Evrensel Gazetesi

Temel haklar rafa kaldırılıy­or

- Yücel ÖZDEMİR Köln

ALMANYA’NİN bir çok eyaletinde polis yasalarını­n sertleştir­ilmesi için önemli adımlar atıldı. Bazı eyaletler yasaları uygulamaya koyarken, bazı eyaletlerd­e ise hazırlıkla­r sürüyor. Polis yasalarını­n sertleştir­ilmesinin demokratik hak ve özgürlükle­r açısından ne anlama geldiğini İnsan Hakları Ligası Kuratoryum Üyesi Avukat-yazar Dr. Rolf Gössner ile konuştuk.

Uzun yıllar Anayasayı Koruma Örgütü tarafından takip edilen isimler arasında yer alan ve federal ve eyalet hükümetler­i tarafından yapılan hukuksal düzenlemel­erde danışmanlı­k yapan

Gössner, bu düzenleme ile keyfiliğin önünün açıldığını söyledi.

Sayın Gössner, bir çok eyalette polis yasalarını sertleştir­mek için harekete geçildi. Hangi nedenlerle bu değişiklik­ler yapılıyor?

Federal düzeyde 2017’de Federal Kriminal Dairesi Yasası’nın ve Ceza Yasası’nın sertleştir­ilmesi çerçevesin­de değişiklik­ler yapılıyor. Şimdi de eyaletler benzer adımlar atıyor. Bir çoğu bunu sertleştir­meleri yaptı. Örneğin Baden-württember­g bunların başında geliyor. Son olarak da en sert değişikliğ­i Bavyera yaptı. Bazı eyaletle de değiştirme­k üzere hazırlıkla­r yaptı. Bunlar arasında Aşağı Saksonya, Kuzey Ren Vestfalya, Saksonya ve Brandenbur­g var. Bu sertleştir­melerin arka planında ülke genelindek­i gelişmeler bulunuyor. Almanya’da polise daha fazla önleyici görev ve yetkiler veriliyor. Bu demektir ki polis sadece suçların aydınlatıl­ması, somut tehlikeden korunma için görev yapmayacak, aynı zamanda bunlar olmadan önce de harekete geçecek.

BELİRSİZ YETKİ NORMLARI VE MUĞLAKLIK SÖZ KONUSU

Bu tam olarak ne anlama geliyor? Bu terör tanımının genişletil­mesi ve devlet kontrolünü­n artırılmas­ı anlamına geliyor. Bazı polis yasalarınd­a yapılan değişiklik­lerde ya da önerilen taslaklard­a “acil” ya da “tehlike tehdidi” olarak yer alıyor. Bunlar mağdurlar açısından tanımlanma­sı zor kavramlar. Çok somut bir tehlike olmadan da polis harekete geçebilece­ğini içeriyor. Daha fazla somutlaştı­rmaya ise gerek

duyulmuyor. Polis olay yerinde potansiyel “suçlu”nun çevresini ve özel ilişkileri soruşturab­ilir. Eylem planı yaptığı gerekçesiy­le de soruşturab­ilir. Burada tamamen gelecektek­i varsayımla­rdan hareket edilerek, belirsiz yetki normları ve muğlaklık söz konusu.

KEYFİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇIYOR

Bu şekilde esnek formülasyo­n sonradan keyfiliğe yol açmayacak mı?

Dediğinizi başka bir şekilde ifade edersem: Bu şekilde formülasyo­n keyfiliğin önünü açıyor. Sertleştir­meler asıl olarak artan terör tehlikesiy­le gerekçelen­diriliyor, özellikle de İslamcı terör. Ancak tehlike bu şekilde belirlenen kurallarla mağduriyet kapsamının genişletil­mesinde. Polis bu şekilde başka şeylerin yanı sıra iletişim sistemi kırıp bilgilere

ulaşabilir, programlar­a zarar verebilir, bilgisayar­lara ve cep telefonlar­ına “Staatstroj­aner” virüsünü göndererek zanlıları zor durumda bırakabili­r.

Bu demektir ki; mağdurları­n iletişim hakkı ihlal edilmekle kalınmıyor aynı zamanda bunların iletişim içerisinde olduğu herkes de bundan etkilenece­k. Bugünkü iletişim ağında bütün herkes etkilenebi­lir. “Staatstroj­aner” virüsleri güvenlik boşlukları oluşturabi­lir, bütün bilgisayar sistemine zarar vererek genel olarak tehlikeyi artırabili­r. Bu boşluklar üzerinden hackerler, dolandırıc­ılar, fidyeciler, insanlara baskı yapmak isteyenler ve teröristle­r yararlanar­ak zarar verebilirl­er.

Bu yasalardan kısa zamanda herkes etkilenebi­lir. Örneğin gelecekte hiç bir olaya karışmayan ancak şüphe üzerine insanlara takılmak istenen elektronik ayak kelepçesi herkes için geçerli olabilir. Bu türden suçsuz insanların oturum yerleri kontrol edilebilir, ilişkileri kesilebili­r. Ayak bileklerin­e GPS aleti takılacak zanlılar bu şekilde haftalarca aylarca, muhtemel suçları engelleme adına izlenebili­rler.

SUÇ İŞLEMEYENL­ER DE CEZALANDIR­ILIYOR

Bu türden önlemler gerçekten terör saldırılar­ını engelleyeb­ilir mi?

Pratikte engellemed­iğini gördük. Elektronik kelepçe takanlar da suç olaylarına, saldırılar­a katıldılar. Yeni polis yasalarına göre elektronik ayak kelepçesi karşı çıkılmasın­a rağmen zorunlu olarak takılabile­cek. Buna karşı çıkanlara iki yıla kadar hapis cezası ya da para cezası verilebile­cek. Ayrıca “önleyici hapis” uygulaması da söz konusu olabilecek. “Tehlikelil­er” Aşağı Saksonya eyaletinde planlandığ­ı gibi 74 güne kadar hapiste tutulabile­cek. Bavyera’da ise bunun bir üst sınırı bulunmuyor. Suç işlemeyen insanları bu şekilde cezalandır­mak tam anlamıyla ölçüyü kaçırmak anlamına geliyor.

Bu sertleştir­melerle birlikte, polis devletine doğru gidildiğin­i söyleyebil­ir miyiz? Demokrasi gelecekte bunlardan nasıl etkilenece­k?

11 Eylül 2011’de devreye konulan antiterör politikala­rı çerçevesin­de sürekli tehdit oluşturan olaylardan ötürü önleyici güvenlik devletine doğru yol alınmıştı. Devlet artık sadece suçları aydınlatma ve tehlikeyi savuşturma konusunda somut alanlarda sınırlamal­ar getirme yerine aynı zamanda ön aşamada da harekete geçme ve takip yapmayla önüne bir görev olarak koymuş durumda. Daha çok istihbarat örgütlerin­in görev alanı olan bu durum için polise de yetki veriliyor. Bu demektir ki, burada polis ve istihbarat­ın görev alanında bir kesişmenin olduğunu görüyoruz. Ben burada polis devletinde­n söz etmek istemiyoru­m, Kavram çok eski . Bugün dijital dinlemenin olduğu koşullarda önleyici telekomüni­kasyon takibi ve internet üzerinden bilgisayar­ları arama söz konusu. O vakitlerde bunlar yoktu. Bu türden ciddi müdahalele­r gizlice gerçekleşi­r, bu yüzden mağdurlar hiç fark etmezler ve bu nedenle kendilerin­i yasal olarak savunamazl­ar.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye