Geçici Koruma Yönetmeliği isminin aksine kalıcı hale geldi
Geçici Koruma Yönetmeliği 5. yılına girerken isminin aksine kalıcı hale geldi. Mültecilerle çalışan kurum temsilcileri, yönetmeliğin artık çözüm üretmekten uzaklaştığını ve uluslararası sözleşmelere uygun vatandaşlık hakkını da kapsayan bir yeni düzenlemeye ihtiyaç olduğunu dile getirdiler.
Suriye’deki savaştan sonra ilk olarak Suriyeli mülteciler için çıkarılan sonrasında ülkedeki bütün mültecileri kapsayan Geçici Koruma Yönetmeliği’nin yayımlanmasının üzerinden dört yıl geçti. 2013 yılında yayınlanan 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 91. maddesinin gereği olarak yürürlüğe giren yönetmeliğin getirdiği statünün süresi belirlenmezken yetki Bakanlar Kuruluna bırakılıyor.yönetmelik, 1951 Cenevre Sözleşmesine getirilen coğrafi sınırlama ilkesini olduğu gibi korurken yönetmelikte mülteciler için hak tarifi yapmak yerine hizmet tanımı yapılmış. Yönetmelikte, sağlık, eğitim, çalışma ve sosyal haklar hizmet olarak yer alıyor.
‘Geçici Koruma Yönetmeliği 5. yılına girerken, “Suriyeli mültecilerin günlük yaşamdaki karşılaştıkları problemleri çözmeye yeterli oluyor mu? Yeni bir düzenlemeye ihtiyaç var mı?’ sorularını İzmir’de mültecilerle ilgili çalışan kurumlara yönelttik. Kurum temsilcileri, yönetmeliğin uzun vadede çözüm üretmekten uzak olduğunu, insan haklarına ve uluslararası sözleşmelere uygun düzenlemelerin çıkarılması ve vatandaşlık hakkının da sağlanması gerektiğini dile getirdiler. Yönetmelikten kaynakların mültecilerin de kendilerini, yerli halkın da mültecileri ‘misafir ve gidici’ olarak gördüklerini bunun da birlikte yaşam önünde engel olduğunun altını çizdiler.
‘HAKKI OLMAYANIN STATÜSÜ TARTIŞMALIDIR’
İzmir Barosunun Göç ve İltica Komisyonunda Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Deman Güler, yönetmeliğin mültecilik olgusunu kabul etmediğini belirterek “Türkiye’nin 1967 protokolüne yaptığı yorum ve koyduğu çekince neticesinde Suriyelilere ayrı bir statü benzeri durum yaratıldı. Yönetmelik bu kişilere yalnızca bir hak veriyor, o da ülkede kalma hakkı. Geri kalan düzenlemelerin hepsi hizmet olarak sunulmuş. Bu durumu eleştirmekle işe başlayabiliriz. Hak sahibi olmayanın hukuki statüsü her zaman tartışmalıdır. O sebeple hizmet verilen yabancı yerine hak sahibi mülteciye içeren bir hukuki durum yaratmak gerekir. Yani 1967 protokolünü bölge sınırı olmadan kabul etmeliyiz” dedi.
‘ORTA VADEDE VATANDAŞLIK HAKKINI İÇERMELİ’
Yönetmeliğin pratikte Suriyelilere yarar sağlasa da niteliği gereği uzun vadeli çözüm üretmekten uzak olduğunu da ifade eden