PARİS HATIRLATMASI: ARAPLAR NEDEN YOK?
HİÇBİR yazar ya da gözlemci; Gazze Şeridi’nde yaşanan olayların ağırlığına ve İsrail saldırganlığının devamına rağmen 1918’de biten birinci dünya savaşını anmadan geçemez. Savaş 1914’te patlak vermişti. Olayı farklı açılardan inceleyen sayısız kitap yayınlandı.
Geçtiğimiz Pazar günü, dünyanın dört bir yanına Fransa’nın başkenti Paris’e insanlar akın etti. Gelen insanların yüzüne baktığımızda ilk bakışta, görüntünün neredeyse yüz yıl önce çekilmiş olduğunu düşündürüyor.
Birinci Dünya Savaşı, bir tarafında Almanya, Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya-macaristan ve Bulgaristan’ın, diğer tarafında Fransa, İngiltere ve Rusya’nın olduğu büyük güçlerin savaşıydı. Rusya daha sonra savaştan çekildi ve İtalya ve ABD daha sonra katıldı. Savaş, dünyanın her yerinde nüfuz ve çıkar çatışmasıydı.
Savaşın galipleri İngiltere ve Fransa, Birinci ve ikinci Dünya Savaşından sonra modern sömürgeciliğin en kötü biçimlerini uygulamaya devam etti. Fransa, Cezayir halkını boğmaya, kimliğini yok etmeye. Britanya’ya gelince;bu ülke yerleşimin ve Filistin’de kökleşmenin sorumlusu olduğu en korkunç role sahipti.
İngiltere, Balfour konferansının uğursuz vaadini başlatmak için Birinci Dünya Savaşı’ndan yararlandı. Siyonist varlığa destek, İngilizler tarafından bir günbile kesintiye uğramadı. Arap halkına karşı her türlü komploda savunucu ve katılımcı olarak yer aldı.
İngiltere’nin başbakanı Tonyblair’in 2003’te Saddam Hüseyin’in 45 dakikada Kitle imha silahları üretmek için nasıl yetenekli olduğuna dair sahte iddiasını kimse unutmadı.
Herkes üçüncü taraf Abd’nin İngiltere ve Fransa’yla “İsrail’in” varlığını nasıl ürettiklerini ve daha sonra finanse ettiklerini biliyor.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Türkiye, İsrail’le olan stratejik ittifakı ile Filistin’deki Yahudi varlığını sağlamada bir ortaktı. 2002’den beri iktidardaki bir İslami partinin varlığına rağmen bu ilişkiler hala yürürlükte.
Halkların felaketlerinden sorumlu olan İngiltere, Fransa, ABD ve Türkiye; neden oldukları trajedilerden özür dilemeksizin utanmadan Paris’te bir araya geldiler ve herhangi bir özür dilemeksizin barış çağrısında bulundular.