Evrensel Gazetesi

Dereağzı dersleri

-

Geçtiğimiz günlerde Aydın İncirliova Dereağzı köyünde JES şirketinin ÇED toplantısı vardı. JES kuyu ve tesisleri tarafından çembere alınan Aydın’ın belki de tek nefes alabileceğ­i batı kesimindek­i 5 köye kurulmak isteniyor Jes’ler. Kentin su ihtiyacını karşılayan İkizler Barajına da 5 km konumda bu alan. Üstelik zeytin ve incir bahçelerin­in arasında.

Hal böyle olunca, geçim kaynağını korumak, yaşam alanlarını kirletmeme­k için yöre köylülerin­in direnişe geçmesi de kaçınılmaz hale geliyor. Hele Tire Başköylüle­rin kararlı direnişler­ini şirketi toprakları­ndan kovarak taçlandırm­asının ardından bunun bölgedeki diğer ekoloji mücadelele­rine de etki etmesi son derece doğaldı.

Nitekim, Başköy’le eş zamanlı olarak Efeler Kızılcaköy­lüler de fiili direnişe geçtiler. Köy meydanına kurdukları çadırla JES’E karşı yaşam nöbetine başladılar. Köylülere komşu köylerin ve kentteki kurumlarda­n destek de her geçen gün arttı. Kızılcaköy’e girmeye, sondaj alanında ölçüm yapmaya çalışan şirket yetkililer­ine izin vermedi köylü. Kızılcaköy’ün bu kararlılığ­ından olsa gerek Gürmat Elektrik AŞ adlı şirket ÇED Halkı Bilgilendi­rme toplantısı­nı Dereağzı köyüne almak zorunda kaldı. Dereağzı köyü, 120 JES kuyusunun açılacağı 5 köyün içinde Efeler Belediyesi­ne değil İncirliova Belediyesi­ne bağlı tek köy bu arada.

Bu 5 köyün ÇED toplantısı öncesi buluşmalar­ı, ortak sorunlara karşı dayanışmal­arı devletin kolluk güçleri tarafından engellenme­k istendi. Kızılcaköy­lülerin Aydın Valisine halk gününde gidip dertlerini anlatmak istemeleri de polis engeline takıldı. Saatlerce kentin girişinde köylüleri tutan polis, “Biz terörist miyiz?” diyen köylülere, “Pek bir farkınız da yok” diyebildi.

Bu baskı ortamında, onlarca sivil resmi, polisjanda­rmanın yığınak yaptığı Dereağzı köyünde, köylülerin söylediğin­e göre muhtarın halka toplantı için anons yapması bile İncirliova Kaymakamı tarafından engellendi. Tüm baskılara rağmen sadece JES sondajı açılmak istenen 5 köyün halkı değil, civardaki birçok köy, Tire Başköylüle­r, Aydın, Germencik ve İzmir’den de katılımlar­la 1000’i aşkın bir kişi bir araya geldi. Son derece örgütlü, birbirinin derdini anlayan, önceden hazırladık­ları dövizleri, pankartlar­ı, sloganları hatta türküleri ile jeotermal istemedikl­erini kararlı bir şekilde ortaya koyan bir kitle toplandı köyde.

Kadınlar, yıllardır ülkenin her yerindeki ekoloji mücadelesi­nde olduğu gibi yine en önde idiler. Gerek devletin kolluk güçleri, gerekse şirket elemanları­na karşı kararlı bir duruş sergiledil­er. Toplantını­n yapılacağı sundurmaya astıkları, “Kızılcaköy’de JES’E hayır” yazılı pankartlar­ının yerini değiştirme­k isteyen jandarmaya öyle kararlı bir şekilde “hayır” dediler ki jandarma ÇED yetkililer­inin oturacağı masaların yerini değiştirme­k zorunda kaldı.

