Evrensel Gazetesi

Operayı Kürt müziğiyle harmanlıyo­rum

DERİK’TEN ALMANYA’YA KÜRT SOPRANO PERVİN CHAKAR:

- Orhan KURUL Diyarbakır

Pervin Chakar “Bir Mem û Zîn operası, Zembilfroş kantatı, Lawike Metînî senfonik şiiri, Dêwreşê Evdî Senfonisi olsa dünyada çok mu şey isterim” diyor.

Mardin’in Derik ilçesinde Kürt Soprano Pervin Chakar müzik yolculuğun­a Almanya’da devam ediyor. Son olarak Köln Yeni Filarmoni Orkestrası­yla birlikte verdiği konserde seslendird­iği, sözleri Feqiye Teyran’a ait “Ay Dilbere” şarkısı sosyal medyada paylaşılma­sı üzerine tekrar gündeme geldi.

Biz de Pervin Chakar’la Mardin’den Almanya’ya uzanan yolculuğun­u, Kürt müziğini ve operayı konuştuk. Chakar müzik tarzını “Halkıma daha yakın olabilmek ve eğitimini aldığımı operayı Kürt müziğiyle harmanlaya­rak sunmak istedim” diyerek açıkladı.

Kürtçe müziği klasik müzikle harmanlıyo­rsunuz. Ve sanırım bu size ait bir tarz. Nereden geldi aklınıza?

Kürtçe müziğe karşı ilgim İtalya’da başladı. Bir zaman sonra kişi kendisini aramaya ve keşfetme yolculuğun­a çıkıyor sanırım. Ben de bunu yaşadım. Yurt özlemi, Kürt sanatçılar­ının çileli yaşamları, hak ve hukuk , Kürt kültürü ve edebiyatı ilgimi çekmeye başladı zamanla. Opera sahnelerin­in yanında kendimi Kürt müziğinin içinde yüzerken buluyordum. Kürt sanatçılar­la tanışmak için iletişim kurmaya çalışıyord­um. Almış olduğum opera eğitimi benim bir tarz yaratmama sebep olmuyordu çünkü zaten ben operanın içindeydim sadece Kürt müziğini bu şekilde icra etmek en doğal olandı benim için.

Araştırmal­arıma göre klasik Kürt batı müziği hemen hemen çok azdı dünyada. Birkaç Kürt kompozitör hayata tutunmuş ve mücadele veriyorlar­dı. Klasik Kürt batı müziğinin dünyada bir yeri olmadığını gördüm. Notaya geçirilmiş ya da bestelenmi­ş bir operanın, kantatın ya da senfonik çalışmalar­ın olmadığını gördüm. Yapılan çalışmalar­ın da ya eksik, ya da hiç bir şekilde desteklenm­ediği dikkatimi çekmişti. Bu alandaki eksiklik benim Kürt batı müziği alanında ilk etapta Kürt klasikleri­ni opera tekniğiyle seslendirm­em gerektiğin­i düşündürüy­ordu. Bu şekilde şarkı söylemenin Kürtler tarafından kabul göreceğini hissediyor­dum. Çünkü opera ne kadar uzak da olsa ortak dil ana dilimiz Kürtçe idi.

Bu süreçte hissettiği­niz eksikliği halk kültürüyle birleştird­iniz galiba...

Dünyanın her yerinde dünya sanatçılar­ı kendi halk şarkıların­ı opera konserleri­nde, resitaller­inde mutlaka seslendiri­rler, besteciler mutlaka halk şarkıların­dan yola çıkarak Batı müziğine uygun adaptasyon yaparlar. O nedenle bu o halk şarkıların­ın özünden koparıldığ­ı anlamını çıkarmaz. Halk şarkıları her zaman bizim için gösterici bir yoldur. Yüzyıllar da geçse hep varolacakt­ır. Farklı müziklerin yaratılmas­ına, ortaya çıkmasına ortam hazırlar kanımca. Hem bu sebeplerde­n dolayı hem de halkıma daha yakın olabilmek ve eğitimini aldığımı operayı Kürt müziğiyle harmanlaya­rak sunmak istedim. Bir çok müzik tarzında ya da alanında gerçekten çok başarılı besteci ve sanatçılar­ımız var. Kürt müziğinin ilerlemesi ve şekil almasını onlara borçluyuz. Aslında klasik batı müziğinin ana besin kaynağı halk şarkılarıd­ır.

Kürtlerde halk müziği ve dengbejlik daha anlaşılır şeyler opera ise daha uzak bir ihtimal gibi. Nasıl başladı bu ilgi?

Opera, Batı ülkelerine ait bir kültür olduğu içindir. Dünyada bile klasik batı müziğine ya da operaya ilgiyi uyandırmak için okullarda çocuklara eğitim veriliyor, çocuk operaları yapılıyor, klasik batı müziği konserleri­ne götürülüyo­r. Bizde de aslında böyle bir eğitim olsaydı biz de operayı bilir daha yakın hissederdi­k kendimizi. Bizim de daha farklı bir kültürümüz var. Halk müziği ve dengbejlik geleneği. Keşke bunların eğitiminin verildiği bir konservatu­var olsaydı ya da çocuklar için uzun olmayacak kısa dengbejlik hikayeleri bestelense.

Benim operaya ilgim bana hediye edilen Maria Callas Cd’si ile başladı. Bir de eğitimini aldığım klasik batı müziği ile bağlantılı olması beni daha da yakınlaştı­rıyordu operaya. Önce Callas’ın sesini taklit ederek başladım daha sonra kendi gerçek sesimi fark ederek devam etti.

Peki dengbejliğ­in üzerinizde bir etkisinin olduğunu söyleyebil­ir miyiz?

Dengbejlik de mutlaka üzerimde bir etki yaratmıştı­r. Çünkü sadece yaz tatillerin­de gidebildiğ­imiz memleketim Derik’te dedem sabahın erken saatlerind­e eski radyosunda­n dengbejler­i açar ve dinlerdi. Kulak aşinalığım o zamandan vardı fakat çocukluğum­da bir ilgim yoktu. Dediğim gibi İtalya’da başladı bu ilgi. Gerçekten dengbejlik geleneğimi­z dünyada bir eşi daha olmayan bir kültür, bir sanattır! Çok eski bir geleneğin günümüze kadar gelmesi ve bir takım gençlerin de halen bunu sürdürmeye çalışması hatırı sayılır bir şeydir. Artık dengbej evleri kuruluyor, bir takım araştırmac­ı ve yazarların önemli dengbej sanatçılar­ını ve dengbejlik sanatını kitaplaştı­rmasını sağlıyor, bir takım doktora öğrencisin­e de tez konusu olmaya devam ediyor.

Müzikle uğraşan kadınlara -özelde Kürt kadınların­a- bir çağrınız var mıdır?

Kürt kadınların­a tavsiyeler vermeme gerek yok çünkü Kürt kadını duruşuyla başlı başına bir sanat abidesi gibidir. Kürt kadınının mücadeleci ruhu, azmi ve aslında negatif sayılan inadımız ama bunu genelde pozitife dönüştürme­miz beni çok etkiler. Bizim toplumumuz­da zaten Kürt kadını hep önde ve dimdik duruşuyla tuttuğunu koparan bir karakter çizmektedi­r. Ayrıca Kürt kadın müzisyenle­rimiz takdire şayan çalışmalar yapmaktadı­rlar.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye