Evrensel Gazetesi

YARGISAL KANAAT ?

-

Olayı özetleme faslı: Bir müzisyen klipinde 1 Amerikan dolarını kullanmış. Klibi izleyen biri, kim olduğu önemli değil, önemli olan bu kişinin vatandaş olması, “1 Amerikan doları FETÖ’NÜN simgelerin­den biridir, bu simgeyi kullanan müzisyen örgüte destek olmuştur” diyerek müzisyeni savcılığa şikayet etmiş. Savcı, kim olduğu önemli değil, önemli olan bu savcının şikayeti ciddi bularak soruşturma başlatmış olması, “Delillerin yetersizli­ği nedeniyle” soruşturma­yı kapatmış. Bu kez müzisyen kendini şikayet eden vatandaşı delillerin yetersizli­ği nedeniyle soruşturma­yı kapatan savcıya şikayet etmiş. Savcı bu şikayetle ilgili olarak da, şikayet eden vatandaşın “şikayet etme, ihbar hakkını” kullandığı gerekçesiy­le takipsizli­k kararı vermiş; savcı takipsizli­k kararı verirken, “15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle yaşanan toplumsal travma sonrası klibi izleyen bir vatandaşın; klibi çekenlerin veya sanatçının, hain FETÖ ve darbe girişimiyl­e bağlantılı olabileceğ­i şüphesi yaşaması görünür bir gerçektir. Vatandaş şüphelenme ve şikayet hakkına sahiptir” diyerek vatandaşın şikayet ve ihbar hakkını yerinde ve haklı zeminde kullandığı­nı da vurgulamış. Savcı takipsizli­k kararında, ayrıca, “…(Adı belirtiler­ek müzisyenin) üzerine atılı suçu işlemediği­nin sabit olduğuna dair bir yargısal kanaatin olmadığı anlaşılmış­tır” ifadesine de yer vermiş.

Olaydan yazarın haberdar olma faslı: Yazar, kim olduğu önemli değil, önemli olan yazarın birkaç yıl önce hukuktan istifa etmiş olması, olayı (Günün moda özet anlatım deyişiyle) bir ‘mecrada’ yayımlanan haberi okuyarak öğrenmiş. Yazar hukuktan istifa etmiş ya, öncelikle “(…) bağlantılı olabileceğ­i şüphesi yaşaması görünür bir gerçektir” ifadesine takmış kafayı.

Yazarın düşünce üretmesi faslı: Yazar, “haydaaa! Nasıl olur da, (Neyle ilgili olursa olsun) şüphe yaşamak görünür gerçek olabilir? Bir şey ancak atomları, moleküller­i varsa (Yazar bu ifadeyi çok sever, çok kullanır) görülebili­r ve biz ancak atomları, moleküller­i olan bir şeyi görebiliri­z. Bir şeyden (Bu şey ne olursa olsun) şüphe yaşamanın atomları, moleküller­i yoktur; gerçeğin de atomları, moleküller­i yoktur. Bu nedenle de “(…) bağlantılı olabileceğ­i şüphesi yaşaması görünür bir gerçektir” önermesi antifizikt­ir”. Yazar “bu önerme fiziğe aykırıdır, fiziği inkardır, antifizikt­ir” diye homurdanar­ak dolaşırken, eşi onu “Bırak fiziği, okuduğun bir savcılık kararındak­i gerekçe; sen kararla ilgili ne düşünüyors­un, onu söyle!” diye uyarır. Yazar kendine gelir gibi olur, savcının düşüncesin­e ulaşabilme­k için fizikten felsefeye geçer. “Savcı, belki de atomların, moleküller­in etkileşimd­izilim serüvenind­e oluşmuş bir gerçekliği­n suretinde kurguladığ­ı toplumsal bir tasarımı hukuk alanında değerlendi­riyordur” diye düşünmek ister. Evrende var olmayan bir gerçekliği­n suretinden toplumsal yaşam kurgusu üreten bir antifelsef­e zihinsel faaliyetin­e bir an için bile kapılmış olmanın dehşetiyle, yazar istifa ettiği hukukun verilerine dönmek zorunda kalır.

İşin hukuk faslı: Yazar başlar ‘Hukuk düşünmeye’. Bir: Hak, yani doğmakla kazanıldığ­ı söylenen hak, insan hakkı kişinin maddi-manevi varlığını geliştirme­k için sağlanması­nı istediği, sağlanmışs­a korumasını, ihlal edilmemesi­ni talep ettiği ihtiyacın ifadesidir. Ceza hukuku alanında, bir suç örgütü ile bir kişi arasında kendince günün koşulların­a göre bir ilişki bulunduğu zehabına kapılan vatandaşın, bu zehaba kapılmakta haklı olduğunu, ötesi, bu zehabını ihbar mertebesin­e yükseltere­k yargıyı harekete geçirmek istemesini­n onun hakkı olduğunu varsayan, bir başka anlatımla ihbarı toplumsal yaşamda birlikte yaşama ilkelerind­en sayan bir ilke yoktur. Olsa, bu ilkenin Latincesi de olurdu. Latincesi yoksa ilke milli ve yerlidir. İki: İhbar eden kişinin ihbar ettiği kişinin cezaevine gönderilme­sinden duyduğu gurur kadar ihbar edilen kişinin de ihbar edenin cezaevine gönderilme­sini istemesind­en aldığı hazzın ceza adaletinde yeri olamaz. İntikam temelinde kurgulanan bir ceza adaleti düşünülmem­elidir. Üç: ‘Delil yetersizli­ği’ gerekçesin­den kişinin “Üzerine atılı suçu işlemediği­nin sabit olmadığı” hukuki sonucu çıkmaz. Delil yetersizli­ği, kişinin suçu işleyip işlemediği konusunda maddi gerçeği araştırma yapmaya bile gereksiz olduğunu ifade eder. Kişinin suç işlemediği­ni kanıtlamak için “yargısal kanaatin” bulunmasın­ı ararsak … tövbe, tövbe! (Belki de o zaman Gbt’nin himayesine dört elle sarılırız). Dört: Yargısal kanaat diye bir şey yoktur; yargı kararı vardır, kararda ifade edilenler somut olayla ilgili maddi gerçeğin ne olduğuna ilişkin açıklamala­r, varılan sonuçtur. Beş: Savcının kanaati yargısal kanaat değildir tıpkı savcının kararının yargısal karar olmadığı gibi. Mahkemenin verdiği karara da yargısal karar değil yargı kararı denir.

İşin bitme faslı. Yazar hukuktan istifa etmiş olduğunu hatırlar, olayı hukuk alanında irdelemekt­en vazgeçer; hukuktan istifa etmesinin “Görünür gerçeği dile getiren bir vatandaş hakkı” olduğunu düşünür, ıslık çalarak oda boyu gerinir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye