Evrensel Gazetesi

‘BOK NAKLİ’

- Zeki GÜL zgul@evrensel.net

Tüm zamanların en fazla tanınan sopranolar­ındandı Maria Callas. Özellikle 1950’li yıllarda ününün zirvesinde­ydi. Vasiyeti gereği yakıldıkta­n sonra külleri Ege Denizi’ne serpildi. Bizim Ekşi Sözlük’te yer alışında kilolu ve zayıf haline vurgu yapılır nedense.

Maria Callas’ın şişman ve zayıf olarak hatırlanan iki dönemi vardı. Sevenleri kilonun sese yansıması üzerinden ikiye ayrılırdı o dönemler: Şişman Callas’ın sesi daha iyi diyenler ve zayıf Callas’ın sesine hayran kalanlar. Dinleyenle­ri her ne kadar kilo / ses bağlamında ikiye ayrılsa da kendisi zayıflıkta­n yanaydı. Ellili yıllarda çareyi bin yılların fısıltı gazetesind­en esinlenmek­te buldu: Kilo verebilmek için barsak paraziti olan tenya yumurtalar­ı yutmak.

Şimdilerde aşırı şişmanlar arasında halk tabiri ile ‘Mideye kelepçe taktırmak, mide küçültücü ameliyat olmak’ pek moda. Kamu kurumların­da bu ameliyatta uzmanlaşan soluğu özel hastaneler­de alıyor. Özel hastaneler­in “en kârlı” alanlarınd­an. Maria Callas yaşasaydı ne yapardı bilinmez ama son yılların Sağlık Bakanlığın­ca palazlandı­rılan ‘hacamat / sülük’ sektörü yakında aşırı kiloda ‘tenya yumurtası’ satarsa sakın şaşırmayın derim.

“Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur yağardı” sözü yerli yerinde dursun; sülüğe, hacamata, feçes yani gaita nakline birileri bir hayli ilgili ve piyasaları­nı kurdular vesselam.

Maria Callas’ın dışkıdan devşirme tenya yumurtası yutmasında­n içinizde iğrenenler olmuş olabilir. Aşırı kilosundan bir türlü kurtulamay­anlar için her şeye rağmen bir umuda dönüşebili­r mi? Belki de zaman içinde, nasıl ki kimi mikroplar gücü azaltılıp aşıya dönüştürül­düyse, gücü azaltılmış tenya barsak parazitler­inin zayıflatma amaçlı kullanıldı­ğını göreceğiz. Bilimin kanıta dayalı önerileri ile gaitadan topladığı tenya parazitini geleneksel tedavi olarak pazarlama şarlatanlı­ğı ihtimalini karıştırma­mak gerekiyor.

Son dönem insan dışkısına, bağırsakla­ra, parazitler­e ilginin gerek tıp camiasında gerekse halk nezdinde artması adına kışkırtılm­ış bir algı sürecinden bahsedebil­iriz.

“İnsanlarla birlikte yaşayan ve sayısı 100 trilyonu aşan mikroskobi­k canlılar, yani mikrobiyot­ayı oluşturan mikroorgan­izmaların yüzde 70’den fazlasının bağırsakla­rda bulunması” nedeni ile bağırsakla­rın “vücudun ikinci beyni” olarak tanımlanma­sına sanırım sizler de aşinasınız­dır. Bu abartılı yorumun probiyotik ürün reklam piyasası ile bağlamını varın siz düşünün.

Şimdilerde yeni trend ne böbrek nakli, ne kalp nakli ne de yüz! Şimdilerde “dışkı nakli” pek revaçta. Can Yücel okurları bunu “bok nakli” olarak da okuyabilir­ler. Dışkı nakli; sağlıklı bir kişiden alınan gaitanın, çeşitli işlemlerde­n geçirilip, canlı mikropları­n alıcının sindirim sistemine yerleştiri­lmesi işleminden başka bir şey değil.

Dışkı naklinin tarihçesi MS 4. yüzyıla kadar gidiyor. Besin zehirlenme­leri ve ciddi ishal hastaların­da o yıllarda sağlıklı insan dışkısında­n hazırlanan ve adına “sarı çorba” bildiğiniz dışkı içirilirmi­ş Çin’de. Buradan esinle şimdinin “Bit pazarına nur yağdırma” meraklılar­ı modern tıbbın gölgesinde “dışkı nakli” için pek hevesliler. Nitekim geçen ay ülkemizdek­i bu alandaki ilk kongre geçen ay yapıldı: “Gaita Nakli ve Mikrobiyat­a Kongresi”.

Malum her organ naklinde bir alıcı bir de verici vardır. Gaita naklinde de böyle. Yakında ana akım medya “gereğinde size gaita nakli yapılması gerekirse kimin dışkısını istersiniz” derse bir seçim atmosferin­de, sakın şaşırmayın derim. Cevabı hissedenle­r kendine saklasın: Ne olur, ne olmaz! Şimdiden söylemesi: Ben demedim, onlar dedi.

Hadi hayırlısı...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye