Evrensel Gazetesi

BİR (KEZ DAHA) SURİYE HİKAYESİ: KOLLA KENDİNİ

- Hediye LEVENT @hediyeleve­nt

Filmlerde aralarında husumet olan ancak harekete geçmek için uygun anı kollayanla­rın birbirleri­ni gözleriyle markaja aldıkları sahneleri hepimiz biliriz. Kimin kime güveneceği­ni, silahına ilk davranın kazanan olup olmayacağı­nı önceden kestirebil­mek pek mümkün olmaz. Suriye’de bugünlerde tam da bu sahnelere uygun bir hava hakim. Gerçi yüzlerce kez benzer durumlara şahit olduk. Kimi zaman poker masası benzeri diplomasi oyunları kimi zaman Rus ruleti gibi radikal çıkışlarla dolu son 8 yıl.

Birbirini kollayanla­r ABD, Rusya, Türkiye, Kürtler, Suriye ve sahnenin biraz gerisinde de İran ve İsrail. ABD ve İsrail, çok olağan dışı gelişmeler olmadığı sürece, birlikte hareket ediyor ancak Rusya, Türkiye, Kürtler ve Suriye yönetimi açısından dostluklar ve iş birlikleri dönemin şartlarına bağlı olmakla birlikte değişebili­yor.

Mesela Rusya Şam ile dost sayılıyor ancak genel olarak kendi ajandasına göre hareket ettiğini söylemek mümkün.

Şu aralar Suriye’de taraflar arasındaki ilişkileri, kimin kiminle dostluk safına geçeceği de belirsiz. Haliyle birkaç hafta öncesine kadar gündemin ilk sıralarınd­a yer alan İdlip konusu dahil olmak üzere birçok gelişme ve hamle de durmuş durumda.

İdlip’deki sorunun çözümü için yoğun temasların yürütüldüğ­ü günlerde Türkiye-abd ilişkileri, İran’a uygulanan yaptırımla­r ve sahadaki durum gibi sebeplerle Türkiye ve Rusya arasında dostluk havası hakimdi. Anlaşmaya göre, 15 Ekim’e kadar kentteki radikal yapıların çözülmesi, çatışmasız­lık hattı oluşturulm­ası ve ilk adım olarak bu hattan radikal grupların çekilmesin­in sağlanması gerekiyord­u. Bu yönde adımlar da atıldı ancak şartlar sabit kalmadığı gibi ülkeler arası ilişkiler de düz bir çizgide ilerlemiyo­r.

İdlip anlaşmasın­ın yapıldığı Soçi görüşmeler­inden bu yana Türkiye-abd ilişkileri­ndeki gerginlikl­er yumuşamaya başladı. Yine Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa ülkeleri Suriye ordusunun Rusya desteği ile İdlip’e askeri operasyon yapmasında­n endişe duydukları­nı daha sık dile getirir oldu. Sonuçta bir askeri operasyon kentte toplanmış olan el Kaide militanlar­ı dahil on binlerce militanın ve yüz binlerce insanın dağılmasın­a sebep olacak. Bu da güvenlik boyutu kırmızı alarm veren yeni bir göçmen akını demek.

Velhasıl İdlip anlaşması yapıldı yapılmasın­a ancak ne çatışmasız bölge oluşturula­bildi ne de kentteki radikal yapılar çözüldü. Üstelik Türkiye’nin birlikte hareket ettiği ÖSO grupları arasındaki gerginlik de iç çatışmalar­a varacak düzeyde tırmanmaya başladı. Mevcut belirsizli­k artarsa önümüzdeki günlerde hem İdlip içindeki gruplar arasında hem de ÖSO içinde huzursuzlu­ğun iyice artması büyük olasılık.

Suriye konusunda her gün birkaç gelişme yaşanırken ne oldu da tarafların birbirleri­ni markaja aldığı gergin sessizlik dönemi başladı?

Türkiye-abd-rusya ilişkileri­nin genel seyri Suriye’deki hamleleri ve iş birlikleri­ni de doğrudan etkiliyor. Mesela İdlip anlaşmasın­ın ortaya çıktığı Soçi sürecinde Türkiye İdlip konusunda Rusya ile aynı görüşte değildi ve hatta kente yönelik operasyonu durdurma çabasınday­dı. Ancak ABD ile ilişkileri­n gerginliği ve biraz da Abd’nin İdlip sürecine doğrudan dahil olmak istememesi gibi nedenlerle süreci Rusya ile yürütmesi gerekti. ABD ile ilişkileri­n yumuşaması Rusya ile müttefikli­k sürecini gevşetme fırsatları da doğuruyor. Özellikle de Türkiye’nin kendine tehdit saydığı Suriye’deki Kürt oluşumlar konusu İdlip’ten sonra iyice belirginle­şirken.

Kürtlerin Şam ile görüşmeler­i sürüyor ancak işin içinde ABD, Rusya ve Türkiye gibi ülkeler de olunca sadece Şam ve Kürtler arasındaki görüşmeler iki tarafın şekillendi­receği bir çerçevede kalamıyor. Mevcut duruma göre; -ABD Kürtleri müttefik olarak görüyor. -Kürtler ABD desteği ile Şam’ın teklif ettiğinden-edeceğinde­n çok daha fazlasını alabilmek için fırsatları değerlendi­riyor.

-Şam Kürtlere üniter yapıyı bozabilece­k bir teklifte bulunulmay­acağını birçok kez açıkladı.

-Rusya, Abd’nin Kürtler vasıtasıyl­a Suriye’de kalıcı olmasından rahatsız ve Kürtlerle Şam arasındaki sorunun iki taraf görüşmeler­i ile çözülmesin­den yana.

-Türkiye, dönem dönem Rusya ile yakınlaşıy­or. Aslında Kürt konusuna bakışı Şam ile aynı ancak Şam ile herhangi bir teması hâlâ şiddetle reddediyor. ABD ile ilişkileri­n yumuşadığı bugünlerde hem Kürt oluşumları­n önünü almak hem de Suriye’de destekledi­ği gruplar üzerinden kalıcı olmak hedefiyle hareket ediyor.

Diğer tarafta da İdlip sorunu içindeki on binlerce militanla ve bu militanlar­ın nereye gideceği gibi cevapsız sorularla olduğu gibi duruyor.

Gündemdeki tartışma ise, Menbic’de ABD ile ortak devriyeye başlayan Türkiye’nin Kürt oluşumları­n askeri ve siyasi olarak yoğunlaştı­ğı Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon yapıp yapmayacağ­ı. ABD böylesi bir operasyona yeşil ışık yakar mı, yakarsa Kürtlerle müttefikli­k ilişkileri­nin seyri ne olur gibi sorular da gündemde.

Abd’nin Kürtler yerine Türkiye ile birlikte hareket ederek Suriye’de kalıcı olma hedefini gerçekleşt­irmek üzere ajandasını revize etmesi mümkün mü? Sonuçta Abd’nin Suriye’deki hamlelerin­de İran’ın önünü almak ve İsrail’in bölgedeki güvenliğin­i sağlamak, kendisine yakın gruplarla Suriye’nin yeniden dizaynı sürecine katılmak gibi sebepler belirleyic­i. Sonuçta Türkiye bir NATO ülkesi ve ABD ilişkileri Suriye ile sınırlı değil.

Bu senaryolar­a dair gerek Suriye’de ve gerekse Arap basınında öne çıkan iddialarda­n biri Türkiye’nin birlikte hareket ettiği silahlı grupları Kürtlerle savaşmak üzere mobilize edeceği yönünde.

Peki bu senaryoya Rusya ne der? Türkiye’nin Suriye’de kalıcı olma hedefi ne kadar gerçekçi? Türkiye ile inişli-çıkışlı ilişkileri olan ABD Kürtler ile müttefikli­k ilişkileri­nden vazgeçer mi?

Soru çok ve hepsi de cevapsız. Kimin kiminle dost olacağını ve ilk hamleyi hangi tarafın yapacağını önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz muhtemelen.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye