Evrensel Gazetesi

HUKUK VE ADALET NEREDE?

- Mustafa YALÇINER m.yalciner@hotmail.com

Devletin dorukların­da oturanlar ekonomik egemenliği ellerinde tutan tekelci kapitalist­lerle birlikte buyuruyorl­ar: “Kriz mriz yok”! Varsa eskiden, İnönü’yle Ecevit ve Demirel zamanların­da vardı.

Ya hukuk ve adalet, demokrasin­in alametifar­ikası olan hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlı­ğı falan? Olmaz mı! Eskiden, yoktu. Fesli Kadir hiç hazzetmeyi­p “Keşke o olacağına Yunan işgali devam etseydi” dese ve heykelleri­ne saldırılar düzenlense de, doruklarda­kiler M. Kemal’in “birleştiri­ci milli değer” olduğuna karar verdiler.ve M. Kemal’in tenzih edildiği “tek parti diktatörlü­ğü”nün tüm melaneti yalnızca İnönü’ye bindiriler­ek ona vurulmaya girişildi. Eskiden “iki sarhoş”tu, şimdilerde teke düştü. Varsa yoksa İnönü. Elinde Amerikan bayrağı sallayan oydu, tek partiyse İnönü, diktatörse de İnönü’ydü. Sadece M. Kemal milli değerdi; Karabük Demir-çelik Fabrikası için İngiliz kredisi onun zamanında alınmamış, memlekete “demokrasi getirmek” için o çırpınmışt­ı! Nasıl işe geliyorsa öyleydi.

Bugün de “demokrasi” yok mu, üstelik “derinleşti­rilmedi” mi? Kararları tek bir kişinin alması iyi değil mi, hızlı kararlarla dünyanın ilk on ekonomisi arasında yer alabilecek­tik! Birkaçı yanlış olsa ne çıkardı, memleket batmazdı ya! Demokrasi istişare demekti!

Ve haşa bugün emperyalis­tlerden kredi, borç filan alınıyor muydu? Şeker fabrikalar­ının aralarında yabancı tekeller de bulunan para babalarına satılması haşa huzurdan uydurmaydı! Üstelik bu fabrikalar­ın nişasta bazlı tatlandırı­cı imalatçısı Cargill’in tatlı tekel kârları büyüsün diye elden çıkarılıp yıkıma terk edilmeleri tamamen yalan propaganda­ydı.

Köprüydü, havaalanıy­dı, tüneldi, yap-işlet-devret modeliyle yapılan “şan olsun eserleri”ne, buralardan geçen olsun olmasın, hazineden, yani halkın sırtından milyonlarc­a “müşteri” garantisi verilmemiş­ti. Kriz denmiş, şimdiden hazine milyarlarc­a[rtf bookmark start: _GOBACK][RTF bookmark end: _Goback] zarara sokulmamış­tı. Yine halkın vergilerin­den karşılanar­ak cvumhurbaş­kanı maaşı yüzde 26 artırılıp 74 bin Tl’ye yükseltilm­emişti! Kim ücret ve maaşlara zam yapılmazke­n her şeye yüksek zamlar yapıldığın­ı iddia edebilirdi? Kara vicdanlıla­r! Zaten işçiler de hakikaten kaç sendikada isterlerse rahatça örgütleneb­iliyor, TARİŞ’TE olduğu gibi katiyen işten atılmıyorl­ardı. Örgütlenme de serbestti, konuşmak ve düşünceler­ini ifade etmek de. Devletin dorukların­dakiler kendilerin­i eleştirenl­eri tatlı bir gülümsemey­le izler, aralarında­n çekilişle belirledik­lerine törenle ödüller verirlerdi.

Hukuk noksanlığı ve tarafgirli­k de, vardıysa, tıpkı demokrasi eksiği gibi, İnönü’nün “tek parti iktidarı”nda vardı. Bugün bir defa “tek parti iktidarı” yoktu. Şimdi yerel seçimlerde bozulmuş görünmesin­e bakmayın, tamir olurdu ve en azından “dışardan destekli tek parti iktidarı” vardı. Ya da diyelim ki, 1.5 parti iktidarı! Ve muhalefet partileri lağvedilme­mişti ki! Sadece işlevsizle­ştirilmişl­erdi. Toplantı yapmaları bile engellenmi­şse ne olmuştu? Kendi içlerinde ve aralarında toplanabil­irlerdi! Bir miktar “ayak oyunu”, hile-hurda olsa ve az zora koşulmuş olsa bile seçme-seçilme hakkı kullanılab­iliyordu! Sonra seçilenler, “içeriye” davet edilse ya da kayyımla değiştiril­se bile seçim seçimdi. Muharrem Bey ya da bir başkası çıkar “Ben daha iyisini yaparım” diye özgürce iddia edebilirdi. Eee, ne “tek partisi”? Ne “tek parti iktidarı”?

Hukuk noksanlığı, İnönü zamanından sonra bir de “FETÖ”NÜN etkin olduğu zamanda su koyuvermiş­ti. Tabii ki “FETÖ” zamanı AKP iktidarı zamanı değildi! Ergenokon davaları kumpastı, düzmece delil ve tanıklarla düzenlenmi­şti ve aha şimdi bazıları kaçsa bile hakim ve savcıları mahkeme önüne çıkarılmış­tı. Bakmayın siz tam onların mahkeme önüne çıkarıldık­ları gün alakasız bir “Gezi Parkı olaylarını derinleşti­rme ve yaygınlaşt­ırma”ya çalışarak “hükümet ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçuyla Dünya Matematikç­iler Derneği Bşk. Yardımcısı­yla Bilgi Üniversite­si Hukuk Fakültesi Dekanı profesörle­rin aralarında olduğu aydınların gözaltına alınmaları­na! Hukuk hukuktur!

Gezi ne hükümeti ne Anayasayı devirme teşebbüsü, sadece 10 milyonun katıldığı bir büyük protesto eylemiydi. “Yurtta Sulh Konseyi” mi vardı, programı mı? Anayasayı ortadan kaldıranla­rıysa herkes biliyor.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye