Şiddetle mücadele için eğitim ve yaptırım gerekiyor
ODTÜ’LÜ KADIN ÖĞRENCİLER
Ortadoğuteknik Üniversitesinde (ODTÜ) konuştuğumuz genç kadınlar, kadın sorununun Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden ODTÜ’DE bile pek parlak olmadığını söylüyor. Kadınlar, şiddetle mücadele için eğitimle birlikte caydırıcı yaptırımların da uygulanması gerektiğini vurguladı.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü yaklaşırken ODTÜ’LÜ genç kadınlar ile Türkiye’de kadınların yaşadıkları sorunları, bu sorunların kaynaklarını ve çözümlerinin neler olabileceğini aynı zamanda şiddetle mücadele biçimlerini konuştuk. Şiddetin birçok yönüyle hayatlarının her alanında karşılaştıklarını söyleyen kadınlar mücadele yöntemleri konusunda net örnekler sunuyor.
ŞİDDETE MEŞRULUK KAZANDIRILIYOR
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü Öğrencisi İmge, üniversitede içinde de hayatlarının her alanında olduğu gibi şiddete maruz kaldıklarını belirterek, “Sevgilimiz, ailemiz tarafından psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyoruz. O nedenle, 25 Kasım’da mücadelenin ilerletilmesi gerektiğine inanıyorum” dedi. Şiddetle mücadele için ise eğitimle birlikte caydırıcı yaptırımların da uygulanması gerektiğini ifade eden İmge, “Aynı zamanda geniş çevrelerde tanınan insanların, politikacıların söylemlerine dikkat etmesi gerekiyor. Bu söylemlere herhangi bir yaptırım uygulanmamasının şiddete meşruluk kazandırdığını açık bir şekilde görüyoruz” diye konuştu.
‘TOPLU TAŞIMADA ETEK GİYEMİYORUM?’
Şehir ve Bölge Planlama 3. sınıftan Bengi ise kadınların günlük hayatlarında yaşadığı sorunlardan başlayarak kendi deneyimlerini aktardı; “İlk aklıma gelen kıyafet oluyor. Bir etek ya da elbise giymiş olmaktan bahsetmiyorum. Kıyafetin dar ya da dekolteli olması gibi bir örnek bile yeterli olabiliyor. Türkiye’de bence asıl sorun kıyafetinden dolayı birine bakmak değil, buradaki ‘bakmak’ kelimesinin karşılığının tehditkar, eleştirel ya da sapıkça olmasında yatıyor. Burada yalnızca bir erkeğin bakmasından bahsetmiyorum. Yoldan geçerken yaşlı bir kadının bakışları da olabiliyor. Mesela ben arabaya binerken etek giyebiliyorum ama neden toplu taşımaya binerken giyemiyorum?”
ODTÜ’DE de kadının bir cinsel obje olarak görüldüğünü anlatan Bengi, “O yüzden ODTÜ’NÜN de kadın sorununa dair yaşadığımız toplumdan çok da uzakta olduğunu düşünmüyorum” diye konuşuyor. Bengi, kadına yönelik şiddete karşı çözüm konusunda ise “Çocukluktan gelen bir algı var ve bunun en temel sebebi de ailenin ve toplumun yetiştirme tarzından kaynaklanıyor” diye düşündüğünü belirtti.
Biyoloji 1. Sınıf Öğrencisi Elif Dönmez de üniversitede okuyan ve bilim dünyasına atılmak isteyen bir kadın olarak şiddeti hissettiğini ifade ediyor. Dönmez, ‘Bilim adamı’ söyleminin dahi bu çalışmalara yıllarını adamış kadınlara bir haksızlık olduğunu dile getiriyor.
İsmini vermek istemeyen ODTÜ hazırlık öğrencisi, kadınların şiddete karşı boyun eğmemesi gerektiğini belirterek şu örneği veriyor: “Düşünün ki kutuplardayız. Küresel ısınma var. Çevremizdeki buz kütleleri erirken biz ne kadar sert de dursak bizimki de eriyecektir. Erimişliği izleyemeyiz. Bu sebepten çevremizi değiştirebilmek için hep birlikte mücadele etmeliyiz.”