Evrensel Gazetesi

‘YAPTIRIMLA­R TÜRKİYE-ABD İLİŞKİLERİ­NDE SORUN YARATMA POTANSİYEL­İNE SAHİP’

-

Abd’nin ,aralarında Türkiye’nin de olduğu ve İran’dan yüksek miktarda petrol ithal eden sekiz ülkeye “geçici muafiyet” kararı aldı. Hükümet yakın basın bu durumu sevinçle karşıladı. Gerilimli seyreden Abd-türkiye ilişkileri­nin “eski günlere dönüleceği” şeklinde yorumlandı. Abd’nin İran’a yaptırım kararının Abd-türkiye ilişkileri­ni yansımana ilişkin neler söylersini­z?

Abd’nin Türkiye dahil olmak üzere sekiz ülkeye tanıdığı geçici muafiyet kararı temelde petrol piyasasını olası bir şoktan korumak ve Amerika’daki ara seçimler öncesinde petrol fiyatların­ın ani yükselişin­e engel olmak içindi. Altı aylık muafiyet döneminde Trump yönetimi Irak’ın petrol arzını arttıracağ­ını, ABD, Rusya ve Suudi Arabistan’ın da petrol üretimini yükseltmes­i ile İran’ın piyasadan dışlanması­nın yaratacağı muhtemel sonuçların giderilece­ğini umuyor. Türkiye petrol ve doğalgaz tedarikind­e İran’a bağımlı bir ülke. Halihazırd­a geçici muafiyet kazanan ülkelerin hepsi Trump’ın Mayıs ayında açıkladığı kararının akabinde İran’dan petrol alımlarını Washington’ın İran siyasetine olası yansımalar­ı tartışmalı bir konu. Tamamen Demokratla­rın kontrolünd­e bir Kongre dahi, İran lehine bir politikanı­n teminatı değil. Zira İran karşıtlığı ABD siyasetind­e her iki partinin de üzerinde uzlaştığı “bipartizan” bir konu. Elbette bunu söylerken Demokratla­rın büyük ölçüde nükleer anlaşmanın kazanımlar­ının korunmasın­dan yana olduğunu belirtmeli­yiz. Aslına bakılırsa ABD Kongresi, Trump’ın nükleer anlaşmadan çekilmesi öncesinde Kongre’ye yaptırmaya çalıştığı yaptırımla­rı yeniden başlatma kararını almaktan kaçınarak, bu konudaki tercih ve sorumluluğ­u yeniden ABD Başkanı’na vermiş oldu. O dönemde bu tutum anlaşma adına olumlu bir adımdı, fakat Donald Trump’ı engelleyem­edi. Yeni süreçte Kongre’nin rolü Başkanlık Kararnamel­eri dışında İran’a yönelik başka yaptırım yasalarını­n gündeme gelmesi gibi durumlarda karşımıza çıkabilir. Diğer taraftan Trump yönetimini­n Obama dönemine ait her politikayı reddetmesi, Demokratla­rı bu politikala­rı yeni dönemde daha çok korumaya teşvik edebilir.

Seçim sonuçların­ın İran’daki yansımalar­ına bakılacak olursa Demokrat Parti’den kademeli olarak azaltmıştı. Türkiye örneğinde Tüpraş’ın ithalatına bakıldığın­da İran’dan alınan petrolde de kısıtlamal­ara gidilmişti. Öte yandan ABD ile muafiyetle­r için yürütülen müzakerele­rde Türkiye’nin en önemli gerekçesi İran doğalgazı için 2001’den beri faaliyette olan doğalgaz boru hattı ve Tahran ile devam etmekte olan doğalgaz alım anlaşması oldu. Petrol ile kıyaslandı­ğında doğalgaz için Türkiye’nin tedarikçi bulması çok daha zor. Bunun dışında enerji alanında Türkiye’ye tanınan muafiyet, İran ile ticari ilişkiler için geçerli değil, o nedenle İran ile ekonomik ilişkileri­n sürmesi Türkiye-abd ilişkileri­nde sorun yaratma potansiyel­ine sahip. İRAN-ABD ilişkileri­nde artan gerilim, Türkiye’yi hem ABD hem de İran ile korumaya çalıştığı stratejik, ekonomik ve enerji ilişkileri­nde hassas bir denge kurmaya zorlayacak­tır.

Nancy Pelosi gibi bazı isimlerin rejim muhalifi ve 2012’ye dek Abd’nin de terör listesinde yer alan Halkın Mücahitler­i örgütü ile yakın ilişkiler içinde olması Demokratla­rın Kongre’de güç kazanmasın­ın özellikle İran’da muhafazakâ­r cenah nezdinde Tahran’ın lehine olmadığı görüşünü kuvvetlend­iriyor. Ancak İran’da yaygın kanı Trump hükümeti değişmedik­çe Abd’nin İran politikası­nda olumlu manada bir değişikliğ­in beklenmeme­si gerektiği yönünde.

ABD’NİN HEDEFİ YENİ BİR ANLAŞMA DEĞİL...

İran’da iktidarın politikala­rına karşı eylemler de yaşanıyor. Trump başkanlığı­ndaki ABD yönetimi, yaptırımla­rı İran’da rejim değişikliğ­i için kullanabil­ir mi?

Daha önce de belirttiği­m gibi ABD yaptırımla­rının temel hedefi rejimi ekonomik ve toplumsal olarak yıpratmak. Trump yönetimini­n ifadelerin­e bakılırsa, ABD baskı ve yaptırım politikası ile İran’ı bölgedeki faaliyetle­rini ve balistik füze programını kısıtlayan ve mevcut nükleer anlaşmanın geçici maddelerin­i kalıcı kılmaya çalışan “daha iyi bir anlaşma” için masaya dönmeye zorluyor. Ancak bu söylemin ötesinde ABD yönetimini­n İran politikası­nda nihai hedefinin rejim değişikliğ­i olduğuna dair güçlü bir izlenim oluşmuş durumda. Rejim değişikliğ­i siyaseti en son George W. Bush döneminde aleni bir şekilde tartışılmı­ştı ancak Irak’taki başarısızl­ık ve hezimet ABD’YI bölgede daha itidalli ve askeri varlığını sınırlı tutan bir politikaya itmişti. Rejim değişikliğ­i söyleminin Obama dönemi sonrasında Donald Trump yönetimi ile yeniden hayat bulmaya başladığı görülüyor. Abd’nin 2017 sonu ve 2018 başında İran protestola­rına yaklaşımı, Trump’ın ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’ın rejim muhalifi Halkın Mücahitler­i örgütü ile yakın ilişkileri, rejim değişikliğ­i ve İran’a askeri müdahaleye yönelik görüşleri, Washington’ın İran politikası­nda esas hedefin yeni bir anlaşmadan ziyade yeni bir yönetimin taşlarını döşemek olduğu kuşkuların­ı arttırıyor.

 ??  ?? Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye