşebileceği ciddi bir tadilattan geçirdik, şu anda da şan, bağlama, gitar, piyano ve keman üzerine atölyelerimiz faaliyete geçti.
Tabii yalnızca dışarıya dönük bir hizmet için değil, biliyorsunuz yoğun bir konser tempomuz var, albüm çalışmalarımız var, bunun için de provaları gerçekleştirebileceğimiz bir alan yaratmış olduk kendimiz için.
Halkın tepkisi nasıl? Tepkiler ve katılım çok çok iyi, beklentimizin çok üzerinde. İlk dönem 20 öğrenci ile başlarız diye düşünüyorduk, ancak ilk iki ay içerisinde 50 katılımcımız oldu, bu sayının çok da üzerine çıkmak istemiyoruz, hem butik ve birebir çalışmaların verimliliğini düşürmemek adına, hem de benim opera ve diğer konserlerimden zamanım kalmadığı için.
Müzik merkezinin nasıl bir misyonu olduğunu düşünüyorsunuz?
Az önce anlattığım fiziki koşullardan öte, aslında amacını fazlasıyla karşılayan sosyal bir misyonu da üstlenmiş oldu müzik merkezi. Hedefimiz Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencilerin derslerinden kalan zamanı müziğe ayırmak istediklerinde yol masrafı ve zaman kaybı yaşamadan hızlıca erişebilecekleri, kendilerini geliştirebilecekleri bir alan yaratmaktı. Ancak buranın sosyal yapısı müzik merkezinin misyonunu hem geliştirdi hem dönüştürdü. Rumelihisarüstü’nün sosyal yapısı daha çok memleketlerinden buraya yıllar önce yerleşmiş, çoğu Alevi, işçi insanlardan oluşuyor. Evlerinin hemen yanında böyle bir yer açılında bunu değerlendirmek istedi yerel halk. Örneğin 40 yaş üstü, çalışan ya da ev emekçisi kadın arkadaşlarımız ile 3. Sınıf Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğrencisi ve Etiler’de yaşayan beyaz yakalı bir kişi aynı anda gitar/bağlama ya da şan dersi alıyor. Burası; Etiler, Bebek ve Levent’e ve Armultu’ya ulaşımı 5 dk olan çok yakın bir yer olduğu için, bu farklı semtlerin yakınlığı atölyelerimizdeki katılım çeşitliliğini artırmış oldu.
Bu çeşitlilik nasıl yansıyor çalışmalara?
Belki de bir biri ile diyalog kurmak için çok da çaba sarf etmeyecek birçok kişi müzik etrafında birbiri ile temasa geçmiş oldu. Atölyeler başladığından bu yana birbiri ile kaynaştılar, notlarını paylaşıyorlar, dışarıda da bir araya geliyorlar. Bu çok güzel bizim için, böylesine kutuplaşmanın yoğunlaştığı bir dönemde birleştirici, düşündürücü bir unsur olarak müzik merkezimizin işliyor olmasından dolayı çok mutluyum. Peki, atölyelerin işleyişi nasıl? Bağlama, gitar ve şanda grup atöylerimiz oluyor, bunlar daha çok müziğe hobi olarak yaklaşan, genel bilgi sahibi olmak isteyen, yeteneğini ve potansiyelini keşfetmek isteyenlere yönelik bir müfredat ile ilerliyoruz.
Bunlarla birlikte aynı dersleri ve piyanoyu bireysel olarak da işliyoruz, burada kişi müziğe daha profesyonel yaklaşmış oluyor, daha önce keşfettiklerini teorik ve pratik anlamda ilerletiyor. Piyanoya genelde