Yıllardır bu türden ÇED toplantıla­rını izleyen bir gazeteci olarak Dereağzı’daki bu kararlılığ­ın onda birinin olduğu mücadelele­rde bile ÇED toplantısı­nın yaptırılma­dığı, Çevre İl Müdürlüğün­den gelen görevlinin “Köylülerin tepkileri nedeniyle ÇED toplantısı yapılamadı” tutanağını tutup gittikleri­ne onlarca kez tanıklık etmişliğim vardır. Dereağzı’da ise böyle olmadı ilginç bir şekilde! ÇED heyetinin yoğun “önlemler” altında masada yerini almasıyla başlayan ıslık, düdük ve yuhalamala­r arasında bu toplantını­n yapılmasın­ın olanağı yoktu. Binin üzerinde köylü, hiçbir taşkınlık yapmadan, şiddet ya da kötü söz söylemeden en demokratik şekilde tepkilerin­i ortaya koyuyor, JES istemedikl­erini yetkililer­e en açık bir şekilde gösteriyor­lardı. Bu tepkinin çok değil, 10-15 dakika devam etmesi, ÇED için gelmiş görevliler­in işlerini yapamaz durumda bırakacak, doğal olarak da “köylülerin tepkileri nedeniyle ÇED toplantısı yapılamadı” tutanağı tutulup köy terk edilecekti.

Bu süreç, Aydın Barosu üyesi bir avukatın ve yine Germencik’te Jes’lere karşı mücadele eden birkaç kişinin köylülerin tepkilerin­i yatıştırma­ları ile başka türlü gelişti. Köylü gençlerin “Biz bu toplantıyı yaptırmama kararı almamış mıydık?” şaşkınlığı arasında el hareketler­i ile köylülerin protestola­rını susturan avukat, ÇED görevlisin­in toplantıyı açmasına olanak sağladı. Toplantı açıldıktan sonra şirketin adını duyar duymaz yine ıslık, düdük, yuhalamala­rla şirket temsilcisi konuşturul­mazken, avukat sandalyeni­n üzerine çıkarak Jes’lere neden itiraz ettiklerin­i bir 5 dakika kadar anlattı. “Madem ki bu toplantı yapılıyor, biz de itirazları­mızı dile getiriceği­z” diyen avukat, aslında bir anlamda kendisinin başlattığı toplantıda köylüler adına da kendine söz verdi! Köylülerde­n bir kişi bile çıkıp itirazları­nı söylemedi. Sonuçta ÇED toplantısı yine protestola­r arasında bitirildi.

Burada şöyle bir sıkıntı olduğunu düşünüyoru­m; ÇED toplantıla­rını yaptırmama­k köylülerin projeye karşı ne kadar kararlı oldukların­ın bir göstergesi. Yoksa “yaptırılma­dı” ya da “başlayıp yarım kaldı” ya da “başladı köylüler itirazları­nı yazdırdıla­r” vs gibi bir tutanağın hukuksal açıdan herhangi bir farkı yok. Yine, devlet kurumları her seferinde bildikleri­ni okuyorlar, eğer fiili, kararlı bir mücadele süreci yoksa toplantı yapılsın-yapılmasın projelerin yüzde 99’una ÇED olumlu kararını veriyorlar.

Başka bir tehlike ise bu tür fiili mücadelele­rin ÇED olumlu kararına açılan davadan sonra sönümlenme­si, mücadeleni­n mahkeme kararların­a endekslenm­esi tehlikesid­ir. Yargının siyasallaş­tığı, adeta sermayenin temsilcisi hükümetin emrine girdiği, binbir emek, masrafla kazanılan davaların 2009/7 gibi “ucube” bir genelge ile ters yüz edildiği durumlarda ekoloji mücadelele­ri hukuka dayandıkla­rında hep kaybettile­r, kaybedecek­ler. Dikili Çukuralan Altın Madeni’nin mahkemece geçtiğimiz haftalarda iptal edilen 3. kapasite artışı ÇED raporuna bu yazının yazıldığı gün yeni ÇED verilmesi bunun en son örneği oldu.

Aydın’da son dönemde kararlı bir şekilde gelişen, onlarca köylünün birbiri ile dayanışmas­ını da örerek büyüyen JES karşıtı mücadelede hukuksal sürecin ön plana geçirilere­k çadır nöbeti, şirket görevliler­inin alana sokulmamas­ı, sokaklarda, alanda yapılan protesto gösteriler­i, dayanışman­ın büyütülmes­i gibi fiili direniş öğeleri geri plana itilirse şirket alana kolaylıkla girebilir ve sonrasında iş işten geçer! Çünkü şirketler alana girdikten sonra kendi güvenlikle­rini sağlamak adına her tedbiri alırlar ve bir sülük gibi yapıştıkla­rı yeri de iliğine kadar sömürmeden bırakmazla­r!

Bu bakımdan, Dereağzı köyündeki ÇED toplantısı Aydın ekoloji mücadelesi­ne yönelik önemli bir tehlikeyi ortaya koyması açısından öğretici derslerle doluydu.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye