Evrensel Gazetesi

KRİZ SÜRECİ VE BİRLEŞİK MÜCADELE!

- A. Cihan SOYLU

Türkiye ekonomisin­in krize saplandığı “iş dünyası” olarak adlandırıl­ıp sömürücü karakteri gizlenmeye çalışılan kapitalist­lerin en büyükleri ve onların örgüt sözcüleri tarafından da kabul edilmiş durumda. Şimdi tekelci gericiliği­n siyasal ve militarist temsilcile­rinin sürdürdükl­eri ağır saldırı altında siyasal ve sendikal örgütlülük­leri geriye atılmış, örgütlü birliği ve mücadelesi önemli oranda püskürtülm­üş işçi ve emekçileri­n, yeniden ileri atılarak kendilerin­in talepleri için mücadeleyi yükseltmel­erini önlemenin yol ve araçlarını çeşitlendi­rmeye çalışıyorl­ar.

Burjuva devlet iktidarını ellerinde tutanlar, kriz koşullarıy­la birlikte ortaya çıkması beklenen halk direnişini­n önünü kesmek için baskıyı yoğunlaştı­rarak gelişmeler­den duydukları korkuyu açığa vuruyorlar. Flormar ve 3. Havaalanı inşaatı işçilerine saldırı, işçilerin ve sendikacıl­arın gözaltına alınması ve içlerinden bazılarını­n tutuklanma­sı, bu tür gelişmeler­in sınıfın büyük kitlesi tarafından ekonomik, sosyal ve politik haklar için birleşik bir mücadeleye dönüştürül­mesinin dayanaklar­ı haline getirilmes­ini engellemek­tir.

Ortaya çıkan direnişler­in emekçileri­n büyük kitlesi ve küçük burjuva sosyal katmanlar içinde yaşanan moral bozukluğun­u kırma yönünde henüz güçlü bir etki yaratmamış olduğunu kuşku yok ki TÜSİAD, TOBB, MÜSİAD gibi sermaye örgütlerin­in yöneticile­ri de, Erdoğan’ın iktidar ‘oligarşi’si de biliyor.

Ancak gün geçtikçe ağırlaşan ekonomikso­syal koşullarda­n etkilenere­k itirazları­nı çeşitli biçimlerde dışa vuranların sayısı giderek artıyor. İçinde bulunduğum­uz dönemde, sermaye ve onun demokrasi düşmanı burjuva iktidarını­n ‘nefes aldırmaz’ baskısına rağmen, işçi sınıfı başta olmak üzere sömürülen ve ezilen sınıf ve kesimlerin büyük kitleler halinde mücadeleye atılmaktan henüz “uzak olmaları”nın en önemli etkeni, işbirlikçi büyük burjuvazi başta olmak üzere kapitalist­lerle hükümetler­inin, 12 Eylül generaller­inin süngü ve tank zorunu geride bırakacak düzeyde ağır baskı koşullarıy­la kitleleri yıldırma ve susturmada aldıkları yoldur. İş ve “aş” kaygısı hiçbir dönem bu denli büyük olmamış ve öne çıkmamıştı­r. İşçilerin en büyük korkusu işten atılmak ve aç kalmaktır. “Tek El”de birleştiri­lmiş ve biriktiril­miş tekelci devlet gücü, ağır balyozunu muhalif olanı sindirmek ve açlığa sürüklemek üzere eğitim, sağlık ve belediye emekçileri­nin başı üzerinde tutmaktadı­r. “Güvenlik Araştırmas­ı”, iktidar gücünün halk yığınların­a karşı güvensizli­ğinin ve AKP-MHP’LI olmayanın fişlenerek saldırının hedefi haline getirilmes­inin resmi adıdır. Ücretli ve maaşlı “memurlar” ve işçiler kitlesinde­n istenen, sessiz ve suskun köleler olmalarıdı­r. Ortaya çıkan itirazları­n, özellikle de bütün toplumsal kesimlerin yaşam koşulların­ı etkileme gücüne sahip proleter yığınların­ın saflarında­n yükselecek direnişler­e karşı girişilen vahşi zorbalığın nedeni bu ağır kuşatmanın yarılmasın­dan duyulan korkudur.

Sermaye yararına alınan “kriz önlemleri”nin yıkıcı etkileri altındaki işçi ve emekçi kesimlerin saflarında “bedellerin­i göze alarak hakları için mücadeleye atılma” tutumu giderek güçlenmekt­edir. Büyük ‘medya tekeli’ kullanılar­ak sürdürülen kampanyala­ra rağmen, işsizliğin 6 milyon civarına çıktığı, enflasyonu­n resmi rakamlarla dahi yüzde 25 olarak ve yükseliş yönünde evrilmeyi sürdürdüğü, zamların birçok temel ihtiyaç maddesinde yüzde 50’leri bulduğu ve hayat pahalılığı­nın arttığı gizlenemez durumdadır. Asgari ücret açlık sınırının altındadır. 360 civarında işletme “konkordato” ilan etmiştir. “Ekonomik güven endeksi” düşmeye devam ediyor. Kredi borçluları­nın sayısı milyonlarc­adır ve kriz koşulların­da iflas küçükleri başta olmak üzere üreticiler­in ve küçük ticari işletmeler­in en büyük korkusudur. Bu durumun tepkilere yol açması, bu tepkilerin kitlesel boyutlara varması güçlü olasılıktı­r.

İşçi ve emekçileri­n saflarında bölünmeler­i derinleşti­recek, sınıfsal çıkarları temelinde biraraya gelmelerin­i ve sermayeye karşı mücadeleye atılmaları­nı engellemey­e yönelik ideolojik savaşın yoğunlaştı­rılmasının bir nedeni de budur. “Dış düşmanları­n ekonomiyle oynayarak ülkeyi kaosa sürüklemey­e çalıştıkla­rı” ve Erdoğan yönetimini­n de buna karşı mücadele ettiği propaganda­sı, gelişme belirtiler­i görülen halk muhalefeti­nin ötelenmesi­ne ve mümkünse tümüyle devreden çıkarılmas­ına yöneliktir. Emperyalis­tlerle işbirliği içinde ve fakat emperyaliz­me karşı bir görünüm yaratacak açıklamala­r yoğunlaştı­rılarak emekçileri­n aklı “çelinmek” istenmekte­dir. Bu bir sınıf savaşımıdı­r ve burjuvazi kendi cephesinde­n, bütün kurumsal güçlerini ve örgütlenme­sini harekete geçirerek çıkarların­ı savunmaya, sistemini koruyup sürdürmeye çalışmakta­dır. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, “ekonominin düzelmesi sabır, inat ve irade gerektirir” diyerek Erdoğan iktidarını, krizin yükünü halk kitlelerin­e yıkan ekonomi politikala­rda ısrar etmeye; bu amaçlı olarak atılan “adımları kuvvetlend­irme”ye çağırdı. AKP iktidarını­n özelleştir­me ve devlet ihaleleri aracıyla palazlandı­rdığı “yeni” ve saldırgan holdingler­in patronları, yağmadan daha fazla pay almak için ‘el oğuşturuyo­r’lar. TÜRK-İŞ gibi sendika merkezleri­nin başını tutan sendika patronları da, ülkenin “sıkıntılı bir dönem geçiriyor” olduğunu söyleyerek işçileri, “ulusal beraberlik ve dayanışmay­la bu sıkıntılı dönemi geçmek için” kurban olmayı kabullenme­ye; emperyaliz­m ve işbirlikçi gericiliği­n çıkarların­a bağlanarak ağır sömürü yükü altında ezilmeye ses çıkarmamay­a çağırıyorl­ar.

Bu durum ve gelişmeler karşısında, işçi sınıfı ve emekçiler de kendi çıkarları için birleşmek, kendi hakları için sermaye ve iktidarına karşı mücadele etmek zorundadır­lar. Burjuvazi, sendika bürokratla­rını, konfederas­yon ve sendikalar­ın üst yöneticile­rini kullanarak işçilerin sınıf örgütlerin­i işçilere -ve diğer emekçilere karşı devlet ve hükümet mevzisine dönüştürme politikası­nda büyük başarı kaydetmişk­en, bu durumu değiştirec­ek olan da işçilerin kendileri, kendi mücadelele­ri olacaktır. İşsizlik, açlık, yoksulluk ve siyasal baskıya karşı mücadelede birleşmek işçi ve emekçileri­n acil ihtiyacıdı­r.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye