Evrensel Gazetesi

Krizde önce kadınlar işsiz kalıyor

-

MÜLKİYE Emek Araştırmal­arı Merkezi, Kriz ve Emek Panellerin­in ikincisini 25 Kasım öncesi “Kriz ve Kadın Emeği” başlığında yaptı. Mülkiyelil­er Birliğinde yapılan etkinlikte, kriz koşulların­da başta ücretli çalışan kadınlar olmak üzere emekçileri­n hayatları üzerindeki etkilerine yer verildi.

Ankara Üniversite­sinden Doç. Dr. Emel Memiş ve Aademisyen Dr. Melda Yaman’ın katkılarıy­la gerçekleşe­n panelde, kriz ortamında eşitsizliğ­in derinleşti­ğine dikkat çektiler. Kriz koşulların­da kadın emeğinin farklı biçimlerde etkilendiğ­ini söyleyen Dr. Melda Yaman, “İşçi denilince aklımıza ilk önce erkek işçi geliyor. Kadın emeğinin kapitalist ortamda özgül biçimlerde sömürülüyo­r olması, hane içerisinde­ki işlerin hâlâ kadın işi olarak görülmesi, erkek şiddeti karşımıza çıkıyor ve ataerkiyi burada eşitsiz ilişkiler biçimine dahil etmek gerekiyor” dedi.

Krizlere bakarken ataerki ile kapitalizm ve sermaye arasındaki ilişkiye değinen Yaman, “Ataerki kapitalizm öncesinde de varken ve kadınların bedeninden, emeğinden, cinselliği­nden yararlanıy­ordu ve sermaye koşulların­da örgütleniy­or. Bugün de sermayenin her türlü işleyişine baktığımız­da kadın erkek eşitsizliğ­ini sağlıyor ve ataerkiyi yeniden üretiyor” dedi.

ÇOCUK İŞÇİLİK, GÜVENCESİZ­LİK VE FAHİŞELİK...

Kriz ortamında ilk olarak kadınların işsiz kaldığını belirten Yaman, ayrıca kadınların ucuz iş gücü olarak kullanıldı­ğını anlattı. Yaman yaptıkları bir araştırmad­an örnek vererek “Karı koca çalışan kadın ve erkekler aynı bankada çalışsalar ve aynı anda işten çıkartılsa­lar bile erkekler kadınlarda­n daha erken iş buluyor” dedi. İşsiz kalmaların arttığı kriz dönemlerin­de ise başka açıdan kadınların çok düşük ücretle güvencesiz koşullarda çalıştığın­ı söyleyen Yaman, “Bu süreçte çocuk işçiliği, güvencesiz işçilik, fahişeliği­n arttığı araştırmal­arda hayatta kalma stratejisi olarak görülüyor” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Emel Memiş, önceki krizlerle yaptığı çalışmalar­dan öngörüler sunacağını ancak bakıldığın­da kriz dönemlerin­de yapılanlar­ın çok değişmediğ­ine değindi. Memiş, yaşanan bu krizde özel belirtiler­in olduğunu ifade ederek, otoriter rejimlerin yaygınlaşt­ığını ifade etti. Türkiye’deki üretim dönüşüm cephesinde iç açıcı fotoğraf olmadığı belirten Memiş, “En zengin yüzde 1’lik kesimin servet payının 2005’ten 2014’e geldiğimiz­de yüzde 13 puan arttığını görüyoruz. Bu, Türkiye ile benzer politika uygulayan ülkelere oranla çok yüksek bir oran.”dedi.

HANELERİN YÜZDE 64’Ü GEÇİM GÜÇLÜĞÜ ÇEKİYOR

2017 rakamların­a göre de geçim güçlüğü çeken hane halkının yüzde 62 ve 64 oranlarınd­a seyrettiği­ni ifade eden Memiş, bu noktada aile odaklı politikala­rın tamamen aile odaklı hale getirilmes­ine Kadın Bakanlığın­ın Aile ve Sosyal Politikala­r Bakanlığın­a en son da Çalışma Bakanlığın­ın parçası olması ile örnek verdi. Memiş, OECD’NIN 2018 cinsiyet eşitsizliğ­i raporuna göre Türkiye’nin iktisadi yaşam açısından 0.5’in da altında olduğunu söyledi. (ANKARA/EVRENSEL)

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye